fbpx
Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.
Türk Tarihi

Cumhuriyetin İlanı (Mustafa Kemal’in Liderliğinde)

Cumhuriyetin İlanı

Cumhuriyetin ilanı, 29 Ekim 1923’te yönetim şeklinin cumhuriyet olarak kabul edilmesidir. Türkiye’de cumhuriyetin ilanı sadece bir yönetim değişikliği yaratmamıştır. Aynı zamanda kabine sistemini de oluşturarak devletin ve hükümetin hizmetlerini daha hızlı olarak yapmasını sağlamıştır.

Bu açıdan bakıldığında cumhuriyetin ilanı aynı zamanda yenileşme ve reformlarında önünü açan bir siyasi inkilap hareketidir.

Cumhuriyet görüşmeleri Anayasa Komisyonu Başkanı Nadi Bey’in meclise sunmuş olduğu değişikliklerin görüşülmesi üzerine başlamıştır. Mecliste okunan teklif, Anayasanın 1, 2, 4, 10, 11 ve 12. maddelerin değiştirilmesi ve hükümet şeklinin Cumhuriyet olduğunu ve bulunla ilgili diğer değişiklikleri içermektedir.

Görüşmeler sonucu teklifin bütünü ve sonrada maddeler ayrı ayrı okunarak kabul edilmiştir. TBMM, bu kanunun birinci maddesi ile, egemenliği kayıtsız şartsız millete vermiş bulunmaktadır. İdare usulü halkın kendi kaderini kendi eliyle yönetmesi temeline dayanır. Bu hükümet şeklinin adı Cumhuriyettir.

Adım Adım Cumhuriyete

Osmanlı Devleti’nde, Tanzimat dönemiyle beraber, cumhuriyet düşüncesinden söz edilmeye başlanılmıştır. Fakat, hiç kimse böyle bir rejimin Osmanlı’da kurulabileceğine inanmamıştır. Osmanlı aydınları meşrutiyetin kurulmasını yeterli görmüşlerdir.

Bu karışıklık döneminde Türk ulusunun karakterine uygun bir lider ortaya çıkmıştır. Mustafa Kemal Paşa milli egemenliğine dayalı, bağımsız Türk devletini kurmaktan başka kurtuluş yolu olmadığını ortaya koymuştur.

Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919’da Samsun’a hareket etmesiyle beraber milli egemenliğe geçiş dönemi de başlamıştır.

Cumhuriyette son söz, millet tarafından seçilen meclistedir… Mustafa Kemal Atatürk

Amasya Genelgesi

Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcından itibaren cumhuriyet kendini göstermeye başlamıştır. Amasya Genelgesinin dayandığı en önemli unsur, milli irede ve milli bağımsızlığın yine milletin azmi ve kararı ile başarılacağıdır. İlk defa bu genelge ile ulusal egemenlik ve milli iradeye dayalı yönetim biçiminden söz edilmiştir.

Erzurum ve Sivas Kongreleri

Amasya Genelgesi’ndeki “milletin azim ve kararı” Erzurum Kongresi’nde “milli iradenin hakim kılınması” şekilinde açıklanmıştır. Kongre Kuvayi Milliye’yi etken ve milli iradeyi hakim kılmayı ilke olarak kabul etmiştir.

Yine Erzurum Kongresi, vatanı merkezi hükümetin koruyamaması durumunda geçici bir hükümet kurulacağını açıklamıştır.

Mustafa Kemal Paşa daha sonraki çalışmalarını Sivas Kongresi ile devam ettirmiştir. Bu kongrede Erzurum Kongresi kararları aynen kabul edilmiştir. Sivas Kongresi’nin önemi alınan kararların vatanın tamamını kapsamasıdır.

Gerçekleştirilecek mücadele bizzat millete dayandırılmıştır. Milletin kaderini yine milletin kendisi belirliyordu. Bu cumhuriyetin taşıdığı anlamlardan birisiydi.

Milli irade, milli egemenlik, milli mücadele, misakı milli, milli meclis gibi hemen her şey gelişmelerin milli odaklı olacağını işaret etmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Açılması

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Açılışı

Cumhuriyetin ilanına ait en önemli gelişme 23 Nisan 1920’de meclisin açılmasıdır. Bu gelişme ile egemenlik kişiden millete geçmiştir. Cumhuriyetin ilanı yolunda en önemli adım atılmıştır. Meclisin açılması ile devlet rejimin ileride cumhuriyet olacağı ortaya konmuş oluyordu.

Cumhuriyet kelimesi fiilen kullanılması da varlığı inkar edilemezdi. Meclis çalışmalarına başladıktan sonra Padişaha, “Hakimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olduğu” ilan edilmişti.

Mustafa Kemal Paşa’nın 24 Nisan’da Meclis tarafından kabul edilen önergesi hükümetin niteliğini belgeliyordu. Önergeye göre Büyük Millet Meclisinin üzerinde hiçbir güç olmayacaktı.

Meclis, yasama ve yürütme işlerini üzerine alacaktı. Hükümetin işlerini görmek için Meclis Başkanı’nın iradesinde bir heyet seçilecekti. Önergeye eklene bir dipnot ile de “Padişah ve Halife, baskıdan kurtulduğu zaman Meclisçe kararlaştırılacak yasal ilke içerisinde yerini alacaktı.

TBMM, 24 Nisan 1920’de Mustafa Kemal Paşa’yı başkanlığa seçmiştir. Mustafa Kemal Paşa, TBMM’nin başkanlığını Cumhuriyetin ilanına kadar sürdürmüştür.

Teşkilatı Esasiye Kanunu

İlk anayasa görüşmeleri 19 Kasım 1920’de başladı ve 20 Ocak 1921 günü yapılan oylamayla kabul edildi. Böylelikle milli egemenlik ilkesine dayalı ilk Anayasa yürürlüğe girmiş oldu.

1921 Anayası oldukça kısa bir metinden oluşmaktadır. İlk dokuz maddesi devletin dayandığı temel ilkeleri belirtmektedir. 1921 Anayasası, Milli Mücadele’nin en başından itibaren ortaya koyduğu ve savunduğu ilkeleri, açık dille ifade eden belge olmuştu.

Egemeliğin halka verildiği, tamamen halk tarafıdan kullanılmasının kabul edildiği ilk siyasi belgedir.

Saltanatın Kaldırılması

Lozan Barış Konferansı’na Ankara ve İstanbul hükümetleri birlikte davet edilmişlerdir. Bunun üzerine toplanan TBMM, İstanbul hükümetinin tasfiyesine yönelik tasarıyı görüşmüşse de aynı gün sonuç alamamıştır. Ancak 1 Kasım tarihli toplantıda Mustafa Kemal Paşa’nın müdahalesi üzerine saltanatın kaldırılmasına karar verilmiştir.

Saltanatın kaldırılması, iktidar mücadelesinin Anakara lehine sonuçlandığını göstermektedir. Çünkü Anadolu hareketi en başından itibaren İstanbul ile mücadele içindedir.

TBMM, kendisinin üzerinde hiçbir güç tanımadığını daha önce ilan etmiştir. Saltanat makamının da milli egemenliğe bağlı olması gerektiğine inanılmıştır.

İstanbul hükümeti ise konferansa gitmeyi istemekle, hala gücü olduğunu göstermek istemiştir. Vekillerin tepkisi, Kurtuluş Savaşı’na en başından itibaren karşı çıkmış olan İstanbul Hükümetinin barıştan şimdi pay talebidir.

Bu tarihi karar sayesinde 1921 Anaysası ile kurulmuş siyasi rejim geniş anlamıyla cumhuriyetten başka bir şey değildir. Fakat cumhuriyetin ilanı gerçekleşmemiş ve devlet bir başkanı olmadan kurulmuştur.

Cumhuriyetin İlanının Nedenleri

Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcından itibaren cumhuriyetin kurulmasını düşünmüştür. Buna karşın, bu fikrini sözcük olarak açığa çıkarmayı sakıncalı görmüştür. Çünkü o yıllarda, halkın ve çoğu vekilin saltanata olan bağlılığı bilinmektedir.

Uygulamada var olan rejimin adının cumhuriyet olarak konulması karışılığa neden olabilirdi. Öncelikle işgal güçlerinin ülkeden çıkarılması gerekiyordu. Kısacası, o günlerin koşulları daha ilk zamanlarda, rejimin adının konulmasını geciktirmiştir.

Saltanat kaldırılmış ve 13 Ekim 1921 tarihinde Ankara yeni kurulan Türk devletinin yeni başkenti olmuştu. Milletvekilleri arasındaki uyuşmazlıklar yeni hükümetin kurulması konusunda bazı sıkıntılara neden oluyordu.

Bu sebeplerle de bir hükümet krizi yaşanıyor, mevcut durum ise yeni hükümetin kurulmasını geciktiriyordu. Bundan dolayı yönetim şeklinin ve devlet başkanının bir an önce belirlenmesi gereği bulunuyordu.

Krizin önüne geçmek isteyen Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Cumhuriyetin ilanına parti grubunda karar vermişlerdir. 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyetin ilanı kabul edilmiştir. Cumhuriyet ilan edilmeden önce yaşanan sorunlar ve cumhuriyetin ilan edilmesinin nedenleri şunlarıdır:

  • Mustafa Kemal Paşa’nın hissetmiş olduğu geriye dönüş kuşkusu.
  • Saltanatın kaldırılmasının ardından ortaya çıkan devlet başkanlığı sorununun çözüme kavuşturulmak istenmesi.
  • Ulusal egemenliğin temel alınması, demokrasinin amaçlanması ve bunu gerçekleştirmek için adım atılması.
  • Yeni yönetim şeklini belirleyip, yaşanan tartışmaların sonlandırılmak istenmesi.
  • Meclis hükümeti sistemi yüzünden yaşanan uyuşmazlıkların engellenmek istenmesi.

Geriye Dönüş Kuşkusu

O günlerde Mustafa Kemal Paşa bir yurt gezisine çıkmış bulunuyordu. Mustafa Kemal Paşa, bazı olayların etkisi ile hissettiği “geriye dönüş kuşkusu” yüzünden, halkla görüşmek istemiştir. Bu şüphe, seçim kanununda bazı değişiklikler yapılmasını isteyen bir teklifin meclise gelmesiyle başlamıştı. Meclise gelen yasanın içeriği tam olarak şu şekildeydi:

  • Büyük Millet Meclisine üye seçilebilmek için Türkiye’nin bugünkü sınırları içindeki yerler ahalisinden olmak şart kılınmıştır. Göçmen gelenler yerleştikleri günden itibaren beş yıl geçmiş ise seçilebilirler.

O dönem mecliste olduğu kadar halkta da büyük tepkiye neden olan bu teklif kabul edilmemiştir. Bu durum karşısında Mustafa Kemal Paşa, yeni bir düşünceye yönelmiştir.

İkinci Grup’un muhalefeti karşısında kendisinden yana olan vekilleri düzenli bir politik kuruluş altına almak zorunluluğu hissetmiştir. Bu politik kuruluş da Halk Partisi olacaktır.

Cumhuriyetten bahsetmeksizin, devlet idaresini, milletin egemenliği esaslarına uygun olarak, her an Cumhuriyete doğru yürüyen şekilde toparlamaya çalışıyorduk. Mustafa Kemal Atatürk

Seçimlerin Yenilenmesi

Türk Milli Mücadele Tarihinde çok önemli bir yeri olan Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi hala çalışıyordu. Fakat eski düzenini kaybetmişti. Ali Şükrü Bey’in öldürülmesi ile gruplar arasında yaşanan çatışma çok şiddetlenmişti.

Bundan sonra, İkinci Grubun bulunduğu meclisle, ağır sorumluluk gerektiren işleri yapmak mümkün gözükmüyordu. Bu nedenle, ikici yurt gezisinden dönmüş olan Mustafa Kemal Paşa, Bakanlar Kurulu ile bir toplantı yapmıştır.

Meclis İkinci Başkanı Ali Fuat Paşa’nın da katıldığı bu toplantıda, seçimin yenilenmesine karar verildi. Ve Birinci Büyük Millet Meclisi, 16 Nisan 1923’te son toplantısını yaparak dağıldı.

Mustafa Kemal Paşa da seçim işlerini yürütecek kurulun başına geçerek adayların tespit edilmesi görevini kendi üzerine aldı. Bu kişilerden bir meclis kurabilirse, bu meclisle Cumhuriyetin ilan edilmesini planladı.

Atatürkün Meclis konuşması

İkinci Meclisin Açılması

İkinci Meclis 11 Ağustos 1923’de toplandı. Cumhuriyetin ilanı bu meclis ile gerçekleştirilecekti. Cumhuriyetin ilanından önce bu meclisin alacağı iki önemli karar daha bulunuyordu. Bu kararlar şunlardır:

  • Lozan Barış Antlaşaması’nın imzalanması ve onaylanması.
  • Ankara’nın yeni kurulan devletin idare merkezi olarak ilan edilmesi.

Lozan Barış Antlaşması 24 Temmuz 1923’de imzalanmış ve Meclis Lozan Barış Antlaşması ile eklerini onaylamıştır. Antlaşmanın onaylanmasından sonra, İstanbul 2 Ekim 1923’de tahliye edilmeye başlandı. 6 Ekim 1923’de İstanbul’un boşaltılması tamamlandı.

Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından sonra ülkeye dönen İsmet Paşa’yı bekleyen iki önemli bulunuyordu. Bu önemli konular şunlardı:

  • Devletin idare şeklinin tespit edilmesi
  • Ankara’nın başkent olması

Devlet Şeklinin Tespiti

TBMM hükümetinin bağımsızlık uğrunda verdiği savaşlar sonunda Lozan Barış Antlaşaması imzalanmıştı. Antlaşmanın imzalanması, Saltanattan yana oldukları düşünülen kişileri Meclis dışında bırakan seçimlerde tamamlanmıştı.

