fbpx
Osmanlı Tarihi

1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi’nin Tarihsel Önemi

1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi Nedir?

1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi, Osmanlı Devleti’nin Avrupa devletleriyle yapmış olduğu bir anlaşmadır. Bu sözleşme, Osmanlı İmparatorluğu’nun Boğazlar üzerindeki egemenliğini koruma hakkını tanımaktadır.

19. yüzyıl Avrupa’sında Osmanlı İmparatorluğu’nun Boğazlar üzerindeki egemenlik hakkı sürekli bir tartışma konusu olmuştur. 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi, 13 Temmuz 1841 tarihinde imzalanan uluslararası bir sözleşmedir.

boğazlar sorunu

Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Mısır’da başlatmış olduğu ayaklanmanın ilerlemesi ve Osmanlı saltanatını tehdit eder duruma gelmesi sonucunda, Avrupa devletleri bu sorunun çözümü için Londra’da 1840 tarihinde bir konferans düzenlenmesine karar verdi.

Mısır meselesini çözmek için 1840’da Londra antlaşmasını imzalayan dört devlet, Boğazlar sorununu da Londra’da toplanacak bir konferansta çözmeyi kararlaştırdılar. Birinci konferansa katılmamış olan Fransa’da 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesine davet edilmiştir.

Boğazların uluslararası dengeleri değiştirecek şekilde yer almasından dolayı boğazlar büyük önem arz ediyordu. Akdeniz’e açılan kapı görevi gören boğazların ele geçirilmemesi için birtakım müzakere süreçleri de başlamıştı. Bu görüşmelerin sonunda da 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştı.

Boğazlar Üzerindeki Mücadele:1841 Sözleşmesi’nin Arka Planı

  • Hünkar İskelesi Antlaşmasından hiçbir devletin memnun kalmamış olması.
  • 1834 tarihinden itibaren, boğazların kapalılığı ilkesinin, milletlerarası bir taahhüt şekline sokulması fikrinin oluşması.
  • Hünkar İskelesi Antlaşmasının yürümeyeceğini anlayan Rusya’nın bu antlaşmadan vazgeçmesi.
  • Rusya’nın boğazlar sorununu milletlerarası bir antlaşma haline getirilmesini kabul etmesi.
  • Boğazların bütün devletlerin savaş gemilerine kapalı olması kuralını, İngiltere’nin uluslararası bir anlaşma ile taahhüt altına almaya çalışması.
  • Hünkar İskelesi Antlaşmasının, İngiltere’nin çıkarlarına aykırı olmasından dolayı, kapalılık kuralını gerçekleştirmek için çalışmalarını hızlandırması.
  • Osmanlı İmparatorluğu’nun boğazları kendi güç ve kuvveti ile savunamayacağının anlaşılması.
  • Avrupalı devletlerin, Osmanlı İmparatorluğu’nda ki çıkarları ve düşünceleri.

istanbul boğazının uydudan görünümü

1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi, büyük devletlerin Osmanlı İmparatorluğu’ndaki çıkarları ve besledikleri niyetler açısından taşıdığı önem her devlet için farklılık taşımakta idi.

Rusya ve Boğazlar

Rusya’nın sıcak denizlere inme politikası, Büyük Petro’nun bıraktığı vasiyetnameye dayanıyordu. İstanbul’u ve boğazları ele geçirme politikası, sadece Rus Çarlarının bir politikası olmayıp Rusya’nın genel bir yayılmacı siyasetinin doğurduğu bir netice idi. Bu politikasının başlıca nedenleri:

  • Geniş ve zengin topraklara sahip olan Rusya, Avrupa’da siyasette olduğu kadar ekonomide de kuvvetli olmak için sıcak denizlere muhtaç olması.
  • Rusya’nın kuzey ve batı denizleri, yılın belli dönemlerinde buzlarla kaplı olması.
  • Rusya’nın doğu sahillerinin ekonomik ve ticaret bakımından yeterli derecede değerli olmaması.
  • Karadeniz’in Rus gölü haline getirilmesinin, Rus politikasının hedeflerinden olması.
  • İstanbul ve boğazlar üzerinde Rus nüfuzunun sağlanmaya çalışılması.
  • Rusya’nın Avusturya ile beraber Grek Projesinigerçekleştirmek istemesi.

karadeniz

Fransa ve Boğazlar

Fransa çok uzun yıllar boyunca, Akdeniz’de diğer devletlere karşı tek başına hareket etme hakkını Osmanlı İmparatorluğu’ndan elde ettiği imtiyazlar sayesinde devam ettirmekte idi. Fransa’nın Boğazlar’lar la ilgilenmesinin en önemli sebebleri şu şekildedir:

  • Fransa’nın, Osmanlı İmparatorluğu ile yüzyıllardan beri devam ettirdiği siyaset ve ekonomik ilişkilerinin yapısı.
  • 18. yüzyılda Fransızların sömürge politikasında gerçekleşen önemli değişiklikler.
  • Fransa, Osmanlı Devleti ile 17. yüzyılda elde ettiği dostluk sayesinde kapitülasyonları elde etmesi. Bu kapitülasyonların Osmanlı topraklarında ekonomi ve ticaret bakımından Fransızlara önemli çıkarlar sağlaması.
  • 18. yüzyılın ikinci yarısında, Amerika’daki sömürgelerini İngilizlere kaptırmaları sonucu Atlas Denizinde egemenliğin İngiltere’ye geçmesi.
  • Fransa, Atlas Denizindeki kayıplarının telafisini Akdeniz’i Fransız gölü haline getirerek telafi etmeye çalışması.
  • Rusya’nın Karadeniz’i Rus gölü haline getirmek ve Boğazları ele geçirerek Doğu Akdeniz’e sahip olma düşüncesinin, Fransız çıkarları ile çatışması.

Akdeniz tamamen bir Fransız gölü olmalıdır. Ticaretini biz yapmalıyız. Bizim projelerimizi kendilerine mal edinmek isteyenleri Akdeniz’den uzaklaştırmalıyız. Talleyrand-Périgord Fransız siyaset adamı, Dışişleri Bakanı

Rus Çarı Aleksandr, Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarının paylaşılmasını Napolyon Bonapart ile konuşurken İstanbul’un ve Boğazların Rusya’ya bırakılmasını istemiştir. Napolyon bu isteğe karşı gelerek kabul etmemiştir.

Bundan sonra, İstanbul ve Boğazlar’a karşı yöneltilen her Rus hamlesi karşısında Fransa’yı, Doğu Akdeniz’e yayılmak amacında olan her Fransız çalışması da karşısında Rusya’yı bulmuştur.

İstanbul tek başına bir imparatorluğa değer ve Marsilya’nın yolu Boğazlardan geçer. Napolyon Bonapart

İstanbul ve Boğazlar ile bu kadar yakından ilgili olan sadece Rusya ve Fransa değildi. İngiltere’de Boğazlar ve İstanbul ile yakından ilgilenmekteydi.

akdeniz

İngiltere ve Boğazlar

18. yüzyıl sonlarına doğru İngiltere, Doğuda kurmuş olduğu İmparatorluğunun önemi kavramıştı. Bu Sömürge İmparatorluğuna giden yolların güvenliğini sağlamak, İngiltere politikasının başlıca amacı olmuştur.

İngiltere, Boğazların savaş gemilerine kapalı bir şekilde kalmasını kendi güvenliği için istemekte idi. 1833 Hünkar İskelesi Antlaşması İngiltere açısından bir darbe olmuştu. Bu antlaşmadan sonra Boğazların kapalı kalması konusunda daha çok mücadele vermeye çalıştı.

İngiltere, Akdeniz egemenliğini kimseye kaptırmamak, İngiltere açısından temel sorunlar arasına girdi. İngiltere, 1713’de Atlas denizi ile Akdeniz’in giriş kapısı olan Cebelitarık’a yerleşmişti. Napolyon’un Mısır’ı işgal etmesinin sebeblerinden biri de, İngiltere’yi sömürge yollarından uzaklaştırmaktı.

İngiltere, Osmanlı Devleti ile Rusya’ya, Fransız’ları Mısır’dan çıkarmak için yardımda bulunmuş, bu durum kendisine Malta Adasının kazandırmıştı. İngiltere, bir aralık geçici şekilde yerleştiği Mısır’ı bile İşgal etmeyi düşündü. Hindistan’a giden yolların en önemlisi buradan geçmekte idi.

Hindistan yollarından bir diğeri de Dicle, Fırat vadisinden Basra Körfezine kadar uzanan yoldu. Bu topraklar da Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde bulunmakta idi. Bu sebeblerden dolayı, İngiltere bu dönemde Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü savunuyordu.

İngiltere, sömürge yollarının Fransa ve Rusya’nın eline geçmemesi için, Osmanlı Devleti ile devamlı surette beraber hareket etmeyi İngiliz politikasının devamlı prensiplerinden biri saymıştır.

cebelitarık boğazı

Avusturya – Prusya ve Boğazlar

Her iki devlette deniz devleti olmadıklarından dolayı, Boğazlar üzerinde yukarıda bahsettiğimiz üç büyük Avrupa devletinin siyasetlerine benzer politikalara sahip olmamışlardır.

Avusturya, Osmanlı Devletine komşu olmasından dolayı, Osmanlı İmparatorluğu’nun geleceği ile ilgilenmiş, Prusya’da Avrupa büyük devleti kabul edildiği için, Avrupa sorunu halini alan Osmanlı Devletinin meselelerinde düşünceleri için davet edilmiştir.

Prusya ve Avusturya, Boğazlar konusunda hiç bir dönem bir girişimde bulunmamıştır. 1841’de Boğazlar problemi hakkında karar vermek için Londra Konferansı’nın toplanmasından önce, büyük devletlerin Boğazlar konusu hakkındaki genel fikirleri bu şekildedir.

Sözleşmenin Maddeleri: Boğazların Yönetimi Hakkında Alınan Kararlar

1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi, dört maddeden oluşup, bunun en önemli ve ana maddesi, birinci maddedir.

Birinci maddeye göre, bir taraftan Osmanlı Devleti, yabancı savaş gemilerinin Karadeniz ve Çanakkale Boğazlar’ından geçemeyeceğine dair önceden beri ve değişmeksizin uygulamakta olduğu yasağı, bundan sonrada uygulayacağına dair, garanti veriyor.

Diğer taraftan da İngiltere, Rusya, Avusturya, Fransa ve Prusya devletleri, Osmanlı Devleti’nin bu geçiş yasağı kararına saygı göstermeyi kabul ediyorlardı.

Osmanlı Devleti barış zamanında hiçbir yabancı devletin savaş gemisini Boğazlarlar’dan geçirmeyecek ve bu devletler de zorla boğazlardan geçme girişiminde bulunmayacaktı.

3. maddeye ile de Osmanlı İmparatorluğu, 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesine diğer bütün devletleri katılmaya davet edecekti.

Londra Boğazlar Konferansı’nın Önemi

Konferansın sonunda 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştır. Konferansın en önemli noktaları aşağıdaki gibidir.

  • Boğazlar’ın kapalılığı prensibi ve Osmanlı Devleti’nin taahhüdü, sadece barış zamanlarında geçerli olacaktır.
  • Osmanlı Devleti, herhangi bir devlet ile savaş içinde olacak olura, Boğazlar’ı istediği devletin savaş gemilerine açabilecekti.
Bu prensip Kırım Savaşı’nda uygulanacak, İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin Boğazlar üzerinden Karadeniz’e geçmelerine izin verilecektir.
  • 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi, Boğazlar sorununun tarihinde bir dönüm noktası oluşturur. Bu Konferans ile Boğazlar bir milletlerarası statü kazanmış olmaktadır.
  • Osmanlı Devleti’nin iradesi ve egemenliği sınırlandırılmıştı. Osmanlı Devleti bundan sonra, diğer devletlerin onayını almadan Boğazlar rejiminde bir değişiklik yapamayacaktı.
  • Avrupa devletlerinin, Boğazlar’ın kapalılığına saygı konusunda vermiş oldukları söz, sadece Osmanlı Devleti’ne karşı değil, aynı zamanda birbirlerine de karşıydı.
  • Hünkar İskelesi Antlaşması artık söz konusu olamayacaktı.
  • Osmanlı Devleti, 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi ile Rusya’dan gelebilecek tehlikeyi büyük ölçüde önlemişti.
  • 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi sonucunda, esas zafer İngiltere’nin olmuştu. Boğazlar’ın kapatılması ile Rusya’nın Boğazlar’dan Akdeniz’e inmesinin önüne geçildi.
Rus tehlikesinin daha da kapsamlı bir şekilde önlenmesi amacı ile Avusturya, Londra’da 1841 Sözleşmesi’ne bir madde eklenerek, Osmanlı İmparatorluğu’nun bağımsızlık ve toprak bütünlüğünün de ortak garanti altına alınmasını teklif etmiş ise de, Rusya tarafından bu teklif kabul edilmeyince bundan vazgeçilmiştir.

Sonuç

Londra Boğazlar Konferansı’nda ki hükümler, Rusya’nın bir zaferi gibi görüldü. Rusya, bu hükümler ile Hünkar İskelesi Antlaşması’nda sağlamış olduğu Boğazların kapalılığı prensibini devam ettirmiş ve Karadeniz’deki güvenliğini sağlamış oluyordu.

Bunun yanında, aynı antlaşma sonucunda da Boğazlar’da ve Doğu Anadolu’da, egemenlik ve nüfuz kazanmak amacından da vazgeçmiş oluyordu. Diğer Avrupa Devletleri de, Rusya’nın yayılmacı politikasından çekindikleri için, Boğazlar antlaşması onlarında da çıkarlarına uymuştur.

Osmanlı İmparatorluğu’da, 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi ile kendisini kazançlı görüyordu. Osmanlı devlet adamları Rusya’nın İstanbul ve Boğazlarda üzerindeki himayesini tanımaktan ise, bu yerler hakkında Avrupa devletlerinin ortak garantisini kabul etmeyi uygun bulmuştur.

1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi uzun ömürlü bir antlaşma olmamıştır. 1853 tarihine kadar geçerliliğini korumayı başaran bu sözleşme, Rusya’nın Osmanlı Devleti’ni bölmek ve paylaşmak çabalarının sonucu olarak, Fransız ve İngiliz donanmalarının Osmanlı Devletine yardım amacı ile Çanakkale Boğazından geçmesi ile geçerliliğini kaybetmiştir.

BU YAZILARIMA DA GÖZ ATMAK İSTER MİSİNİZ?
YARARLANDIĞIM KAYNAKLAR

Prof. Fahir Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi

Ord. Prof. Enver Ziya Karal, Nizam-I Cedid ve Tanzimat Devirleri (1789 – 1856) 


İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu
Instagram Hesabımı Takip Et, Yeni İçerikleri Kaçırma