İspanyol Gribi: Dünya Tarihinin En Ölümcül Katili
İspanyol gribi ya da İspanyol nezlesi, 1918 – 1920 tarihleri arasında H1N1 virüsünün ölümcül bir alt türünün yol açtığı grip salgınıdır.
İspanyol Gribi Nedir?
İspanyol nezlesi, influenza virüsüne bağlı olarak 1918 ve 1919 yılları arasında dünya nüfusunun yaklaşık olarak 3’te 1’ini etkilemiş bir hastalıktır. İnfluenza virüsü temel olarak kaz benzeri kuş türlerinde bulunur. Bu virüs insanlara geçişini ise domuzlar üzerinden gerçekleştirir.
1918-1919 yıllarında influenza salgını bütün dünyayı pençesine aldı. Hesaplamalara göre dünyadaki her üç kişiden biri (500 milyon) hastalandı ve 50 ila 100 milyon arasında insan yaşamını kaybetti.
İspanyol gribi, 14. asırda meydana gelen Kara Vebadan sonra görülen en öldürücü hastalık dalgasıdır. Birinci Dünya Savaşı’nda yaklaşık 17 milyon kişinin yaşamını kaybetmesinin yanında, İspanyol nezlesinin yıkıcılığı kendini oldukça belli ediyor.
İspanyol Gribi İlk Olarak Nerede Ortaya Çıktı?
İspanyol gribinin kaynağı bir sır olarak kalmaya devam etse de bilinen tek şey hastalık İspanya’da ortaya çıkmadı. İspanyol gribine ait ilk hadisenin 1918 senesinin ilkbahar aylarında meydana geldiği düşünülmektedir. İspanya’da ilk vakalar ortaya çıkana kadar (Mayıs 1918), hastalık Amerika’da ve Fransa’da yayılmaya başlamıştı.
İspanyol gribi, İngiltere’de Haziran 1918 senesinde görülmeye başlandı. Bunun sebebi olarak Avrupa’daki savaştan dönen askerler ve mülteciler ile İngiltere’ye geldiği düşünülüyor.
Bu salgının ilk dalgasıydı ve görece hafif olmasına rağmen, İspanyol gribi ile daha önce karşılaşmamış ve savaş nedeni ile bağışıklık sistemi de kuvvetli olmayan halk arasında hızlı bir şekilde yayılmasına neden olmuştu.
Hastalık sonbahar ayında 2. dalgasına geçtiği sırada artık daha kuvvetli olarak yayılmaya başlamıştı. İspanyol gribi daha öldürücü ve potansiyel olarak zatürre birleşmesi sonucu daha karmaşık bir duruma gelmişti.
Mayıs ayının sonlarına doğru Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya sıçrayan hastalık, ilerleyen zamanlarda Hindistan’a ve bu senenin temmuz ayı itibari ile de Çin ve Avustralya’ya yayılarak tüm dünyayı etkisi altına almıştır.
İspanyol Gribinin Belirtileri Nelerdir?
İspanyol gribi, klasik bir grip gibi başlardı. Boğaz ve baş ağrısı ile ateş. İnsanların çoğunluğunda hastalığın gidişatı bu şekildeydi. Az sayıda da olsa bazı hastaların durumu hızlı bir şekilde kötüye giderdi. Kısa süre sonra da nefes alışları zorlaşırdı.
Hastanın elmacık kemiklerinde iki adet kızıl kahverengi nokta ortaya çıkardı. Daha sonra da bu renkli lekeler dışarıya doğru yayılırdı. Kahverengi maviye, mavi de siyaha dönerdi. Siyah renk vücuda yerleştiği zaman, ölümün yakın olduğu bilinirdi.
Bilinçlerini kaybetmedikleri düşünülürse, hasta olanlar bu aşamadan sonra ölümün yavaş yavaş canlarını alışını izlerdi. Bu gerçekten korkunç bir durumdu, insanların bu durumu grip yerine biyolojik savaş silahına atfetmeleri çok da şaşırtıcı değil.
İspanyol gribine bağlı olarak kişilerde oluşan ve ölümcül bir seyir izleyebilen belirtiler genel itibari ile şu şekildedir:
- Burun kanaması
- Zatürre
- Yüksek ateş
- Böbrek problemleri
- Koma
- Beyin dokusunun iltihaplanması
İspanyol gribinin ilerleyişi sırasında hayatı tehdit eden bu bulgular toplumun her kesiminde ağır sonuçlar ortaya çıkarmıştı.
İspanyol Gribi Salgınında Kaç Kişi Öldü?
Hastalık dönemi boyunca dünyadaki her üç insandan biri hastalandı ve 50 ile 100 milyon arasında insan hayatını bu hastalık sebebi ile kaybetti.
İspanyol gribinin tedavisinin olmaması, o zaman için çalışmasını sürdüren sağlık çalışanlarını sadece insanlarda ortaya çıkan belirtilerin dindirilmesine yönelik doğal tedavi uygulamalarına başvurmalarına yol açmıştır.
Hastalık döneminde doktorların kullandıkları ilaçlar çok az etkili oluyordu, fakat dikkatli bir bakım hastalığın seyrinde bir fark yaratabilmekteydi. İspanyol gribine karşı en etkili silah sosyal izolasyondu.
Ekim ayı itibari ile önlemleri arttırma kararı alan Avrupa ülkeleri bu kapsamda sinema ve tiyatro salonları gibi insaların bir araya geldiği işletmelerin faaliyetlerini durdurdu.
Sokaklar, kiliseler ve işyerleri gibi toplumsal yaşam alanlarının temizlemesi ve dezenfekte edilmesi, hastalığın önlenmesi adına atılan en önemli adımlardan biri olmuştur.
Toplu taşımada yolcu sayısının düzenlenmesi veya azaltılması da salgın yayılımını önlemek adına atılan bir diğer önemli adımdır.
Hastalığın gidişatının ağırlaşmasında Birinci Dünya Savaşı sırasında hastalığa yakalanan ve daha sonra ülkelerine dönerek yaşadıkları yerlerde hastalığın yayılmasına neden olan askerler de önemli rol oynamıştır.
İspanyol gribinin, fark edilmesinden sonra 1918 yılının Ağustos ayı itibari ile Avrupa’da hastalığa karşı alınabilecek önlemlere dair çalışmalar başlamıştır.
Şüpheli hastaların bildirilmesi zorunlu hale getirilmiş ve okul veya askeri yerleşkeler gibi insanların bir arada bulunduğu ortamlarda hastalığa dair sıkı takip gerçekleştirilmesi, İspanyol gribinin yayılmasının önüne geçmek adına atılmış adımların başında gelir.
Fakat bu önlemler bazen hiç uygulanmadı, bazende düzensiz gerçekleşti. Çoğu zaman da karantinalar tehlike geçmeden kaldırıldı. Sonuç olarak tıbbi tesisler ve cenaze hizmetleri insan cesetleri ile doldu taştı.
İspanyol Gribi Ne Zaman Sona Erdi?
1918 yılının aralık ayı ile birlikte dünyanın birçok bölümünde İspanyol gribi durma noktasına gelmiştir. 1919 yılının ilk aylarında erken dönemde önlemlerini kaldırma kararı alan Avustralya Devleti bu kararlarının bedelini 12000 yeni vaka ile ödemiştir.
Kuzey yarımküre için salgının bitiş tarihi Mayıs 1919’dur. Japonya’da 3. dalga 1919 yılının sonlarına doğru başlamış ve 1920 yılında bu ülkede de salgın sona ermiştir.
Hastalığın etkileri, son kayıtlı vakanın çok sonrasında dahi devam etmiştir. Hastalığın ardından gelen yıllarda, hayatta kalanların birçoğu depresyona girmişlerdir. O dönemde karşılaşılan depresyon vakalarının ne kadarının savaş ne kadarının savaş yüzünden olduğunu söylemek zor olmuştur.
Fakat savaşa katılmamış ülkelerin psikiyatri kurumlarına yapılan başvuru belgeleri, gribin daha büyük etkisi olduğunu kanıtlar niteliktedir.
1918 ve 1919’da bu grip dünya çapında felaketle sonuçlanan yüksek ölüm oranlarına sahip önemli bir enfeksiyon hastalığı olarak tarihteki yerini almıştır.
Osmanlı Devleti’nde İspanyol Gribi
Osmanlı arşiv belgelerine göre İspanyol gribi Osmanlı Devleti’nde ilk defa Temmuz 1918’de bazı askerlerde görüldü. Hastalık Osmanlı Devleti’nde terhis olan askerlerce yayıldı.
I. Dünya Savaşı’ndan çok ağır kayıplarla çıkan Osmanlı Devleti, o yokluk içinde salgın ile savaşmakta doğal olarak zorlandı. Zor şartlara rağmen Osmanlı Devleti gene de gribe karşı bazı önlemler alındı. Okullar başta olmak üzere insanların toplu olarak bulundukları yerler bir süre tatil edildi.
İstanbul Belediyesi bir duyuru yayınlayarak hastalığa karşı alınması gereken salgın önlemlerini halka duyurdu. Ancak yine de bu salgından Osmanlı Devleti’nde çok sayıda insan hayatını kaybetti; örneğin sadece İstanbul’da, ölenlerin sayası 10 bine yaklaştı.