Barış antlaşması ile belirlenen ulusal sınırlar içinde işgal güçleri ülke dışına çıkarılmıştı. Böylece Mustafa Kemal Paşa’nın deyimi ile dört yıllık “Geçiş Dönemi”nin de sonu gelmişti.

Bu arada politika alanında dayeni bir aşamaya geçilerek, örgütsüz çalışma dönemine son verildi. 9 Eylül 1923’te, Mustafa Kemal Paşa’nın Genel Başkanlığında Halk Partisi kuruldu. Bütün Müdafaa-i Hukuk kuruluşları Halk Partisine aktarılmıştı.

20 Ocak 1921 tarihli ve 85 sayılı Anayasanın değiştirilmesi yolunda da çalışmalar yapılıyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın çalışmaları hep bu anayasa değişikliği üzerinde yoğunlaşıyordu.

Nitekim, 11 Ekim 1923 günü Halk Partisi toplantısına gelindiği zamanda aynı düşüncelerini paylaşıyordu. Sonunda bu düşüncelerini arkadaşlarına da açıkladı. Anayasada yapılacak değişiklikle devlet idaresinin Cumhuriyet esasına dayatılcağını duyurdu.

Cumhuriyetin ilanı için adım adım ilerlemeye devam ediliyordu.

Ankara’nın Başkent Olması

İsmet Paşa, hükümet üyesi olmakla beraber, Ankara’nın başkent oluşunun öngören önergeyi 9 Ekim 1923 tarihinde TBMM’ne verdi. O tarihte bu önergeyi veren İsmet Paşa, Dışişleri Bakanıdır.  Ankara’nın başkent olması konusu, meclise hükümet teklifi olarak gelmemiştir.

O dönemde, Başbakan ve Bakanlar, Meclis hükümeti anlayışının sonucu olarak, Meclis genel kurulundan seçiliyorlardı. Başbakan ve Bakanlar, Meclis karşı sorumlu idiler. Bakanlar Kurulunda karar alınabilmesi için oybirliği değil, oy çokluğu gerekliydi.

Parlamenter rejimde önem taşıyan kabine dayanışması, meclis hükümeti sisteminde öneli değildi. Böyle bir durumda hükümet içinde uyuşmazlık her an ortaya çıkabilirdi.

Ankara’nın başkent olması konusunda hazırlanan tasarının hükümet içinde görüşülmesi ve işbirliği sağlanması zaman alacaktı. Bu nedenle, Ankara’nın başkent olması konusu bir kanun teklifi şeklinde, İsmet Paşa ve arkadaşları tarafından hazırlanan önerge ile TBMM’ne gelmiştir.

13 Ekim 1923’te Anayasa’ya konan ek bir madde ile Ankara, başkent olmuş ve Cumhuriyetin ilanı içinde önemli bir adım atılmış oldu.

Cumhuriyetin İlanı Kaçıncı TBMM Tarafından Gerçekleşmiştir

İkinci meclis döneminde İstanbul, Büyük Millet Meclisi orduları tarafından teslim alınmış, Ankara yeni devletin başkenti yapılmıştı. İkinci dönem meclisin en önemli icraatlarının başında 29 Ekim 1923 tarihinde idare şeklinin Cumhuriyet olduğunu ilan eden karar gelmektedir.

Cumhuriyetin ilanı milli mücadeleyi veren kadronun ortak idealiydi. Ancak gerek saltanatın kaldırılması gerekse halifenin seçilmesi sırasında mecliste saltanata bağlı olma anlayışı devam ediyordu.

Radikal çözümler alınmadığı takdirde eski sistemin devamı kaçınılmaz bir durum olarak gözüküyordu. İkinci dönem Meclis’in tamamına yakını Müdafaa-i Hukuk listesinden oluşmuştu. Buna rağmen ülkede bir takım kararları alabilmek için yaptıkları halk tarafından sorgulanmayacak vekil sayısı az değildi.

Mustafa Kemal Paşa, daha meclis açılmadan idari sistemi belirleyen anayasal düzeltmeleri dönemin hukukçularına hazırlatmıştı. Fethi (Okyar) Bey Hükümetinin karşılaştığı muhalefet üzerine hükümetin istifa etmesi istendi.

Böylelikle muhalefete kendi grubunu kurma şansı verilmiş oldu. Ancak Meclis hükümeti sisteminde bakan seçtirecek güce sahip olan muhalefet kendi içinden bir hükümet kuramadı. Türkiye 27-28 Ekim tarihlerinde hükümetsiz kaldı.

En güçlü döneminde bile hükümeti kuramayan muhalefete karşı Mustafa Kemal Paşa son adımını 29 Ekim’de atmıştır. Meclis hükümeti yerine kabine sistemi, idare şeklinin de Cumhuriyet olduğunu içeren düzeltmeler Meclis tarafından kabul edilmiştir. Böylece milli egemenlik çizgisinden geri dönülmeyeceği gösterilmiştir.

Cumhuriyetin İlanı Hazırlıkları

Fethi Bey başkanlığındaki Bakanlar Kurulu yıpranmıştı. Zorlukların aşıldığı bu dönemde, bakan olmak hükümette yer almak isteyenler bulunuyordu. 22 Ekim 1923’te Ali Fuat Paşa, Meclis İkinci Başkanlığından, Fethi Bey’de, İçişleri Bakanlığından ayrılmıştı.

Halk Partisi Grubu, Meclis İkinci Başkanlığa Rauf Bey’i, İçişlerine de Sabit Bey’i aday göstermişti. Mustafa Kemal Paşa ise bu adayları desteklemiyordu. 26 Ekim 1923’te, Bakanlar Kurulu Çankaya’da Mustafa Kemal Paşa başkanlığından toplandı.

Toplantı sırasında Bakanlar Kurulu istifa kararı alarak, orada istifasını Mustafa Kemal Paşa’ya verdi. Bu istifa kararı 27 Ekim 1923’te Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında toplanan Halk Partisi Grubunda okundu.

Bu arada hemen hemen her yerde toplantılar yapılıyor, hükümet listeleri hazırlanmaya çalışılıyordu. 28 Ekim 1923’te toplanan Halk Partisi Grup Yönetim Kurulu da aynı çaba içersinde bulunuyordu. Mustafa Kemal Paşa, bu şekilde Bakanlar Kurulu listesinin yapılamayacağını biliyordu.

Bu yüzden, Cumhuriyetin ilanı kabul edilerek, kabine sistemine geçilmesi gerekiyordu. Bir dönem, günün şartlarına uygun olmayacağı düşüncesi ile kabul edilmeyen bu sistemin, şimdi uygulanma zamanı gelmişti.

Mustafa Kemal Paşa Çankayada

Çankaya’da Gerçekleşen Tarihi Toplantı

28 Ekim 1923 günü Mustafa Kemal Paşa Çankaya’da arkadaşlarını cumhuriyetin ilanı için yemeğe davet etmiştir. O gün davete katılan isimler şunlardır:

  • İsmet Paşa (İnönü)
  • Fethi Bey (Okyar)
  • Kazım Paşa (Özalp)
  • Kemalettin Sami Paşa
  • Halit Paşa
  • Rize Vekili Fuat Bey
  • Afyon Vekili Ruşen Eşref Bey

Yapılan toplantıda, kendilerine ertesi gün Cumhuriyetin ilan edileceği açıklanmıştır. Yemekte bulunanların tamamınca olumlu karşılanan bu düşünce üzerinde nasıl hareket edilceğini anlatmıştır.

Yemekten sonra Çankaya’da kalan İsmet Paşa ile birlikte bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. Bu çalışma 20 Ocak 1921 gün ve 85 sayılı Anayasanın devlet şeklini belirten maddeleri üzerinde yapılmıştır. Sonunda beş madddelik bir tasarı taslağı ortaya çıkmıştır.

Atatürk, Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun birinci maddesine, “Türkiye Devletinin şekli hükümeti Cumhuriyettir” eklenmesini uygun görmüştür.

Halk Partisi Grup Toplantısı (29 Ekim 1923)

29 Ekim 1923 Pazartesi günü Halk Partisi grup toplantısı başlamış ve yeni kabine listesi için görüşmeler başlamıştır. Görüşmeler içinden çıkılamaz bir duruma gelince Mustafa Kemal Paşa’nın durumu halletmesi için karar alınmıştır.

Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, bulduğu çözüm yolunu bir saat sonra Genel Kurula getireceğini söyleyip izin istemiştir. Bu izin talebi oybirliği ile kabul edilmiştir. Bu süre içerisinde, gerekli gördüğü kişileri odasına davet ederek, bir gece önce hazırlanan tasarıyı gösterip onlara okumuştur.

Öğleden sonra toplanan Parti Grubunda konuşan Mustafa Kemal Paşa hükümet bunalımı ve bunun çözümü üzerinden açıklamalar yapmıştır. Tasarının amacını açıklayan Mustafa Kemal Paşa hazırlamış olduğu beş maddelik taslağın okunması için kürsüden inmiştir.

Taslak metin okunup da teklifin içeriği anlaşılınca görüşmeler başlamıştır. Beş maddelik teklifin önce tümü, sonra da maddeleri oylanıp kabul edilmiştir. Parti toplantısını Meclis toplantısı izlemiştir.

Cumhuriyetin İlanı İçin Yapılan Tarihi Meclis Toplantısı

Parti Grubu tarafından kabul edilen beş maddelik taslak, olduğu gibi Meclis başkanlığa aktarılmıştır. Meclis başkanlığı da konuyu Anayasa Komisyonuna havale etmiştir. Hemen toplanan Anayasa Komisyonu, tasarıyı incelemeye almıştır.

Komisyon tarafından incelenen teklife sadece dil ve devletin dini ile ilgili hükümler eklenmiştir. Anayasa Komisyonu, taslağı bir rapora bağlayarak, Genel Kurula vermek üzere Meclis Başkanlığına göndermiştir.

Raporda, egemenliğin millete ait olması ve idare şeklinin milletin kendi kaderini kendisinin seçmesi açıkça belirtilmiştir. Anayasa Komisyon Başkanı Yunus Nadi Bey, bir açıklama yaparak, devletin hükümet şeklinin Cumhuriyet olması gerektiğini bildirmiştir.

TBMM, bu kanunun birinci maddesi ile, egemenliği kayıtsız şartsız millete vermiş bulunmaktadır. Bu hükümet şeklinin adı Cumhuriyettir. Eklenen fıkra ile Cumhuriyet şeklen ifade edilmiştir. Genel Kurulda, Vasıf Bey, Eyüp Sabri Efendi ve Rasih Efendi de tasarının tamamı üzerinde söz almışlardır.

Böylece Cumhuriyetin ilanı 29 Ekim 1923 gün ve 364 sayılı kanunun düzensiz maddeleri ile yayımlanmıştır.

Cumhuriyetin İlanı Ne Zaman

Meclis’te Cumhuriyetin ilanı hakkındaki görüşmeler 29 Ekim 1923 tarihinde başlamıştır. Bu şekilde Anayasa da Türkiye Devletinin hükümet şekli cumhuriyet olmalıdır şeklindeki teklif görüşülmeye başlanmıştır.

Taslağın en önemli bölümü birinci maddesidir. Görüşmeler sonunda 1, 2, 4, 10, 11 ve 12. maddeler de değiştirilmiştir. Meclise gönderilen cumhuriyet tasarısı hakkındaki hemen acil görüşme kararı alınmıştır. Genel Kurulda hazır bulunan 158 üyenin oybirliği, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilanı gerçekleşmiştir.

Cumhuriyetin ilanını sağlayan Anayasa değişikliği maddeleri şu şekildedir:

  • Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. İdare şekli halkın kendi kaderini kendi eliyle yönetmesine dayanır. Türkiye devletinin hükümet şekli cumhuriyettir. (Madde 1) 
  • Türkiye devletinin dini, islam dinidir. Resmi dili Türkçedir. (Madde 2)
  • Türkiye Devleti BMM’nce yönetilir. Meclis, hükümetin bölündüğü idare şubelerini bakanlar aracılığıyla yönetir. (Madde 4)
  • Türkiye Cumhurbaşkanı, TBMM Genel Kurulunca ve kendi üyeleri arasından bir seçim dönemi için seçilir. Başkanlık görevi, yeni cumhurbaşkanı seçimine kadar devam eder. Yeniden seçilmek uygundur. (Madde 10) 
  • Türkiye Cumhurbaşkanı devletin başkanıdır. Bu niteliği ile gerekli gördükçe meclise ve Bakanlar Kuruluna başkanlık yapar. (Madde 11)
  • Başbakan, Cumhurbaşkanınca ve meclis üyeleri arasından seçilir. Bakanlar, başbakan tarafından meclis üyeleri arasından seçildikten sonra cumhurbaşkanınca meclisin onayına sunulur. Meclis toplantı halinde değilse onaylama işi meclisin toplanmasına kadar ertelenir.

Mustafa Kemal Paşa’nın Cumhurbaşkanı Seçilmesi

Cumhuriyetin ilanından sonra, Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmıştır. Cumhurbaşkanlığı için yapılan seçime katılan üye sayısı 158’dir. 158 üye oybirliği ile Mustafa Kemal Paşa’yı Cumhurbaşkanı seçmiştir.

Cumhurbaşkanı seçilmiş olan Mustafa Kemal Paşa, anayasanın yeni hükmü gereğince İsmet Paşa’yı Başbakanlığa atamıştır.

Başbakan olan İsmet Paşa’da, hemen kabine arkadaşlarını seçmiştir. Mustafa Kemal Paşa, yeni hükümet listesini Meclis Genel Kurulunun onayına göndermiştir. Hükümet listesi oylanmış ve 166 üyenin oybirliği ile meclisten güvenoyu almıştır.

Türkiye Cumhuriyetinin ilk hükümeti bu şekilde, cumhuriyetin ilan edilmesinin hemen ardından kurulmuştur.

Cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra gerçekleşen eğitim yenilikleri

Cumhuriyetin İlanından Sonra Yapılan Yenilikler

Türk milletinin yaratılışına en uygun idare Cumhuriyet idaresi görüşü ile 29 Ekim 1923’de Cumhuriyet ilan edilmiştir. Ancak Cumhuriyetin ilanı ile her şey tamamlanmamıştır. Üzerinde durulması gereken bir çok konu bulunuyordu. Cumhuriyetin ilanı ile tüm bunlar hızlı bir ivme kazanmıştır.

Savaş meydanlarında kazanılan başarıyı şimdi ekonomi, eğitim, teknik, sosyal, sağlık ve kültürel alanlarda da başarmak gerekiyordu. Osmanlı Devleti’nin bıraktığı olumsuz miras, Cumhuriyet kuşağının işini zorlaştıracaktı.

Mustafa Kemal Paşa, 1919 senesinde devraldığı görevini 1923 tarihine kadar başarı ile sürdürmüştü. Şimdi başarılarını inkilaplarla tamamlamak kararındaydı.

Siyasal Alanda Yapılan Yenilikler

  • Saltanatın kaldırıldı (1 Kası 1922)
  • Ankara’nın başkent olarak seçildi(13 Ekim 1923)
  • Cumhuriyetin ilanı kabul edildi (29 Ekim 1923)
  • Halifeliğin kaldırıldı (3 Mart 1924)
  • Çok Partili Hayata Geçiş Denemesi gerçekleşti

Hukuk Alanında Yapılan Yenilikler

  • Medeni Kanunun kabulü (17 Şubat 1926)
  • Türk Ceza Kanunu kabul edildi (1 Mart 1926)
  • Türk Ticaret Kanunu kabul edildi (1926)
  • Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlüğe girdi (1927)
  • Ceza Muhakemeleri Kanunu kabul edildi (4 Nisan 1926)
  • Deniz Ticareti Kanunu (13 Mayıs 1929)
  • Yeni mahkemeler, barolar, tapu sicil teşkilatları kuruldu
  • Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı (5 Aralık 1934)
  • Ankara Hukuk Okulu açıldı (5 Kasım 1925)
  • Meclis tarafında yeni Anayasa kabul edildi (20 Nisan 1924)
Hukuk inkilabıyla Türkiye Cumhuriyeti, bağımsız ve egemen bir devletin en doğal hakkı olan yargı gücünüde eline almıştır.

Eğitim ve Öğretim Alanında Yapılan Yenilikler

  • Eğitim ve Öğretimin Birleştirilmesi (3 Mart 1924)
  • Harf İnkilabının kabul edilmesi (1 Kasım 1928)
  • Ülke genelinde okuma seferberliği başlatılmıştır.
  • Köy ilkokullarında eğitimin 5 seneye çıkarılmıştır.
  • 1927-1928 yılından itibaren ortaöğretimde karma eğitime geçilmiştir.
  • Kız Teknik, Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulları ile Endüstriyel Sanatlar Yüksek Öğretmen Okulları açıldı.
  • Köy Enstitüleri kuruldu (17 Nisan 1940)
  • Üniversitelerde yasal düzenlemeler yapıldı.

Atatürk’ü eğitime yönlendiren iki temel sebep bulunmaktaydı. Bunlar; Eğitimin bir milletin kalkınmasındaki önemi, Cumhuriyeti koruyacak olan yeni nesillerin yetiştirilmesi zorunluluğu.

Türk çocuklarında kabiliyet her milletinkinden üstündür. Türk kabiliyet ve gücünün tarihteki başarıları meydana çıktıkça, Türk çocukları kendileri için gerekli olan hamle kaynağını o tarihte bulabileceklerdir. Mustafa Kemal Atatürk

Kültür Alanında Yapılan Yenilikler

Cumhuriyetin ilanı ile sosyal yapımız ve kültür hayatımız yeni bir başlangıç kazanmıştır. Cumhuriyet Türkiye’si, Batıdaki gelişmeleri ve yaratıcılığı doğrudan düşünce kaynaklarına yönelterek, milli bir Türk kültürü meydana yaratma çabasına girmiştir.

Cumhuriyetin ilanı ile kültür alanında yapılan yenilikler aşağıdaki gibidir:

  • Türk Dili Tetkik Cemiyetinin kurulması (12 Temmuz 1932)
  • Dil Kurultayının toplanması (26 Eylül 1932)
  • Latin harflerinin kabul edilmesi (1928)
  • İstanbul Radyosunun düzenli yayın hayatına başlaması (6 Mayıs 1927)
  • 1926’da Gazi Eğitim Enstitüsünde resim bölümü açılmıştır.
  • Resim-heykel öğrenimi için Avrupa’ya öğrenciler gönderilmiştir.
  • Sanatçıların eserlerini sergileyebilmeleri için Resim ve Heykel Müzesi açılmıştır.
  • 31 Ekim 1939’da Ankara’da ilk Devlet Resim ve Heykel Sergisi Düzenlenmiştir.
  • Mimarlık eğitimi alanında önemli gelişmeler yaşanmıştır.
  • Darülbedayi 1934 yılında yeniden düzenlenerek İstanbul Şehir Tiyatrosu adını almıştır.
  • Müzik öğretmeni yetiştirmek için Ankara’da Musiki Muallim Okulu açılmıştır. (1924)
  • 1948 yılında İstanbul bir bale okulu açılmıştır.
Atatürk’ün takip ettiği eğitim ve öğretim programına dikkatlice bakılacak olursa, onun en büyük amaçlarından birinin bütün Türkler arasında tam bir kültür, tarih ve dil birliği yaratmak olduğu görülür.

Sosyal Alanda Yapılan Yenilikler

Cumhuriyetin ilanı ile birlikte bilimi temel alan yeniden yapılanma süreci içerisinde sosyal alanda da yeniliklere ihtiyaç duyulmuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra sosyal alanda yapılan yenilikler kısaca şunlardır:

  • Şapka ve Kıyafet İnkilabı (1925)
  • Tekke ve Zaviyelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
  • Uluslararası Takvim, saat ve yeni rakamların kabülü ve ölçülerde değişiklik (1926)
  • Soyadı Kanunun kabülü (21 Haziran 1934)
  • Eski Ünvanların kaldırılması (29 Kasım 1934)
  • Milli Bayramlar ve Genel Tatil Günlerinin kabülü (27 Mayıs 1935)

Cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra ekonomik reformlar

Ekonomik Alanda Yapılan Yenilikler

  • Türkiye İktisat Kongresi’nde alınan kararlara uygun olarak, ilk ulusal ticaret bankamız olan Türkiye İş Bankası’nın kurulması (1924)
  • Sanayi alanında kredi vermek üzere 1925 yılında Sanayi ve Maadin Bankası kuruldu.
  • Çiftçi kesiminin talebi üzerine, devlet gelirlerinin yüzde otuzunu sağlayan Aşar Vergisi kaldırıldı.
  • 1927 yılında Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarıldı.
  • Sümerbank kuruldu (1933)
  • Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı (1934-1938) uygulamaya geçirildi.
  • 1935 yılında 20 milyon sermayeyle Etibank kuruldu.
  • Yabancıların elinde bulunan Ergani-Murgul bakır ve Divriği demir işletmeleri Etibank tarafından satın alındı.
  • Yer altı zenginliklerinin belirlenmesi amacıyla Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü kuruldu
  • Esnafın kredi ihtiyacını karşılamak için Halkbank kuruldu.
  • Tarımı geliştirme yönünde kaliteli tohum, fide ve fidan yetiştirip çiftçiye dağıtmak için örnek çiftlikler kuruldu.
  • Ankara’da Gazi Orman Çiftliği kuruldu.
  • İkinci Dünya Savaşı başlamadan önce İktisadi Savunma Planı yürürlüğe konuldu.

Cumhuriyetin İlanı ve Sonuçları

Türkiye’de Cumhuriyetin ilanı ile beraber, kişi egemenliğine dayanan bir yönetim son bulmuştur. Millet kendisine ait olan gücü kullanma fırsatını ele geçirmiştir. Osmanlı düzeninde siyasal ve hukuksal açıdan var olan ayrıcalıklı toplumsal yapı sona ermiştir.

Cumhuriyetin ilanı, demokratik hakların uygulanmasında öncü olmuştur. Kadın ve erkek eşitliğinin yanı sıra, siyasal alanda, ekonomik ve toplumsal alanda fırsat eşitliği getirmiştir. Osmanlı Devleti yerine, Türk Ulusunun kendi adı ile anılan bir devlet kurulmuştur.

Cumhuriyetin ilanı, Trük devriminin en kuvvetli ve en yol gösterici ilk büyük adımı olmuştur. Cumhuriyet aynı zamanda toplumsal birliği sağlayan önemli bir siyasal hayat biçimidir.

Bu Yazılarımı da Okumak İstermisiniz?
Yararlandığım Kaynaklar:

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu