fbpx
Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.
Osmanlı Tarihi

Tanzimat Fermanı: Osmanlı Devleti’ndeki Değişim Süreci

Tanzimat Fermanı, 3 Kasım 1839’da Müslüman olan ve olmayan Osmanlı halkının önünde okunan bildiriye verilen isimdir.

Osmanlı-Türk toplumunun Batılılaşmaya, çağdaşlaşmaya adım atması Tanzimat Fermanı ile gerçekleşmiştir. Bu aynı zamanda insan haklarına, hukuk devletine, demokrasiye doğru atılan ilk adımdır.

Bu belge, Gülhane’de okunduğu için Gülhane Hatt-ı Hümayun olarak da bilinir. Tanzimat kelimesi “nizam” verme anlamına gelen “tanzim” sözcüğünün çoğuludur.

osmanlı padişahı sultan abdülmecid tanzimat fermanını ilan eden padişah
Osmanlı Padişahı sultan Abdülmecid Tanzimat Fermanı’nı ilan eden padişah.

Tanzimat Fermanı Nedir?

Mısır sorununun devam ettiği bir sırada, Padişah Abdülmecid, daha öncekilerden çok farklı bir yenilik hareketine girişti. Dışişleri Bakanı Mustafa Reşit Paşa, 3 Kasım 1839’da, Gülhane Meydanı’nda padişahın bildirisini okumuştur.

Bu tören sırasında, padişah, devletin ileri gelenleri ve Hristiyan halkın temsilcileri de hazır bulundular. Tarihimizde Tanzimat Fermanı veya Gülhane Hatt-ı Hümayun denen belge budur.

Tanzimat Fermanı Neden İlan Edildi?

  • Osmanlı Devleti’nin Mehmet Ali Paşa isyanı karşısında Avrupa’nın desteğini sağlamak istemesi.
  • Devletin içinde bulunduğu durum ve değişen dünya şartlarının, yeniden yapılanma ihtiyacını ortaya çıkarması.
  • Fransız İhtilali ile ortaya çıkan milliyetçilik akımının önlenmek istenmesi.
  • Osmanlı devlet bürokratlarının Avrupa’ya gittikleri zaman orada, düşündüklerinden farklı şeylerle karşılaşmaları.
  • Fransız İhtilali sonrası ilan edilmiş olan İnsan Hakları Beyannamesi’nin hızlı şekilde yayılması. Osmanlı devlet adamları ve aydın bürokratların da bu yönde bir düşünce değişikliğinin gerekliliğini anlamaları.
  • Fransız İhtilali’nin etkisiyle ortaya çıkan ve meşruti yönetim isteyen aydınların baskılarını azaltmak.
  • Batı’nın Osmanlı Devleti üzerinde artan etkisinin engellenmek istenmesi.
  • Azınlıların Osmanlı Devleti’ne olan bağlarını güçlü tutmak amacı ile anlayış değişikliğine ihtiyaç duyulması.
tanzimatın mimarı mustafa reşit paşa
Gülhane Hatt-ı Hümayun’u okuyan Mustafa Reşit Paşa

Tanzimat Fermanı Bölümleri

Tanzimat-ı Hayriye bir hatt-ı hümayun olarak ilan edildi. Hatt-ı Hümayunu, Mustafa Reşit Paşa yüksek bir kürsüden okudu. Mustafa Reşit Paşa’yı dinleyenler arasında olanlar şunlardı:

  • Padişah
  • Bakanlar
  • Ulema
  • Devletin sivil ve askeri görevlileri
  • Rum ve Ermeni patrikler
  • Yahudi Hahambaşı
  • Esnaf birliği temsilcileri
  • Yabancı devlet elçileri

İçerdiği başlıca düşünceler bakımından Tanzimat Fermanı’nı beş bölüme ayırmak mümkündür:

  • Devletin kuruluşundan itibaren Kur’an’ın hükümlerine ve şeriat kanunlarına saygı gösterildiğinden, güçlü bir duruma gelindiği açıklanmaktadır.
  • Yüz elli  yıldan beri çeşitli sıkıntılar ve sebeplerle, şeriata ve kanunlara uyulmadığı ve bu yüzden de devletin eski gücünde olmadığı belirtilmektedir.
  • Allah’ın ve Peygamberin yardımıyla, devletin iyi yönetilmesi için yeni kanunların gerekli olduğu açıklanmaktadır.
  • Yeni kanunların dayanacağı ilkeler belirtilmektedir.
  • Bu kanunların yapılması ve uyulması için gereken önlemlerden söz edilmektedir.

Padişah, hatt-ı hümayun ve ileride yapılacak kanunlara saygılı olacağına dair yemin etti. Gülhane hattının yayınlanmasından sonra yapılan törenle Tanzimat dönemi başlamış oldu.

osmanlı devletinde tanzimat fermanının uygulanması
Osmanlı Devleti’nde Tanzimat Fermanı’nın uygulanması.

Tanzimat Fermanının Uygulanması

Tanzimat Fermanı ilan edildikten sonra ilkelerinin belirtilmesine ve uygulanmasına geçildi. Fermanın Rumeli ve Anadolu’da anlaşılması için, ulema sınıfından iki kişi görevlendirildi. Bu kişiler eyaletleri dolaşarak bu görevlerini yerine getirdiler.

Tanzimat Fermanı’nın en önemli bölümü, Müslüman ve Hristiyan halkın kanun önünde eşit olarak görülmesiydi. Padişah ve sadrazam, fırsat buldukça, açıklamaları ile bu eşitliği halka anlatmaya çalıştılar.

Gülhane hattının uygulanması için gerekli önlemler alındığında, bu düşünceye uygun kanunları yapacak kurumların yaratılamasına çalışıldı. İlk olarak Meclis-i Vala-yı ahkam-ı Adliye ele alındı.

Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye, Osmanlı Devleti’nde günümüzün Yargıtay ve Danıştay’a eşdeğer olarak hizmet veren üst kuruludur.

Bu kurum bir başkan ile dokuz üye ve iki sekreterden meydana geliyordu. Kanun tasarılarını hazırlamak en önemli görevleri arasındaydı. Tasarılar padişahın hattı ve şeyhülislam fetvası ile kanun haline geliyordu.

Tanzimat’a uygun kanun tasarılarının hazırlanması yine bu meclise bırakıldı. Meclis, bunun dışında, Tanzimat’la ilgili bütün sorunları incelemek ve karar vermek durumundaydı. Bu şekilde bir Tanzimat meclisi durumuna geldi.

Tasarıların görüşülmesine geçilmeden önce üyelere dağıtılması, ilgili bakanın meclise gerekli bilgileri vermesi gibi esaslar kabul edildi.

1839 tanzimat fermanı maddeleri
1839 Tanzimat Fermanı Maddeleri.

Tanzimat Fermanı Maddeleri

Programın temel maddeleri şunlardı:

  • Kişisel haklar ve bunların korunması
  • Mal hakkının korunması
  • Eğitim
  • İdare

Bu alanlarda Tanzimat Fermanı’ndaki genel prensiplere göre bir düzen kurulmaya çalışıldı. Fermanın okunmasından kısa bir süre sonra, bu Hatt-ı Hümayun’da gerekli görülen tedbirlerin uygulanmasına başlanıldı.

Kişi Hakları Alanında Tanzimat Fermanı

Tanzimat Fermanı’nın prensipleri arasında en önemlisi, kişi hakları bölümüdür. Gülhane hattının prensipleri, Osmanlı Devleti’nde hakların gelişmesi açısından bir dönüm noktasıdır.

Osmanlı Devleti, Tanrı hakları sistemi üzerine kurulmuştu. Bu sistemde din ve devlet bir bütündü. Devletin haklar kaynağı şeriattı.

Bu sistem, hiçbir değişikliğe uğramadan 1839’a kadar devam etti. Tanzimat Fermanı, bu sisteme son vermedi. Fakat Batılılar tarafından kabul edilmiş olan bazı hak prensiplerini aldı. Bu şekilde Osmanlı Devleti’nde Tanrı hakları sistemi yanında, Batının laik sistemi değer kazanmaya başladı.

