Napolyon Savaşları ve Avrupa Sisteminin Çöküşü
Napolyon Savaşları, Fransız Devrimi’nin ardından Napolyon döneminde Fransa ile Avrupa’nın diğer devletleri arasında gerçekleşen savaşlar dönemidir. Bu savaşların çoğunluğu kısa süreli savaşlar olmuştur.
1800-1815 tarihleri arasında Fransa ile Avrupalı koalisyon güçleri arasında yaşanan savaşlardır. Fransız Devrimi’nin ortaya çıkardığı fikirleri engellemeye çalışan Avrupalılar, Napolyon ile altı defa karşı karşıya gelmişlerdir.
Napolyon Savaşları Nedenleri
Avrupa hükümdarlarının bütün dikkatlerini Fransa üzerinde toplamaları ve sonunda Avrupa ile Fransa’yı karşı karşıya getiren gelişmeler şunlardır:
- Fransız İhtilali ilk zamanlarda dışarıda pek endişe yaratmamıştır. Hatta Fransa’nın, siyasal yapısında meydana gelen bu gelişmelerle, daha güçlü duruma gelebileceği düşüncesi bile ortaya çıkmıştır. Zamanla bu düşünceler, ihtilalin gelişmesi ile birlikte kaybolmuştur. Avrupalıların yaşadıkları korkuları kendilerini, Fransa ile çatışmaya sürüklemiştir.
- Avrupalı hükümdarların ilk dönemlerindeki iyimserliğine ilk darbe, derebeylik ve ayrıcalıkların kaldırılması ile indirilmiştir. Oysa ki derebeylik ve feodal rejim, Avrupa’nın temel düzeniydi ve hükümdarlar da güçlerini bu düzenden almaktalardı. Bunun yıkılması, kendileri için kötü bir örnek olabilirdi.
- Derebeylik sisteminin yıkılmasından sonra bir kısım asiller Fransa’dan kaçmışlardır. Asillerin Fransa dışına çıktıktan sonra Avrupalı hükümdarları ihtilalciler aleyhine kışkırtmışlardır.
- 28 Ağustos 1789’da İnsan ve Vatandaş Hakları Demeci’nin ilan edilmesi, Avrupa monarşileri için korkutucu bir durum ortaya çıkarmıştır. Vatandaşların eşitliği ve temel hakların ilan edilmesi, hükümdarların otoritesi için bir darbe olmuştur.
- Fransa’da kral halkın gözünde etkisini ve gücünü kaybetmiştir. Kralın gücünü kaybetmesi, Avrupalı hükümdarların dikkatinden kaçmamıştır.
- İhtilal Fransa’sına karşı Avrupa’nın tepki göstermesinin bir diğer nedeni de, dinsel niteliklidir. Kurucu Meclis, 1790’da kabul ettiği Kilise Yasası ile kilisenin imtiyazlarını kaldırmıştır. Kiliseler mali bakımdan devlete bağlanmıştır. Bu hareket, Avrupa kiliselerinde büyük tepkilere neden olmuştur.
- Fransız İhtilali’nin dayandığı temel kavram, millet egemenliği olmuştur. Bu düşünceler Avrupalı milletler arasında yayılacak olursa, otokratik iktidarların sonu anlamına gelecekti. Bu nedenle, monarşilerin menfaati, bu kavramların önlenmesi yönünde olacaktır.
- İhtilal, milli irade kavramını sadece Fransa içinde uygulamamış, bunu uluslararası hukuk alanında da getirmek suretiyle, yeni bir hukuk anlayışı ortaya çıkarmıştır. Var olan düzenin bu milli irade kavramı ile bozulması ihtimali de, Avrupalıları korkutan başka bir neden olmuştur.
Bütün bu gelişmelerin etkisiyle, Avrupa’da, Fransa’ya karşı gergin bir hava meydana gelmiş bulunuyordu. XVI. Louis’in kaçma girişimi, bu durumu elektriklendirmiş ve Avrupa’yı Fransa’ya karşı harekete geçmeye sevk etmiştir.
Kral XVI. Louis’in Kaçma Girişimi
5 Ekim 1789’da Kral XVI. Louis, kendisini ihtilalcilerin elinde esir olarak görüyordu. Yapılanlara itiraz ediyor fakat çaresi kalınca, kabul etmek zorunda kalıyordu. Kısacası, kendisini büyük bir baskı altında hissediyordu.
Bu durum içinde, eşi Marie Antoinette’in de ısrarı ile kaçmaya karar verdi. Bu plana karar verirken, Avusturya sınırına yakın olan Kuzey Ordusu’na ulaşmayı düşünüyordu. Kuzey Ordusuna ulaşabilirse, ihtilalcilere karşı koyabileceğine inanıyordu.
Kral ve ailesinin Paris’ten çıkmaları kolay oldu. Fakat 1791 gecesi, Metz yakınlarında tutuklanarak Paris’e geri getirildi. Bu olay bütün Fransa’da çok büyük heyecana neden oldu. Kralın ve ailesinin kaçma girişimi iki açıdan önemli sonuçlar doğurdu. Bunlar:
- Kralın kötü niyeti karşısında, gerek halk gerekse Yasama Meclisi içinde Cumhuriyet isteyenlerin sayıları çoğaldı.
- Bu olay Avrupa’nın diğer hükümdarları üzerinde olumsuz etki yarattı. İlk defa olarak bir kralın, isyan eden bir milletin önünde zayıf kaldığı görüldü.
Bu duruma ilk tepki, Prusya ve Avusturya’dan geldi. II. Katerina da bu devletleri sürekli tahrik ediyordu. Amacı ise, iki devleti Fransa ile meşgul edip, o sırada Polonya’daki bağımsızlık hareketlerinden faydalanarak, Polonya topraklarından fazla pay elde etmekti.
Sonuç olarak, kralın kaçmasının içeride yarattığı bir diğer sonuç da, Yasama Meclisi’nin kralı görevden alması oldu. Artık kral sadece görünürde kral olarak yaşamını sürdürüyordu.
Bu durum içinde, Prusya kralı ile Avusturya imparatoru, bir araya gelerek Fransa’nın durumunu görüştüler. 27 Ağustos 1791 günü Pillnitz Bildirisi adında bir bildiri yayınladılar.
Pillnitz Bildirisi (Avusturya ve Prusya İle Savaş)
Pillnitz Bildirisi, 27 Ağustos 1791’de Prusya ve Avusturya tarafından yayımlanmış, Fransız İhtilali’ne karşı devrik XVI. Louis’i destekleyen bildiridir.
Bu belgede Fransa kralının içinde bulunduğu zor durumun bütün Avrupa hükümdarlarını ilgilendirdiği bildiriliyordu. Halkın ve kralın çıkarlarına uygun bir hükümetin kurulma imkanının sağlanması için bir araya gelecekleri de açıklanmıştır. Ayrıca, Pillnitz görüşmelerinde, bir “Göçmenler Ordusu” kurulması kararı da alınmıştır.
Bu bildiride monarşik rejimin iadesinden söz edilmesi ve Göçmenler Ordusu’nun kurulmak istenmesi, ihtilalcileri oldukça kızdırmıştır. Bu yüzden mecliste savaş yanlıları ağırlık kazanmaya başladı. 1 Ekim 1791’de görüşmelere başlayan meclisin ilk işi, Pillnitz Bildirisi’ni ele almak oldu. Göçmenler Ordusu’nun dağıtılmasının Avusturya’dan istenmesine karar verildi.
Bu sırada, 7 Şubat 1792’de de Avusturya ile Prusya bir ittifak antlaşması imzaladılar. Taraflardan birisi saldırıya uğrarsa diğeri ona yardımcı olacaktı. En sonunda, Fransa Avusturya’dan Göçmenler Ordusu’nu dağıtılmasını istedi. Avusturya’da bunu kabul etti. Fakat Göçmenler Ordusu tamamen dağılmadı.
Bunun üzerine Fransa Avusturya’dan, Fransa’nın güvenliğine karşı bir harekette bulunmayacağına dair, 1 Mart 1792’ye kadar garanti istedi. Fransa’nın bu isteğine Avusturya cevap bile vermedi. Bunun üzerine Fransa, 20 Nisan 1792’de, savaş ilan etti.
Savaşa zor şartlarda giren Fransa’nın üç ordusundan ikisi, kısa zamanda hezimete uğradı. Avusturya ile Prusya’da savaşa katılmış ve orduların komutanlığını Prusyalı Mareşal üzerine almıştı. Prusya kuvvetleri Fransa sınırını geçip Fransız ordularını yendikten sonra kendilerine Paris yolu açılmıştı.
Fakat müttefik orduların hedefi Paris’i işgal etmek değildi. Esas amaç, ihtilalcilere baskı kurmaktı. Zaten, Avusturya o dönemde askeri bakımdan da çok iyi durumda değildi. Bu nedenle, Brunswick, Fransa’ya baskısını askeri olarak değil, diğer yollardan yapmak istedi.
28 Temmuz 1792’de Brunswick Bildirisi yayınladı. Bildiride kralın otoritesini iade etmek için Fransız topraklarını işgal ettiğini, krala zarar gelmesi durumunda, Fransızların cezalandırılacağını bildirdi. Bildiri Fransızlar için oldukça ağırdı.
Fransa’da Kralın İdamı ve Brunswick Bildirisi
Brunswick’in bildirisi, Fransa’da, Pillnitz Bildirisinden çok daha fazla tepki yarattı. Duc de Brunswick, farkına varmadan, Fransız vatanperverliğini harekete geçirdi. Ayrıca, bu bildiri, artık kral sorununu çözme zamanının geldiğini düşüncesini de ortaya çıkardı.
Cumhuriyet taraftarları, sarayı basarak, kral ve kraliçeyi oradan aldılar ve Temple kulesine hapsettiler. Böylece krallık artık sona eriyordu. Aynı gün, Meclis’te yapılan seçimle, cumhuriyetçilerden Danton iktidara geldi.
Danton’un ilk icraatı bütün Fransızları orduya davet etmek oldu. Fransızların orduya katılması üzerine yeni kuvvetlet oluşturuldu. Fransız orduları 20 Eylül 1792’de Valmy Savunması ile Brunswick’in ilerlemesini durdurdu.
Valmy Savunması’nın yapıldığı zaman Yasama Meclisi toplandı. 21 Eylül 1792’de yapılan toplantıda ise, krallığın varlığı ortadan kaldırıldı ve Cumhuriyet ilan edildi. Fransa’da krallık ve onunla beraber, 1789’dan beri süren “meşruti monarşi” sona eriyor ve Cumhuriyet dönemi başlıyordu.
Cumhuriyet rejiminin ilk meclisi Konvansiyon adını almıştır. 749 kişiden seçilen bu meclis halk tarafından belirlenmişti. Konvansiyon ilk olarak, Avrupa halklarına bir bildiri yayınlamıştır. Bu bildiri ile Avrupa halklarına da Fransız İhtilali’nin ilkeleri tanınıyordu.
İkinci yapılan iş, kralın idam edilmesidir. Konvansiyon’un 3 Aralık 1792’de aldığı bir kararla, kral yargılanmıştır. Yargılama 11 Aralık 1792’de başlamış ve 15 Ocak 1793’te sonlanmıştır. Kral, milletin hürriyetine kastetmek ve devlet güvenliğine karşı gelmekten idama mahkum edildi.
Fransa’ya Karşı Koalisyon Savaşları
1800-1815 arasında Fransız Devrimi’nin Avrupa’da yayılmaması için Avrupalı devletler Napolyon’a karşı altı defa ittifak yapmışlardır. Bunun sonucunda bir dizi koalisyon oluşturarak Fransa’ya karşı silahlı mücadele başlatılmıştır.
Fransız Devrim Savaşları’nın bir parçası olan ve Avrupalı monarşilerin devrimi sonlandırmak için oluşturdukları ittifak birinci koalisyon olarak tanımlanır. Birinci koalisyonun arkasından Avusturya ve Prusya’nın Fransa’ya savaş ilan etmesi ve İngiltere’nin de bu savaşa katılması ile ikinci koalisyon gerçekleşmiştir.
Genel olarak Fransa’nın üstünlüğü ile geçen savaşlar sonunda Avusturya ile Luneville ve İngiltere ile de Amiens antlaşmaları imzalanmıştır. Bu antlaşmalar doğrultusunda Napolyon Almanya haritasında bazı değişiklikler gerçekleştirmiştir.
Bu durumdan rahatsızlık duyan Prusya ve Avusturya, İngiltere ve İsveç ile Fransa’ya karşı üçüncü koalisyonu oluşturmuştur. Ancak, savaşlar Fransa’nın üstünlüğü ile sonuçlanmış ve Pressburg Antlaşması imzalanmıştır.
Pressburg Antlaşması’na göre kurulan Fransa’ya bağlı Ren Federasyonu’na katılmayı kabul etmeyen Prusya, Rusya ile anlaşma yaparak dördüncü koalisyonu oluşturmuştur. Fransa’nın dördüncü koalisyonu Pozen’de yenmesi üzerine Fransa ile koalisyon güçleri arasında Tilsit Antlaşması gerçekleşmiştir.
1808 tarihinde Napolyon Madrid’i işgal etmiş ve kardeşi Joseph’i tahtta çıkarmıştır. Bu olay İspanyol halkının ayaklanmasına neden olmuştur. İngiltere’nin bu ayaklanmayı desteklemesi ile Fransa zor durumda kalmıştır. Fransa’nın bu durumundan yararlanmak isteyen Avusturya, Rusya ve İngiltere ile beşinci koalisyon savaşını başlatmıştır.
Napolyon’un Moskova’daki mağlubiyetini fırsat gören Rusya, İngiltere ve Alman devletleri Fransa’ya karşı altıncı koalisyonu oluşturmuşlardır. Fransa’nın arabuluculuk teklifini red etmesi üzerine savaşa giren Avusturya, savaşların gidişi değişmiştir.
Napolyon’un galibiyeti ile sonuçlanan ilk beş savaşın ardından koalisyon güçleri, Leipzig Savaşı ile Napolyon’u mağlup etmeyi başarmışlardır.
Birinci Koalisyon
Birinci koalisyon, 1792 tarihinde Fransa’ya karşı Avrupalı devletler tarafından oluşturulan koalisyondur. Koalisyona katılan devletler şunlardır:
- İngiltere
- İspanya
- Hollanda
- Napoli
- Toskana
- Venedik
- Avusturya
- Prusya
Kralın idamı, Fransa’yı bütün Avrupa ile savaş durumuna getirdi. Bu olaya devletlerin tepkisi çok büyük oldu. Bundan sonra olaylar hızlı bir şekilde gerçekleşti. Özellikle Fransa İngiltere’yi karşısına almış oluyordu.
Fransa, Avusturya ve Prusya ile savaşa başladığı zaman İngiltere hareketsiz kalmıştı. Çünkü İngiltere, dışarıdaki sorunlarla uğraşmaktansa, içerideki mali sorunlarla uğraşmayı tercih etmişti. Fakat 1792’den sonra yaşanan gelişmeler İngiltere’nin tutumunu değiştirmiştir.
Birinci Koalisyon’un kurulması ile beraber, Fransa’nın savaş alanındaki durumu bozulmaya başladı. Birtakım yenilgiler dizisi başladı. Fransa Belçika’dan çıkarıldı ve kuzey bölgelerinde elde ettiği toprakları kaybetmek zorunda kaldı. Müttefikler de, Fransa’yı işgal etmeye başladılar.
1794 yılında, savaş koşulları yeniden Fransa’nın lehine döndü. Konvansiyon’un aldığı tedbirler 1794 yılında sonuç vermeye başladı ve Fransa’nın durumu düzeldi. Fransız orduları 1794 Haziran’ında Fleurus savaşında Avusturya’yı mağlup ederek Belçika’ya girdiler. Diğer bir Fransız ordusu da, İngiliz ve Hollandalıları yenerek Hollanda’yı işgal etti.
1794 sonlarından itibaren Fransa’nın galip gelmeye başlaması, koalisyon üyeleri arasında amaç farkı bulunan birliği parçadı. Her biri yavaş yavaş savaştan çekilerek Fransa ile barış antlaşması imzalamaya başladı.
Birinci Koalisyonun Ardından İmzalanan Barış Antlaşmaları
İlk barış antlaşmasını 5 Nisan 1795’te Bale şehrinde Prusya ile imzaladı. Bu antlaşma ile Prusya, Ren’in batı kıyılarının Fransa’ya ait olduğunu kabul ediyordu. Barış antlaşmalarının en önemlisi Prusya ile yapılmış olan antlaşmadır. Çünkü, İhtilal Fransa’sı ilk kez olarak Avrupa’nın güçlü devletlerinden birisi tarafından tanınmıştır.
Prusya’nın ardından, Fransa’nın işgaline uğrayan Hollanda’da barış antlaşması imzalamıştır. Hollanda’da, Fransa’nın etkisi ile Batavya Cumhuriyeti kurulmuştu. Bu gelişme, ihtilal düşüncesinin dışarıdaki ilk önemli zaferiydi.
16 Mayıs 1795’te Lahey’de Hollanda’nın imzaladığı barış antlaşmasında şu kararlar alınmıştır:
- Hollanda Fransa’nın ittifakına girmiştir.
- Fransa, Hollanda’nın donanmasına sahip olmuştur.
- 25.000 kişilik işgal ordusunun bakımının karşılanması kabul edilmiştir.
- Hollanda, Fransa’ya savaş tazminatı ödemeyi kabul etmiştir.
Fransa ile barış yapan üçüncü devlet İspanya oldu. İspanya ile barış antlaşması 12 Temmuz 1795’te yine Bale’de imza altına alındı. Bu antlaşma ile İspanya tarafsız kalmaya söz veriyordu. Fakat bir sene sonra Fransa, İspanya’yı ittifaka dahil edecektir.
Bu barış antlaşmalarının öncesinde, Fransa İtalyan devletlerinden Toskana ile 19 Şubat 1795’te barış antlaşması imzalamıştı. Hollanda ve İspanya ile yapılan barışlar, Fransa’yı denizlerde öne çıkarmıştır.
Barış yapılmamış olan iki devlet İngiltere ve Avusturya’ydı. Bu iki devlete karşı savaşları Napolyon yürütecektir. Napolyon, Kuzey İtalya’da Avusturya’yı mağlup ederek onu barışa zorlayacak; fakat İngiltere’ye karşı Mısır’da mücadeleyi kaybedecektir.
Avusturya’nın Fransa’ya Mağlup Olması
Konvansiyon, 1792 yılından itibaren ülkeyi yönetmiş, zaferler elde ederek, bazı devletlerle antlaşma yapmayı başarmıştı. Bu durumda Konvansiyonun görevi sona tamamlanmıştı. Bundan dolayı, normal yönetime geçmek üzere, Direktuvar yönetimi kurulmuştu.
Direktuvar yönetiminin ilk işi, Avusturya’yı mağlup etmek üzere harekete geçmek oldu. Avusturya üzerine iki büyük ordu gönderilecekti. Bu ordular oldukça donanımlı şekilde hazırlıklarını tamamlamışlardı.
Napolyon’un karşısına 1796’da Avusturya ve Sardunya orduları çıktı. 1796’da Sardunya’yı mağlup ederek barışa zorladı. Bu barışa göre Sardunya, Nis ve Savua’yı Fransa’ya bıraktı ve Fransız ordularının masrafını üstlendi.
Bundan sonra Avusturya’yı yenen Napolyon 14 Mayıs’ta Milano’ya girmeyi başardı. Napolyon, Kuzey İtalya halkına özgürlük getirdiğini ilan ederek Avusturya karşısında ayaklanmalarını istedi. İtalya’da sürekli zaferler elde edilirken, kuzeydeki Fransız orduları Avusturya’ya yenilmişti.
Napolyon’un Kuzey İtalya’yı kontrolü altına alması sonucunda, Avusturya Napolyon’la, 17 Ekim 1797’de, Campo Formio Antlaşması imzalamak zorunda kaldı.
Avusturya İle Yapılan Campo Formio Barışı
Campo Formio barışına göre:
- 1795’te Fransa’nın işgal ettiği Belçika’nın, Fransa’ya ait olduğu Avusturya tarafından kabul edildi.
- Venedik Cumhuriyeti toprakları, Fransa ve Avusturya arasında paylaşıldı.
- Adige nehrine kadar olan Dalmaçya kıyılarını Avusturya aldı. Adige nehrinin sağında kalan bölgeler, Napolyon’un kurduğu Cisalpine Cumhuriyeti’nin oldu.
- Venedik’e ait Yedi Ada’yı Fransa’nın oldu.
- Venedik donanması da Fransa’ya katıldı.
İngiltere ile Mücadele: Napolyon’un Mısır Seferi
İngilizler yalnız kalınca Fransa ile barış yapmak istedi. Fransa ile İngiltere arasında bir uzlaşma görüşmesi yapıldı. Fakat bir sonuç elde edilemedi. Bu görüşmelerde sömürgeler üzerinden yapılan pazarlıklardan bir sonuç elde edilemedi.
Fransa için, İngiltere’yi barışa zorlamaktan başka çare yoktu. İngiltere karada savaş yapmadığından, İngiltere’nin karada yenilmesi diye bir durum olamazdı. Tek yol İngiltere’ye donanma göndererek adayı işgal etmekti. İngiliz donanması çok güçlü olduğu için buna da izin vermezdi.
İngiltere’ye en önem verdiği noktadan darbe indirilmesi düşünüldü. Bu noktada Mısır’dı. Mısır, İngiltere’nin Hindistan bağlantısı üzerinde bulunuyordu. Burası ele geçirilir ve Hindistan bağlantısı kesilirse, İngiltere mali açıdan zayıflar ve Fransa ile barışa mecbur kalırdı.
Bu şartlar altında hem Fransa hem de İtalyan limanlarında hazırlanan gemilerle Napolyon 19 Mayıs 1798’de Toulon’dan ayrıldı. Napolyon, Toulon limanından ayrıldığından itibaren, Amiral Nelson komutasındaki İngiliz donanması, Napolyon’u Akdeniz’de arıyordu.
İngiliz donanması 1 Ağustos 1789’da, Fransız donanmasına ani baskın ile saldırdı. Dört gemi dışında bütün Fransız donanması imha edildi. Napolyon’un Fransa ile iletişimi de kayboldu. Mısır seferi, Fransa’ya karşı iki devletin daha mücadeleye katılmasına neden oldu. Bu devletler şunlardır:
- Osmanlı İmparatorluğu
- Rusya
Osmanlı Devleti, kendi topraklarını işgal eden bir devlete sessiz kalamayacağı için savaşa dahil olmuştu. Rusya’nın savaşa dahil olmasının nedenleri şunlardır:
- Napolyon’un Mısır’a gelirken Malta’yı ele geçirmesi.
- Fransa’nın, Mora ve Arnavutluk’ta halkı kışkırtması. Rusya bu bölgelerin Fransa’ya geçmesinden endişe duyuyordu.
- Mısır’ı ele geçiren Napolyon, bu bölgeden yukarı çıkabilir ve Osmanlı Devleti’ni yıkabilirdi. Osmanlı Devleti’nin topraklarında Rusya’nın gözü vardı.
Napolyon’un İlk Yenilgisi: Akka Hezimeti
Yukarıdaki sebeplerden dolayı, İngiltere ve Rusya Osmanlı Devleti ile ittifak yaptılar. Tarihte ilk defa bir Rus donanması Boğazlar’dan geçti ve Yedi Ada’yı ele geçirdi. İngilizlerde donanmanın ihtiyaçlarını Osmanlı limanlarından sağlıyorlardı.
Diğer taraftan, Osmanlı Devleti, Mısır’a asker çıkarmak ve Suriye üzerinden Napolyon’a ordu yollamak için harekete geçti. Yapılan hazırlıkları gören Napolyon, Suriye’yi işgal edip Osmanlıyı barışa zorlamak için harekete geçti.
Gazze ve Yafa’yı aldıktan sonra, 1799’da Akka önüne geldi. Akka’yı Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki Nizam-ı Cedid ordusu savunuyordu. Osmanlı ve İngiliz donanması da Cezzar Ahmet Paşa’ya denizden yardım sağlıyordu.
Napolyon, Akka’yı kuşatma altında almak için iki ay boyunca uğraştı. Mısır’dan uzaklaştığı için ve Kölemen çeteler de arkadan saldırdığından büyük sıkıntı yaşadı. Akka kuşatmasına daha fazla devam edemeyeceğini anlayınca kuşatmaya son verdi. Bu Napolyon’un ilk başarısızlığı olmuştu.
Fransa’ya 23 Ağustos 1799’da dönen Napolyon, darbe ile Fransa yönetimini ele geçirmeye karar verdi. Direktuvar yönetimine son verdi. Aralık 1799’da yapılan bir anayasa ile Napolyon Konsüllük rejimini kurdu. Bu şekilde Napolyon on beş sene boyunca Fransa’nın yönetimini ele geçirmiş oldu.
İkinci Koalisyon
Napolyon’un Mısır seferi sırasında, İngiltere, Rusya ve Osmanlı Devleti Fransa’ya karşı ittifak kurmuşlardı. Aynı dönemde Avusturya’da Fransa’ya karşı harekete geçmişti. Rusya, Avusturya’ya kara savaşlarında yardım etmeye başlamıştı.
Böylece Napolyon, Mısır’da iken oluşan ikinci koalisyon Fransa’yı Avrupa’da mağlup etmeye başlamıştı. Bir Fransız ordusu, Avusturyalılara mağlup oldu. Rus askerleri, İsviçre’yi geçerek Kuzey İtalya’ya girdi. 1799’da Fransızlar, Ruslara yenildi. Napolyon Fransa’ya döndüğü zaman Fransa’nın durumu kötüydü.
Napolyon idareyi ele alınca, İngiltere ve Avusturya ile anlaşma yolunu aradıysa da, olumlu cevap alamadı. Bunun üzerine Napolyon’da bu devletlere karşı harekete geçmeye karar verdi.
Güney Almanya’ya gönderilen ordu, 1800’de, Marengo’da Avusturyalıları mağlup etmeyi başardı. Bu savaş sırasında Avusturya yalnız mücadele vermek zorunda kaldı. Çünkü Rusya ile arası açılmış ve Ruslar savaştan çekilmişlerdi.
Bu mağlubiyetler üzerine Avusturya barış yapmayı kabul etti ve 9 Şubat 1801’de iki ülke arasında barış antlaşması imzalandı.
Lunéville Antlaşması
Lunéville Antlaşması, 9 Şubat 1801’de Fransa’nın Lunéville şehrinde Fransa Cumhuriyeti ile Avusturya arasında imzalanmış antlaşmadır. Bu barış antlaşması Campo Formio barışını bir kez daha kabul ediyordu.
Avusturya, Ren’in batı kıyılarını Fransa’ya bırakıyor ve Napolyon’un kurmuş olduğu İtalyan Cumhuriyetlerini yeniden tanıyordu. Bu antlaşmanın Campo Formio’dan farkı, Napolyon’da Papalık Devleti’nin yeniden kurulmasını kabul ediyordu.
Avusturya’nın savaştan çekilmesinin ardından ikinci koalisyon dağılmaya başladı. Osmanlı Devleti’nin hem Rusya ve hem de İngiltere ile arası açıldı. Rusya, Yedi Ada’dan çıkmak istememişti. İngiltere’de Mısır’ın Hindistan açısından önemi dolayısıyla, Mısır’dan askerini çekmemişti.
Rusya ile İngiltere’nin de arası bozuldu. İngilizler açısından Malta, Hindistan yolu üzerinde önemli bir konuma sahipti. Bu yüzden İngiltere, Akdeniz’in bu önemli adasından çekilmek istemedi. Halbuki Malta, Rusya’nın koruması altında bulunuyordu. İngilizlerin Malta’yı işgal etmesi nedeniyle Rusya ile İngiltere ilişkileri bozuldu.
Avusturya ile Rusya’nın da ilişkileri bozulmuştu. Her iki devletin orduları Kuzey İtalya’ya girdikten sonra aralarında görüş farklılıkları ortaya çıktı. Avusturya eskiden olduğu gibi bu bölgeyi kontrolü altında tutmak istiyordu.
Rusya ise bu bölgede kendisine bağlı bağımsız devletler kurma niyetindeydi. Bu sebepten Avusturya ile Rusya’nın arası açıldı ve Ruslar kuvvetlerini çekmek zorunda kaldı.
İngiltere’de bu dönemde iç sorunlarla uğraşmak zorunda kalmıştı. Savaşların uzun zamandan beri devam etmesi, Avrupa’da ki birçok pazar İngiltere’nin elinden çıkmıştı. Bu durum İngiltere’nin ekonomik ve mali sıkıntılar yaşamasına neden oldu. Halk huzur istiyordu.
Sonunda, 27 Mart 1802’de, Fransa ile İngiltere arasında Amiens’de barış imzalandı.
Amiens Barış Antlaşması
Amiens Antlaşması, 27 Mart 1802’de, İngiltere ile Fransa arasında imzalandı. Bu barış antlaşmasına göre:
- İngiltere, Hollanda ve İspanya’dan ele geçirdiği sömürgeleri bu iki devlete geri verecek.
- Malta Adası’nı İngiltere, Malta Şövalyelerine iade edeceği gibi, Mısır’dan da askerlerini geri çekecek.
- Fransa’da, Mısır’dan ve Papalık topraklarından askerlerini geri çekecek.
- Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğü savaştan önceki durumu ile kabul edildi.
- Amiens Barışı’nı Osmanlı Devleti de imzalamış sayıldı.
Üçüncü Koalisyon
Amiens Barışı sonucu sağlanan sakinlik sadece birkaç ay devam edebildi. İlk olarak İngiliz-Fransız ilişkileri bozuldu. Bunda, Napolyon’un denizaşırı ülkelerdeki çalışmaları önemli rol oynamıştır.
Napolyon Hindistan’a askeri heyet yollamıştı. Bu askeri heyet, Hindistan’daki Sipahilerin eğitilmesine yardım edecekti. Aynı biçimde, Napolyon 1802’de Osmanlı Devleti ile de barış yapmıştı ve Osmanlı Devleti ile yakınlık kurmak istiyordu.
Diğer taraftan Napolyon, Mısır’la yeniden meşgul olmaya başlamıştı ve bu faaliyetler İngiltere’yi oldukça kuşkulandırıyordu. Avrupa’da birçok ülke Fransa’nın egemenliği altında bulunuyordu ve bu ülkelerin gümrük duvarlarını Napolyon yükseltmişti.
Bu yeni durum İngiliz tüccarlarına zarar vermekteydi. İngiltere’nin Fransa ile barış içinde bulunmasının İngiltere’ye bir faydası yoktu. Bu yüzden İngiliz tüccarlar da yapılmış olan bu barışı sert şekilde eleştiriyorlardı.
Yaşanan bu gelişmeler içinde savaşın sebebi de ortaya çıkmakta gecikmedi. Napolyon, Piyemonte ve İsviçre’yi de Fransa’ya ilhak etmişti. Fakat İngiltere, Fransa’ya bu bölgelerden çekilmedikçe, kendisinin de Malta’dan çıkmayacağını bildirdi. 26 Nisan 1803’de iki ülke ilişkileri kesildi ve savaş başladı.
Savaşın tekrar başlaması üzerine Prusya tarafsız kalmayı tercih etti. Fransa’nın Orta Doğu’daki faaliyetlerinden Rusya şikayetçiydi. Fakat harekete geçmeden önce Avusturya’nın tavrını öğrenmek istedi.
Avusturya’da Fransa’dan intikam almak istiyordu ve Rusya olmadan savaşa katılmak istemiyordu. Fakat Rusya kararını öğrenince, iki devlet ittifak yaptılar. Avusturya-Rus ittifakından sonra İngiltere’de Rusya’ya yanaştı ve iki devlet arasında da bir ittifak gerçekleşti. Böylece Fransa’ya karşı Üçüncü Koalisyon kurulmuş oldu.
Üçüncü Koalisyon Savaşları
Napolyon’a karşı kurulan üçüncü koalisyonun, ikisi karada ve biri de denizde olmak üzere üç önemli savaşı vardır. Fransa, İngiltere’yi kesin olarak yenmek için Britanya Adası’nı işgal etmeye karar vermiş ve bunun içinde donanma hazırlamıştı.
Bu çıkarmanın ana kuvvetini oluşturan Amiral Villeneuve komutasındaki Fransız donanması, İngiliz donanmasına yakalanmış ve İspanya’ya sığınmak zorunda kalmıştı. İspanya’ya sığınmak zorunda kalan bu Fransız donanması, Napolyon ordusuna ulaşamamıştı.
İngiliz donanması ortak Fransız-İspanyol donanmasını, Trafalgar’da yakalayarak, 20 Ekim 1805’te mağlup etmeyi başardı. Fransa bu savaşta on sekiz gemi kaybetti. Trafalgar galibiyeti ile İngiltere denizlerdeki konumunu sağlamlaştırmış oluyordu.
Napolyon, İngiltere’yi ele geçirme planının başarısızlığa uğradığını görünce, ordusunu Güney Almanya’ya gönderdi. 19 Ekim 1805’de Avusturyalıları bozguna uğrattı. 40.000 kişilik bir Avusturya ordusu Napolyon’a esir düştü.
Rusya bu sırada Avusturya’ya gelmişti. Bunu gören Napolyon, hızlıca Viyana üzerine yürüyüp, Avusturya-Rus ordularını yenilgiye uğrattı. Austerlitz savaşı olarak olarak bilinen bu savaşa “Üç İmparatorlar Savaşı” adı da verilmiştir.
Austerlitz mağlubiyeti üzerine Avusturya, Napolyon’dan barış istedi. Barış antlaşması 26 Aralık 1805’te Presburg’da imzalandı. Buna göre, Avusturya, Napolyon’un Almanya’da kurduğu krallıkları tanıyor ve Venedik’ten almış olduğu toprakları Fransa’ya bırakıyordu.
Dördüncü Koalisyon
Fransa ve koalisyon arasında gerçekleşen dördüncü koalisyon savaşları Prusya yüzünden çıkmıştır. Austerlitz savaşı öncesinde, Prusya, uzun süredir devam ettirdiği tarafsızlık politikasını terk etmişti. 3 Kasım 1805’te Rusya ve Avusturya ile ittifak yapmıştı.
Bu antlaşmaya göre, Prusya iki taraf için aracılık yapacak ve Fransa bunu kabul etmezse, Avusturya ve Rusya’nın tarafında savaşa dahil olacaktı. Fakat Prusya, aracılık yapmadan önce, Avusturya ve Rusya Austerlitz’de mağlup olmuşlardı.
Napolyon, Prusya’nın niyetini öğrenmişti. Bu nedenle, Prusya üzerinde baskı kurmuş ve Fransa’dan çekinen Prusya’da, 15 Aralık 1805’te Fransa’nın ittifakına katılmıştı.
İngiltere ile Rusya’da Fransa ile barış yapmak için görüşmelere başlamışlardı. Fransa-İngiltere görüşmeleri Şubat 1806’da ve Rus-Fransız görüşmeleri de Mayıs 1806’da başladı. Yapılan bu görüşmelerden bir sonuç çıkmadığı gibi, Rusya ve İngiltere, Prusya’yı da Fransa’dan ayırmayı başardılar.
Napolyon bu durumu görünce, Rusya Prusya’ya yardım etmeden önce, Prusya’yı yenmek istedi. 8 Ekim 1806’da da Prusya üzerine harekete geçti. Bu şekilde Napolyon, İngiltere; Rusya ve Prusya’nın oluşturduğu Dördüncü Koalisyon ile savaşa girmiş bulunuyordu.
Dördüncü Koalisyon Savaşları
Prusya, Fransa karşısında fazla direnemedi. 14 Ekim 1806’da, Prusya orduları ağır yenilgiye uğradı ve Prusya Napolyon’un eline geçti. Napolyon bu sırada Rusya’yı barış masasına oturtamamıştı. Bu sebeple, Prusya’yı yendikten sonra, Rusya’ya karşı harekete geçti.
1806 yılında Osmanlı Devleti ile de savaşan Rusya iki cephede birden savaşmak zorunda kaldı. İki ülkenin orduları 1807 Şubat ayında, Eylau’da karşılaştılar. Kanlı geçen Eylau savaşı sonunda Rus orduları geri çekilmek zorunda kaldı. Fakat zaferi kimin kazandığı belli olmamıştı.
Fransız ve Rus orduları, 14 Haziran 1807’de, Friedland’da ikinci defa savaştılar. Rus orduları bu sefer mağlup olmaktan kurtulamadı. Rusya, Napolyon’dan barış istemek zorunda kaldı. İki ülke 25 Haziran 1807’de Tilsit’te buluştular.
Tilsit’de, 7 Temmuz 1807’de Rusya ile Fransa arasında ve 9 Temmuz 1807’de de Fransa ile Prusya arasında barış imzalandı.
Tilsit Barışı
Fransa ve Rusya arasında imzalanan ve 29 ana madde ile beş ek maddeden oluşan Tilsit barışına göre alınan önemli kararlar şunlardır:
- Prusya’nın batı sınırları Elbe Nehri oluyor. Elbe ile Ren nehirleri arasında bir Vestafalya Kralılığı kuruluyor ve Napolyon’un kardeşi de bu krallığın başına geçiyordu.
- Napolyon, Polonya’nın bölüşülmesinde elde ettiği toprakları Prusya’dan alıyor ve Polonya bağımsızlık elde ediyordu.
- Rusya, Napolyon’un ilan etmiş olduğu “Kıta Ablukasına” katılıyordu.
- Fransa ve Rusya arasında bir ittifak antlaşması imzalandı. Bu ittifaka göre, Fransa, Osmanlı ile Rusya arasında ve Rusya da Fransa ile İngiltere arasında barışa yardımcı olacaktı. Bu aracılıklar işe yaramazsa, Rusya Fransa’nın yanında yer alacaktı.
- Napolyon, Rusya’nın İsveç’ ait Finlandiya’yı ele geçirmesini de kabul ediyordu.
Tilsit Barışı’ndan sonra Napolyon kendisini Avrupa’nın tek hakimi olarak görmeye başlamıştır. Fakat Napolyon’un parlayan yıldızı, Tilsit’ten sonra yavaş yavaş sönmeye başlamıştır.
İspanya Sorunu ve Kıta Ablukası Problemi
Napolyon, İngiltere’ye karşı, 21 Kasım 1806’da “Kıta Ablukası” ilan etti. Bu abluka ile Avrupa devletlerinin İngiltere ile ticaret yapmasını yasaklanmıştı. İngiltere’ye mal getiren ve götüren gemiler görüldükleri yerde batırılacaktı.
Fakat Portekiz bu kıta ablukasında bir açık meydana getirdi. Bu devlet İngiltere ile yaptığı ticaret sayesinde ayakta durabiliyordu. Bu yüzden, kıta ablukasını kabul etmedi. Bunun üzerine Napolyon, İspanya birlikte, 1807’de Portekiz’i işgal etti.
İspanya’ya güvenmeyen Napolyon, 1808 tarihinde İspanya kralını tahtından indirerek, kardeşi, Joseph’i İspanya kralı ilan etti. Napolyon’un bu hareketi İspanya’daki milliyetçilerin ayaklanmasına neden oldu.
İngiltere’de bu olay karşısında Portekiz’e asker gönderdi. Fransız orduları Portekiz ve İspanya’daki savaşlarda mağlup olmaya başladı. Napolyon’a karşı İspanya’da başlayan ayaklanmalar, Avrupa’nın diğer ülkelerine de yayıldı.
Beşinci Koalisyon (Milliyetçilik Duyguları)
Avrupa’da ortaya çıkan milli duygular, Avusturya’yı da etkisi altına almıştı. İhtilal fikrini Avrupa’ya taşıyan Napolyon, şimdi bu kitleleri karşısında bulmaya başlamıştı. Napolyon’un harekete geçirdiği milli duygular, ona çevrilmiş durumdaydı.
Milliyetçi akım ilk kez İspanya’da Napolyon’u tehdit etmişti. İspanyolların bu tepkisini önelemek için Napolyon, İspanya’ya ordu gönderdi. Fransız kuvvetleri İspanya’ya girdi ve Napolyon’un kardeşi Joseph’i tekrar tahta oturtu. Fakat Fransa, duruma tam olarak hakim olamamıştı.
İspanyollar Fransızlara karşı çete savaşları yapıyorlardı. Napolyon’un İspanya’da mücadele verdiği gören Avusturya, ordusunu 1809’da Bavyera’ya soktu. Bu şekilde savaş başlamış oldu. Savaşın sonucunu belli eden mücadele, 9 Temmuz 1809’da, Wagram’da yapıldı. Avusturya bu savaşta tekrar yenildi.
Avusturya iyi mücadele ederek Fransızlara oldukça fazla kayıp verdirmişti. Napolyon’da Avusturya ordusunu yok edememiş ve geri çekilmeyi başarmıştı. Fransa ile Avusturya arasında barış, 14 Ekim 1809’da Viyana’da imzalandı. Buna göre:
- Galiçya toprakları iki bölüme ayrılıyordu. Batı Galiçya Varşova Dukalığına, Doğu Galiçya da Rusya’ya verildi.
- Salzburg ve civarını Avusturya, Ren Konfederasyonu’na verdi.
- Avusturya, İstirya, Trieste ve Fiume ile Hırvatistan’ın bir bölümünü Fransa’ya terk ediyordu.
Altıncı Koalisyon (Napolyon’un Moskova Seferi)
Tilsit ve Efrut antlaşmaları Fransa ile Rusya arasında beklenen yakınlığı kuramamıştı. İki devletin ilişkileri zamanla bozulmuştu. Bunun nedenleri şu şekilde açıklanabilir:
- Çar Aleksandr da Napolyon gibi hırslı bir hükümdardı. O da Rusya’nın topraklarını genişletme amacındaydı. Napolyon ile kurulacak dostluğun Rusya’ya bir fayda sağlamayacağını görerek, Napolyon’a cephe aldı.
- Rusya, Fransa’nın Rus sınırlarına yakın olmasını istemiyordu.
- Napolyon’un Tilsit’te, Varşova Büyük Dükalığı adında bağımsız bir Polonya yaratması Rusya’nın hoşuna gitmedi. Bu kurulan devlet Rusya üzerinde baskı oluşturuyordu.
- Çar Aleksandr mistik ruhlu yapıya sahipti. Napolyon’u yenmek suretiyle Avrupa’da barışın kendisi tarafından kendisine verildiğine inanmaya başlamıştı.
- İlan edilen Kıta Ablukası’ndan Rus ekonomisi zarar görmeye başlamıştı. Çar ülkesinde şiddetli eleştiriye maruz kalıyordu. Bu nedenle İngiltere ile tekrar ticarete başlamıştı. Aynı zamanda Rusya, Fransa’dan ithal edilen mallara da gümrük vergisi getirdi.
Bu durum Napolyon’u sinirlendirmiş ve Rusya’ya karşı harekete geçmeye sevk etti. Rusya’da artık Fransa’ya karşı cephe almaya başlamıştı. Napolyon Rus seferi için büyük bir ordu hazırladı. Prusya’dan 20.000 ve Avusturya’dan da 30.000 kişilik kuvvet topladı.
Smolensk Savaşı (1812)
24 Haziran 1812 tarihinde Napolyon, Niemen Nehri’ni geçerek Rus sınırlarına girdi. Rus kuvvetleri savaşmadan geri çekildiler. Ruslar savaşması ümidiyle Napolyon, 18 gün Vilna’da bekledi. Rusların barış da isteyebileceğini düşünmüşse de, bu da olmadı. Sefere geç başlamış olan Napolyon için bu bekleyiş hata oldu. Çok fazla vakit kaybetmişti.
Ağustos ayında yapılan Smolensk Savaşı’nı Fransa kazandı. Fakat Rusya, Fransa ile barış yapmayı kabul etmedi. Ruslar sürekli olarak geri çekiliyor ve Napolyon’da Rusyanın içlerine çekiliyordu. Napolyon’un ilerleyişi Moskova’ya kadar sürdü.
5 Eylül 1812’de yapılan Borodino Savaşını da Fransa kazandı ve Moskova’ya girdi. Fakat Moskova yanıyordu. Ruslar Moskova’yı ateşe vermişlerdi. Moskova’da Napolyon 35 gün bekledi. Napolyon ordusu Moskova’ya gelene kadar çok fazla asker kaybetmişti. Rusya’ya barış teklifi yapılmışsa da, Ruslar bunu kabul etmemişti.
Bunun üzerine Moskova’dan geri dönülmesi kararı alındı. Fransız ordularının geri çekilmesi tam bir felaket oldu. Rus ordusu arkadan saldırmaya başladı. Napolyon’un Rusya’daki bu yenilgisi, bütün Avrupa’yı kendine karşı ayaklandırdı. Bu Napolyon Savaşları’na karşı başlatılan Altıncı Koalisyon oluyordu.
Milletler Savaşı (19 Ekim 1813)
Napolyon, tecrübesiz askerlerden oluşan ordusu ile 1813 Mayıs ayında Avrupa’nın Altıncı Koalisyonu’na karşı savaş başlattı. 19 Ekim 1813’te Leipzig’de yapılan “Milletler Savaşı” adı verilen savaşı kaybetti.
Moskova mağlubiyeti Napolyon Savaşları’nı da bitirmiştir. Altıncı Koalisyon’un asker sayısı 300.000 kişiydi. Fakat Koalisyon’nun elde ettiği başarı, bu üstün kuvvetlerden beklenildiği fayda sağlanamadı.
Napolyon Savaşlarının Sonuçları
Fransız ordularının yorgunluğu ve bıkkınlığı Avrupalı devletlerin işine yaramış, 1813 yılında Altıncı Koalisyon Napolyon’u yenmeyi başarmıştır. Ancak, Napolyon’un barış önerisini kabul etmemesi ile müttefikler Fransa’yı işgal etmişlerdi.
6 Nisan 1814’te Napolyon şartsız olarak tahtan çekilmeyi ve müttefiklere teslim olmayı kabul etmiştir. Bunun sonucunda imzalanan Fontainebleau Antlaşması ile Napolyon Savaşları sona ermiştir. Napolyon 20 Nisan 1814’te Elbe Adası’na sürgüne gönderilmiştir.
Napolyon’un Elbe Adası’na sürgüne gönderilmesinden sonra 30 Mayıs 1814’te Fransa ile müttefikler arasında Birinci Paris Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Fransa, 1792’deki sınırlarına geri dönmeyi kabul etmiş ve Fransa’da Burbon hanedanı tekrar başa geçmiştir.
XVIII. Louis’nin tekrar tahta geçtiği Fransa’da iki meclisli bir monarşi oluşturulmuştur. Böylelikle Restorasyon Dönemi olarak adlandırılan ikini Burbon dönemi dönemi başlamıştır.
Bir sene kadar sürgün hayatı yaşayan Napolyon, Elbe Adası’ndan kaçmayı başarmış ve Paris’e geri dönmeyi başarmıştır. Napolyon barış istediğini ve Fransa’nın yeni sınırlarını kabul ettiğini açıklasa da Viyana Kongresi tarafından düşman ilan edilmiştir.
Waterloo Savaşı
Prusya, İngiltere ve Avusturya Napolyon problemini tamamen çözmek istemiş, Fransa’ya karşı harekete geçmiştir. Waterloo’da İngiltere ve Prusya orduları ile savaşan Napolyon ağır bir yenilgiye uğratılmıştır.
Bunun sonucunda da Napolyon ikinci defa Fransa tahtından çekilmek zorunda kalmıştır. Avrupalı müttefikler Waterloo yenilgisinin ardından Napolyon’u savaş mahkumu ilan etmişlerdir. Savaş mahkumu ilan edilen Napolyon, St. Helen Adası’na sürgüne yollanmıştır.
Napolyon’un ikinci defa sürgüne yollanmasının ardından Fransa ile müttefikler arasında ikinici bir barış antlaşması imzalanmıştır. Böylece 20 Kasım 1815’te İkinci Paris Antlaşması imzalanmıştır. Fransız halkının Napolyon’a destek vermesi nedeniyle İkinci Paris Antlaşması’nın şartları daha ağır olmuştur.
Bu antlaşma ile Avrupa ile Fransa arasında yaşanan Napolyon Savaşları dönemi sona ermiştir. Fransa 1790 sınırlarına çekilmiştir. Savaş tazminatı ödemeyi kabul eden Fransa’da tahta yeniden XVIII. Louis çıkarılmıştır.
Napolyon Savaşları tarihte görülmüş en büyük savaşlardan biridir. Yapılan savaşlarda Fransa ve müttefik ordularından, 2.511.806 asker ve toplam 1 milyon sivil de dahil edilirse 3.511.806 kişi hayatını kaybetmiştir.
- Napolyon Savaşları – Vikipedi
- 19 .Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914) – Prof. Dr. Fahir Armaoğlu
- Avrupa Ahengi’nin Yapısal Özellikleri Çerçevesinde “Güç Dengesi” ve “Politik Eşitlik” Kavramlarının Karşılaştırılması – Merve Özcangaz
- Viyana Kongresi (1815) Hakkında Önemli Detaylar
- Tanzimat Fermanın Türk Tarihindeki Önemi
- Baltalimanı Antlaşması ve Ekonomik Bağımlılık