Tanzimat döneminde bu iki sistem birlikte yaşamaya başladı. Batının haklar sistemi, dönemin ihtiyaçlarına göre değişen ve gelişen, geliştikçe de evrensel karakter alan bir sistemdi. Bu dönemin devlet adamları, Doğu ile Batı’nın sistemini bağdaştırmak için çaba gösterdiler. Gülhane Hattı’ndan altı ay sonra Ceza Kanunu yapıldı.

1846’da memurların ödev, yetki ve sorumluluğu ile ilgili yeni bir İdare Kanunu yapıldı. Bu kanunla rüşvet için ağır yaptırımlar getirildi. Birçok paşa rüşvet alma suçundan mahkum edildi.

Bu paşalar arasında Tanzimat Fermanı’na karşı olan Hüsrev Paşa’da bulunmaktadır.

Tanzimat dönemine kadar Osmanlı İmparatorluğu’nda üç çeşit mahkeme bulunuyordu. Bu mahkemeler şunlardı:

  1. Şeriat mahkemeleri
  2. Cemaat mahkemeleri
  3. Kapitülasyonlardan yararlanan ülkelerin mahkemeleri
osmanlı dönemi mahkemeleri
Osmanlı döneminde mahkemeler.

Şeriat Mahkemeleri

Bu mahkemeler, Müslüman halk arasındaki anlaşmazlıkları çözmekler görevli olan mahkemelerdi. Aynı zamanda, Müslüman halk ile Hristiyan halk arasında meydana gelen anlaşmazlıkları da çözmekle görevliydi.

Cemaat Mahkemeleri

Hristiyan halkın bağlı bulunduğu cemaatin mahkemesidir. Aynı topluluğa bağlı kişilerin medeni davalarını, patrikler ve hahamlar çözerdi. Ayrı cemaate bağlı kişilerin arasındaki sorunlar çözülmezse, davalar şeriat mahkemelerinde görülürdü.

Kapitülasyonlardan Yararlanan Devletlerin Mahkemeleri

Ticaret nedeniyle veya siyasi görev için gelen yabancıların aralarındaki anlaşmazlıklar, kendi elçiliklerinde görülürdü. Tanzimat dönemi ile bu mahkemelere iki yeni mahkeme daha eklendi. Bunlardan biri, Ticaret Karma Mahkemesi, diğeri de Asliye Karma Mahkemesi idi.

Ticaret ve Asliye Karma Mahkemeleri

Yabancı devlet vatandaşları ile Osmanlı halkı arasındaki ticari anlaşmazlıkları çözmek için Ticaret Karma Mahkemeleri kuruldu. Asliye Karma Mahkemeleri ise aynı vatandaşlar arasında meydana gelen cinayet suçları için kuruldu.

19. yüzyıl başlarında Avrupa tüccarları ile Osmanlı halkı arasındaki anlaşmazlıları çözümlemek üzere karma ticaret heyetleri uygulaması başlamıştı. 1840’ta bunlar Ticaret Meclisi adı altında resmileştirildiler. Kapitülasyon imtiyazları olan devletlerle yapılan sözleşmeler sonunda bunlar 10 yabancı, 10 Müslüman, 10 Müslüman olmayan halktan kurulu karma mahkemeler haline getirildi.

İlk olarak İstanbul’da çalışan bu mahkemeler, daha sonra devletin diğer vilayetlerinde de kuruldu. Karma mahkemeleri kuran üyelerin yarısı yabancı, yarısı da Osmanlı vatandaşlarından oluşmaktaydı. Bu mahkemeler ile getirilen yenilikler şunlardı:

  • Hristiyan halkın şahitliğinin kabul edilmesi.
  • Sözlü delillerin kabul edilmesi yanında yazılı belgelerinde delil olarak kabul edilmesi.
osmanlı devletinde mali konularda alınan kararlar
Osmanlı Devleti’nde mali konularda alınan kararlar.

Mali Alanda Tanzimat Fermanı

Tanzimat Fermanı’nda vergilerin adil ve düzenli şekilde toplanmasına karar verildi. II. Mahmud kendi döneminde Maliye Bakanlığı’nı kurarak devletin gelir gider dengesini düzenlemek istemişti. Bu dönemin sonunda ve Tanzimat döneminin başında devletin başlıca gelir kaynakları şunlardı:

  • Aşar
  • Vergi
  • Cizye
  • Gümrük
  • Maden
  • Posta gelirleri

Aşar

Aşar vergisi, Osmanlı döneminde köylülerden, ürettikleri tarım ürünleri için yüzde on oranında alınan vergidir. Bu vergi Osmanlı döneminin en önemli gelir kaynaklarından birisidir. Yüzde on olan bu vergi oranı, 1800’lerde artırılarak yüzde 30’ları bulmuştur.

Ayrıca, bu verginin ürün çeşidine veya bölgelere göre farklı oranlarda alındığı, zaman zaman yüzde 50’lere vardığı görülmüştür. Tanzimatın ilk yıllarında iltizam ve aşar toplama yöntemi değiştirilmiştir. Aşar, maliye memurları tarafından toplanmaya başlanmıştır.

Vergi

Devlete varlık sahiplerinin verdikleri paradır. Menkul, gayri menkul ve ticari eşya üzerinden her sene devlet hazinesine verilecek bedel, belediyeler tarafından sağlanırdı.

Cizye

Hristiyan halktan devletin almış olduğu bedeldi. II. Mahmud döneminde cizye toplanırken Hristiyan halk üç gruba ayrılmıştı.

  • Âla (Yüksek)
  • Evsat (Orta)
  • Edna (Düşük)

Yüksek gelir sahipleri 60 kuruş, orta gelir grubu 30 ve düşük gelir grubu 15 kuruş cizye vermekle ödevliydi. Hristiyanların ödedikleri cizyelerin gelire göre ayarlanmasından vazgeçildi. Patrikhaneler aracılığıyla toplanması yoluna gidildi.

Fakat gerek aşarın gerekse cizyenin toplanmasında belirlenen kurallar, istenilen faydayı sağlamadı. Bununla birlikte halkın haksızlığa uğramaması için bazı. önlemler alındı. Alınan tedbirler şunlardı:

  • Valilerin yetkisinde olan mali konuların, defterdarlara verilmesi.
  • Gelirlerin toplanmasından sorumlu maliye memurları ile tahsilat görevlilerinin atanması.
  • Vergilerin ayarlanmasında ve toplanmasında yetkileri olan belediye meclislerinin yetkilerinin genişletilmesi.
  • Devlet memurlarından mültezimlik yapma yetkisinin alınması.
askeri alanda tanzimat
Tanzimat Fermanı’nda askeri alanda yapılan yenilikler.

Askerlik Alanında Tanzimat

Osmanlı Devleti’nde yapılan bütün yenilik hareketlerinin ağırlık noktası, askeri alanda olmuştur. Yapılmak istenen, Osmanlı ordusunun Avrupa ile aynı seviyeye getirilmesidir.

I. Mahmud döneminden III. Selim’e kadar Batının eğitim sistemi ve silahları Osmanlı ordusuna alınmaya çalışılmıştır. Yeniçerilerin buna tepki göstermeleri nedeniyle, III. Selim Yeniçeri Ocağı’nın yanında Nizam-ı Cedid ordusunu kurmaya çalışmıştı.

Nizam-ı Cedid ordusu ile yeni bir ordu karakteri ortaya çıkmıştı. Fakat yapısı bakımından bir ocak şeklinde kurulduğundan Doğulu bir tarza sahipti. II. Mahmud döneminde, Yeniçeri Ocağı kaldırıldıktan sonra kurulan Asakir-i Mansure, yapı itibariyle Doğulu, sistem açısından Batılı bir ordu idi.

Bu yeni orduya asker alma yöntemleri oldukça sert ve düzensizdi. Tanzimata kadar yapılan askerlik düzeninde ocak şeklinin dışına çıkılmamıştı. Bu yüzden de askerlik bir vatan görevi olamamıştı.

Tanzimat Fermanı, ilk defa halk için haklar ve ödevler kabul etmişti. Halkın görevleri arasında askerlik hizmeti önemli bir yer tutuyordu. Askerlik hizmetinde yapılan düzenlemeler şunlardır:

  • Askerlik yaşı yirmi olarak kabul edildi.
  • Ülke toprakları askerlik bakımından bölgelere ayrıldı.
  • Askerlik yapma süresi beş yıl olarak belirlendi.
  • Ülke toprakları askerlik bakımından bölgelere ayrıldı.
  • Her bölgenin nüfusu ile orantılı olarak asker sayısı tespit edildi.
  • Aileden ancak bir kişinin askere alınması yöntemi kabul edildi.
  • Tek çocuklu ailelerden asker alınmaması kararlaştırıldı.
  • Terhis edilenler yedi sene boyunca yedek askerlikle yükümlü olacaktı.
  • Hristiyan halkın da askerlik yapması için kanun hazırlandı.
1847’de Rumlar deniz kuvvetlerine hizmete çağırıldılar. Aynı sene, Hristiyan halkın deniz ve kara ordularında askerlik yapmasını kabul eden bir kanun tasarısı kabul edildi. Fakat bu kanun uygulanamadı.
abdülmecid tarafından açılan öğretmen okulları
Padişah Abdülmecid tarafından açılan öğretmen okulları.

Eğitim Alanında Tanzimat Fermanı

Tanzimat Fermanı’nda milli eğitim konusundan söz edilmemiştir. Tanzimattan önce milli eğitimi sağlayan kurullar, dönemin şartlarına uygun durumda değildi. Devletin memur ihtiyacını Enderun Okulu, ordunun subay ihtiyacını da Harp ve Tıp Okulu sağlamaktaydı.

İlköğretim eğitimini veren okul ile medreseler tamamen ulemanın elinde bulunuyordu. Eğitim alanında yapılması kararlaştırılan ıslahatı gerçekleştirmek üzere 1845 yılında bir Meclis-ı Maarif-i Muvakkat kuruldu.

Bu meclis, öğrenilmesi gerekli ilim ve fenlerin öğrenilmesi için dönemin ihtiyaçına göre ilkokul ve ortaokulların düzenlenmesi ve üniversite açılmasını, bu konulara bakmak üzere bir meclis kurulmasını tavsiye etti.

Böylece 1846’da Meclisi Maarif-i Umumiye kuruldu. Bu meclis, eğitim ve öğretim konularını bir bütünlüğe kavuşturacaktı.

1847 yılına kadar II. Mahmud döneminde açılmış olan Mekteb-i Ulum-u Edebiyye ve Mekteb-i Maarif-i Adliye adındaki iki ortaokuldan başka ortaokul açılmamıştı. 

Meclis ilk, orta ve yüksek öğretim kurullarını medresenin etkisinden alarak devletin denetimi altına sokmaya çalıştı. Medreseler, Tanzimattan önceki durumlarını korumayı başardılar. Bu şekilde milli eğitim alanındaki çalışmalar, yeniçeri ocağının kaldırılmasından önceki düzene benzer bir durum yaratmış oldu.

Medrese, yeniçeri ocağı gibi, bütün yeniliklere karşı gelerek hiçbir değişikliği kabul etmeden, varlığını devam ettirmek istedi. Sonuç olarak, Tanzimat döneminde milli eğitim birliği sağlanamadı.

osmanlı devletinde tanzimat fermanının özellikleri
Osmanlı Devleti’nde Tanzimat Fermanının özellikleri.

Tanzimat Fermanının Özellikleri

Tanzimat, Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihinde oldukça önemli yer tutar. Osmanlı İmparatorluğu’na Batı dünyasının etkisi III. Ahmet zamanında girmeye başlamıştır. Bu nedenle Tanzimatı, Osmanlı Devleti’nin yenilenmesi için başlangıç olarak değil, bunların bir aşaması olarak alm daha doğrudur.

O döneme kadar yapılan yenileşme çalışmaları, ağırlıklı olarak, devletin uğradığı askeri yenilgiler göz önünde tutularak yapılmıştı. Tanzimat’ın çıkış noktası ise, böyle bir endişeden kaynaklanmış değildir.

Devletin yaşadığı sorunların nedenini, devlet ve toplum düzeninde görmüştür. Hem bu düzenin temellerini ve hem de devletin işleyişini yeniden düzenlemeyi amaç edinmiştir.

  • Tanzimat Fermanı, bir halk hareketi sonucu halktan gelen bir isteğin sonucu değil, padişahtan gelmiştir.
  • Ferman, halk tarafından kolayca benimsenip kabul edilmemiştir.
  • Açıklanan bu ferman Büyük Reşit Paşa’nın eseri olarak kabul edilir.
  • Tanzimat Fermanı ile padişah kendi iradesi ve yetkilerini sınırlamıştır.
  • Anayasalı rejimin gerçekleşmesi yolunda atılan ilk adımlardan birisini oluşturur.
  • Mustafa Reşit Paşa’nın İngiliz siyasi hayatını yakından izlemesi nedeni ile, Tanzimat Fermanı ile Magna Carta arasında benzerlik bulunur.
Tanzimat Fermanı’nı kaleme alan Mustafa Reşit Paşa, uzun süre Avrupa’da görev yapmış, Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu zor duruma çareler aramıştır. Bu yönde yapılabilecek en önemli çalışmanın dönemin şartlarına uyum sağlamak olduğunu anlamıştır.

Tanzimat Fermanına Gösterilen Tepkiler

Osmanlı İmparatorluğu’nda ıslahat hareketlerine tepki gösterilmesi adeta bir kural olmuştu. Tanzimat’tan önce yapılmak istenen yenilikler nedeni ile sık sık isyanlar çıkıyordu.

Tanzimat, kendinden önce yapılan hareketlerin devamı olmadığı ve yeni prensipler getirdiği için, genel bir ilgi uyandırmıştır. İmparatorluk halkı ve yabancı devletler, bu yenilikler karşısında olumlu olumsuz tavır sergilemişlerdir.

Tanzimat dönemi başladığı zaman Osmanlı İmparatorluğu’nda kamuoyunu harekete geçirecek bir basın henüz kurulmamıştı. Bu nedenle, kamuoyunun gerçek temsilcileri camiler, medreseler ve tekkelerdi.

Altı senedir hayatta olan Takvim-i Vekayi adını taşıyan bir gazete vardı; fakat o da resmi gazete idi. Ancak 3000 sayı basılıyordu, yazılarını okumak bir ayrıcalık, dilini anlamak ayrı bir üstünlük gerektiriyordu.

Tanzimat Fermanına Gösterilen İç Tepkiler

  • En önemli itiraz yenilik hareketlerine karşı olan sınıftan geldi. Menfaatleri zarara uğrayanlar ile paşalar, Tanzimat’tan memnun olmadılar.
  • Mustafa Reşit Paşa hakkında yayılan olumsuz propagandalarla Tanzimat aleyhinde bir hareket gelişti.
  • Tanzimatın kapsadığı hükümlerden, çıkarlarının bozulacağını anlayanlar eski rejimi savunur durumda kaldılar.
  • Mültezimler kolayca zengin olmalarını sağlayan kuralların kaldırılması nedeni ile şikayetçi oldular.
  • Tanzimatı kötülemek için Hristiyan halka verilen hakların şeriata aykırı olduğu düşüncesi ortaya atıldı.
  • Gülhane Hatt-ı Hümayun’u ilk başta Hristiyan halk tarafından da eleştirildi.
  • Rumlar, Ermeni, Yahudi ve Hristiyan hakın sahip olmadığı ayrıcalıları kaybetme korkusu yaşadılar.
  • Rumların dışında kalan Hristiyan halk da, Tanzimat’ın halk eşitliği prensibini gereği gibi yürütülmediğini ileri sürerek yeni haklar talep etti.
osmanlı devletinin ilan ettiği fermana karşı gösterilen dış tepkiler
Osmanlı Devleti’nin ilan ettiği fermana karşı gösterilen dış tepkiler.

Tanzimat Fermanına Gösterilen Dış Tepkiler

Batı’da Tanzimat Fermanı başka türlü algılandı. Basın, istisnasız olarak Tanzimat Fermanı’nı alkışladı. Osmanlı kamuoyunun Tanzimata karşı ortaya çıkan tepkisi, onu kendisine yabancı görmesinden ileri geliyordu.

Batı kamuoyu ise, bunun tersi olarak, onu kendi medeniyetinin bir parçası olarak kabul ettiği için alkışlandı. Rusya, İngiltere, Fransa ve Avusturya Osmanlı İmparatorluğu’ndaki çıkarlarına göre tavır aldılar.

Rusya ile Avusturya, liberal devlet düşüncesine karşı olduklarından, Osmanlı’da meşrutiyete benzer bir rejimi istemiyorlardı. Osmanlı’nın meşrutiyet yönetimini kabul etmesi, Avusturya ve Rusya’nın idaresi altında bulunan milletler için kötü bir örnek oluşturabilirdi.

Aynı zamanda Tanzimat Fermanı ülkeyi içine düştüğü durumdan kurtarabilir ve kuvvetlendirebilirdi. Bu ise Rusya ve Avusturya’nın Osmanlı aleyhindeki genişleme niyetlerine engeldi.

Tanzimat Fermanına Rusya’nın Gösterdiği Tepki

Rusya, Tanzimatı Osmanlı İmparatorluğu’nun içişlerine karışmak için bir araç olarak kabul etti. Ortodoksların Tanzimat kurallarının uygulanmadığı yönündeki şikayetlerini iç işlerine karışmak için fırsat olarak gördü.

İstemediği için Sırp Knezi Miloş’un yerine Mihail’i tayin ettirdi. Fakat birkaç yıl sonra Mihail’in despotluğunu ileri sürdü ve yerine Aleksandr’ın gelmesini sağladı. Ruslar, Bulgarların baskı altında olduğunu iddia ederek, Tanzimatın Bulgaristan’da gereği gibi yürütülmesini talep etti.

Tanzimat Fermanına Avusturya’nın Gösterdiği Tepki

Avusturya, Tanzimata karşı çıktığını ilan etti. Fakat bu karşı çıkış, Türkiye’nin güçlenmesi içindi. Avusturya Başbakanı Metternich, Batı usullerinin Türkiye’yi zayıf düşüreceğini ileri sürdü. Türklerin eski rejimlerine bağlı kalması gerektiğine inanıyordu.

Bu inanç ve düşüncelerini Avusturya’nın İstanbul elçisine gönderdiği mektupta açıkladı. Osmanlı hükümetine nasıl hareket etmesi gerektiğini tavsiye etti. Osmanlı devlet adamları milliyetçilik akımının düşmanı olan Metternich ile devlet bütünlüğü konusunda uyum içinde olmuşlardır.

Tanzimat Fermanına İngiltere’nin Gösterdiği Tepki

İngiltere ve Fransa’nın Tanzimat Fermanı karşısında aldıkları tutum, Avusturya ve Rusya’dan farklı olmuştur. İngiltere, Rusya’nın kendisini tehlikeye düşürecek şekilde genişlemesini istemiyordu. Hindistan üzerindeki ticaret yolları Osmanlı toprakları ve kara suları üzerinden geçiyordu.

Bu ticaret yollarının Türkiye’nin elinde bulunması İngiltere için garanti anlamına geliyordu. İngiltere’ye göre Osmanlı yeni topraklar fethedecek gücünden oldukça uzaktı. Fakat bu garantinin sürekli olması için Türklerin toprak bütünlüğünü koruyacak kadar güçlü kalması gerekiyordu.

Tanzimat Fermanı, Osmanlı Devleti’ne ihtiyaç duyduğu bu kuvveti elde etmek için yapıldığından, İngiltere Tanzimata sıcak bakmıştır.

Bunun yanında İngiltere, yine de, Tanzimat’ı, Osmanlı Devleti’nin içişlerine karışmak için bir araç olarak kullanmaktan geri kalmadı.

Tanzimat Fermanına Fransa’nın Gösterdiği Tepki

Fransa Akdeniz’i kendi ülkesi gibi görüyordu. Fransa’nın huzuru Akdeniz’de ve Osmanlı İmparatorluğu’nda uzun zamandır elinde bulundurduğu imtiyazlarla yakından ilgiliydi. Rusların temel amacının Doğu Akdenize çıkmak olduğunu Fransızlar çok iyi biliyordu.

Rusların Akdeniz’e inmesi halinde, Fransa’nın bu bölgedeki çıkarları için engel teşkil edecekti. Bu nedenle Fransızlar Rusların karşısında güçlü bir Osmanlı Devleti görmek istiyorlardı. Tanzimat Fermanı’na olumlu bakmalarının nedeni Ruslardı.

İngiltere ve Fransa, Tanzimatın başarı ile uygulanmasından yana tavır almakla beraber, iktisadi ve siyasi çıkarları için ondan faydalanmaya çalışmışlardır.

1839 tanzimat fermanının önemi
1839 Tanzimat Fermanının önemi.

Tanzimat Fermanı Önemi

Tanzimat, Osmanlı Devlet tarihini açısından oldukça önemli bir yer tutar. Bu hareket Türk toplumunun Batı toplumlarına yakınlaşması yolunda bir başlangıç olarak kabul edilmektedir. Osmanlı Devleti’nde Batı ile temas kurulması III. Ahmet döneminde başlamıştır. Bu nedenle Tanzimat Fermanı, yenilik çalışmalarının bir aşaması olarak görülmektedir.

Tanzimata gelinceye kadar Osmanlı Devleti’nin haklar sistemi, şeriat ile geleneklere dayanmaktaydı. Padişah, Fermandaki ilkelere bağlı kalacağına yemin etmekle, kutsal yetkilerin üzerinde bir kuvveti tanımış bulunuyordu. Bu kuvvet kanundu.

Tanzimat’tan önce devleti güçlendirmeye çalışanlar, Doğunun düşünce sisteminden ayrılmamışlardı. Bununla birlikte Batıdan alınacak bir takım örneklerle devlete düzen verilceğini düşünüyorlardı.

Tanzimat ise, Batı’nın tamamı ile temas kurdu. Askeri ve teknik alanlarında Avrupa’nın üstünlüğünü kabul ettiği kadar, diğer alanlarda da üstümlüğünü kabul etti. Tanzimat devlet adamları, dış siyasette kendi kendine yetemeyeceklerini anladılar. Bu yüzden devletin varlığını koruyabilmek için yabancı devletlerin dostluğunu aradılar.

Kırım Savaşı sonunda imzalanan Paris Antlaşması’nda Osmanlı Devleti, Avrupa’nın bir parçası olarak kabul edildi.

Gülhane Hatt-ı Hümayun öncesinde yapılan çalışmalar yabancı devletlerin müdahalesine sebep olmamıştı. Tanzimat çalışmalarında yabancı devletler, kendi çıkarlarına uygun bir düzen kurulması için devamlı müdahalelerde bulundular.

1839 tanzimat döneminin sonuçları
1839 Tanzimat döneminin sonuçları.

Tanzimat Fermanı Sonuçları

Osmanlı Devleti’ni hızlı bir modernleşme sürecine sokan Tanzimat Fermanı, içerisinde bir çok etkiyi barındırmaktadır. Tanzimat Fermanı’nın hazırlık aşamasında Avusturya’nın ön planda olduğu görülmektedir.

Fakat 1848 tarihinde Avrupa’da ortaya çıkan ihtilallerden sonra Avusturya’nın bu etkisi azalmaya başlamıştır. Bunun yerine İngiltere ve Fransa örnek alınmaya başlanmıştır. Bu etkilerden dolayı da Avrupa’daki sistemler, Tanzimat Dönemi’nde ithal edilmiştir.

Ayrıca Tanzimat Fermanı Osmanlı Devleti’nin iç dinamiklerinin eseridir. Sonuç olarak iç ve dış birçok etki ile karşı karşıya kalan Tanzimat Fermanı, Osmanlı Devleti’nde yeni bir dönemin kapısını aralamıştır.

Bu dönem, yetiştirdiği devlet adamları, ortaya çıkardığı kurumlar ve düşünce akımları aracılığıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile devam eden yenileşme süreci boyunca da etkisini devam ettirmiştir.

Kaynakça 
  • Tanzimat Fermanı – Vikipedi
  • Aşar -Vikipedi
  • Niyazi Berkes Türkiye’de Çağdaşlaşma, Yapı Kredi Yayınları
  • Prof. Dr. Fahir Armaoğlu – 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914)
  • Tanzimat Fermanı’nın Arka Planı – Kastamonu Eğitim Dergisi 
  • Nizam-ı Cedid ve Tanzimat Devirleri – (1789-1856) – Ord. Prof. Enver Ziya Karal 

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu