Viyana Kongresi: Avrupa’da Sistemin Düzenlenmesi
Viyana Kongresi, 1815 yılında Avrupa’daki siyasi düzeni yeniden şekillendiren ve 19. yüzyıl Avrupa tarihinde önemli bir yere sahip olan bir toplantıdır.
Kongre, Napolyon Savaşları‘nın ardından Avrupa’nın yeniden yapılandırılması ve barışın sağlanması için düzenlenmiştir. Bu toplantıda alınan kararlar ve yapılan antlaşmalar, Avrupa tarihinde dönüm noktası olarak kabul edilir.
Bu nedenle, Viyana Kongresi’nin önemi ve etkileri hakkında kapsamlı bir araştırma yapmak çok önemlidir.
Viyana Kongresi Nedir?
Viyana Kongresi, Napolyon’dan sonra Avrupa sisteminin nasıl olacağını tartışmak üzere toplanan bir kongredir. Bunun yanında Avrupa monarşilerinin Napolyon’u yenilgiye uğratmalarının da kutlamasıdır.
1815 Viyana Kongresi bir barış konferansı değildir. Barış daha önce Napolyon ile Rusya ve Avusturya arasında Fontainebleau Antlaşması yapılmıştır. Viyana Kongresi, Paris Barış Antlaşması’nın son bölümünde öngörülen Avrupa düzenleyicisinin tamamlayıcısıdır. Kongre ile toprak düzenlemeleri galip devletler tarafından yaptırımlara bağlanmıştır.
Bu Kongre Napolyon Savaşlarından sonra Avrupa’yı tekrar bir araya getirmek ve düzenlemek için yapılmıştır. Avrupalı Büyük Güçler sınırları yeniden belirlemek ve İhtilal ile ortaya çıkan çılgınlığı düzene sokmak için toplanmışlardır. Kongre her şeyi olduğu gibi geri getirmeye ve 1789 öncesi düzeni sağlamayı amaçlamıştır.
Viyana Kongresi, Fransa ile antlaşma imzalayan yedi devlet tarafından toplanmıştır. Aslında bu sayının çok daha fazla olduğu düşünülmüş ve antlaşmaya dört devlet arasında varılmıştır.
Kongreye katılan büyük devletlere göre eğer kongreye katılan tüm devletler söz hakkı alırlarsa müzakere süreci uzun olabilirdi. Bu nedenle dört büyük devlet önemli sorunları kendi aralarında çözmeyi amaçlamışlardır.
Kongrenin amacı, Fransız Devrimi ve Napolyon Savaşlarından kaynaklanan sorunları çözerek Avrupa’da uzun soluklu bir barış planı sağlamaktır. Amaç sadece sınırları eski haline getirmek değil, aynı zamanda ana güçleri yeniden biçimlendirerek barış içinde yaşamaktı. En önemlisi, Kongre, rejimleri tehdit eden cumhuriyet düşüncesini kaldırmaya çalışmıştır.
Viyana Kongresi’nin Amacı Nedir?
Napolyon, liderliği süresince Avrupa sistemini kendi çıkarları doğrultusunda değiştirmiştir. 1800-1814 yılları arasında tüm Avrupalılara karşı savaşmış ve menfaatlerine zarar vermiştir. 30 Mayıs 1814’te Fransa müttefikler ile barış imzalamayı kabul etmiş ve 1792’deki sınırlarına çekilmeyi kabul etmiştir.
Avrupa uzun süren savaşlar sonrasında çok fazla güç kaybetmiş, hiçbir devlet savaşma isteğinde olmamıştır. Bu nedenle diplomasiyi kullanarak anlaşma yoluna gitmişlerdir. Viyana Kongresi’nin amacı, Fransız İhtilali ve Napolyon’dan kaynaklanan sorunları çözüp kalıcı huzuru sağlamaktır.
Avrupalılar Napolyon’un mağlup olmasından sonra düzeni yeniden oluşturmak istemişlerdir. Fransız Devrimi sonucu ortaya çıkan fikirleri önlemek, barış ortamı sağlamak istemişlerdir.
Viyana Kongresi’nin diğer bir amacı da, var olan düzeni restore etmektir. Bu nedenle Viyana Kongresi’ni izleyen yıllara Avrupa’da Restorasyon Dönemi denir.
Kongrede alınan kararlar geleceğe yönelik olmuştur ve türünün tek örneğidir. Komisyonlar şeklinde çalışmalarını yürüten uluslararası Kongre niteliğindedir. Hükümdarlar Kongre ile eski sisteme dönmek istemişlerdir.
Kongrenin Toplanma Süreci ve Katılımcıları
Viyana Kongresi’nin önde gelen katılımcıları, İngiltere, Avusturya, Rusya ve Prusya’dır. Kongrenin öne çıkan liderleri İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Castlereagh, Avusturya’dan Metternich ve Rusya’dan Çar I. Alexander’dı.
Kongre, çalışma grupları ve diplomatik işlevler gibi resmi toplantılar aracılığıyla çalışmalarını sürdürmüştür. Ancak büyük bir kısmı gayri resmi olarak salonlarda, ziyafetlerde ve balolarda yürütüldü.
Fransa, “beşinci güç” olarak, Dışişleri Bakanı Talleyrand ve Dalberg Dükü Tam Yetkili Bakan tarafından temsil edilmiştir. Kongreye katılan diğer devletler şunlardır:
- İspanya
- Portekiz Krallığı ve Algarves
- İsveç
- Danimarka
- Hollanda
- İsviçre
- Papalık Devletleri
- Cenova Cumhuriyeti
- Bavyera
- Württemberg
- Hannover
- Mecklenburg-Schwerin
Avrupa’daki hemen hemen her devletin Viyana’da bir delegesi hazır bulunmuştur. Kongre’de 200’den fazla eyalet ve soylular temsil temsil edilmiştir. Ayrıca, şehirlerin, şirketlerin, dini kuruluşların ve özel çıkar gruplarının temsilcileri de Kongreye katılmıştır.
Viyana Kongresi’nde Öne Çıkan Devlet Adamları
Kongre, Fransa ile antlaşma imzalayan yedi devlet tarafından toplanmışsa da bu sayının çok daha fazla olduğu anlaşılmıştır. Müzakere sürecini uzun tutmak istemeyen “dört büyük güç” sorunları kendi aralarında çözerek antlaşmaya varmayı amaçlamışlardır.
Bu dört büyük güçten Avusturya’yı Metternich, İngiltere’yi Lord Castereagh, Rusya’yı I. Aleksandr ve Prusya’yı Başbakan Hardenberg temsil etmiştir. Daha sonra Fransa’nın konferansa katılmasına izin verilmiş ve Fransa, Avusturya, Prusya, Rusya ve İngiltere’den “Beşler Komitesi” oluşturulmuştur.
Bu komitede Avrupa’nın yaşadığı sorunlar görüşülmüş ve antlaşma bu komitenin daha önceden verdiği kararları teyit etmek için imzalanmıştır. Kongrede tüm devletler hiçbir zaman bir araya gelerek müzakerede bulunmamış, son kararlar Büyük Güçler tarafından alınmıştır.
1815’te Avrupa’yı restore etmek isteyen devlet adamlarının farklı karakter ve inançları vardır. Ancak hepsi devrimin önlenmesi konusunda aynı düşüncededir. Bu bakımdan devrime olan nefretleri 1815’te devlet adamlarının ortak bir paydada buluşmasına neden olmuştur.
Lord Castlereagh dışında bu devlet adamlarının çoğu Napolyon ile doğrudan temas durumunda ve onunla antlaşma yapmaya hazırdılar.
Klemens von Metternich (Avusturya)
Metternich devrimden nefret eden ve eski düzeni koruyabileceği kadar korumayı amaç edinen tam bir 18. Yüzyıl devlet adamıdır. Bu açıdan Avrupa Restorasyonu konusunda kararlıdır.
Metternich, Avrupa’daki güç dengesinin ana mimarlarından biriydi ve konuya muhafazakar bir bakış açısıyla yaklaşmıştır.
O, düzenin korunması yerine liberalizmin ve milliyetçiliğin sadık bir rakibiydi. Metternich’e göre devrimler büyük halk kitlelerinin işi değildi. Halklar hırslı küçük gruplar, yazarlar, avukatlar ve bazı devlet adamları tarafından uyandırılmıştı.
Diplomatik ajandasını eleştirenler, onu Avusturya’nın ve Orta Avrupa’nın geri kalanının “normal liberal ve anayasal çizgide gelişmesini” önleyen adam olarak açıklarlar.
Lord Viscount Castlereagh (İngiltere)
İngiltere, Castlereagh’ın Şubat 1815’te İngiltere’ye dönmesinden sonra, önce Dışişleri Bakanı Castlereagh, ardından Wellington Dükü tarafından temsil edildi. Metternich gibi bir muhafazakar olan Castlereagh, Avrupa’da büyük güçlerin çabalarını birleştiren uzun vadeli bir barış vizyonuna sahipti.
Aynı zamanda İngiltere’nin ticari ve emperyal çıkarlarına karşıda hassastı. Fransa’ya karşı intikama dayalı sert bir anlaşmanın başarısız olacağını düşünüyordu. Bunu engellemek için de diplomatik becerilerini kullandı. Fransa’yı diplomatik dengeye geri getirmek, onun barış vizyonu için çok önemliydi.
İngiltere, Fransa’nın kontrol altında tutulmasını istemiş ama Avrupa’da sorumluluk almaktan da kaçınmıştır. İngiliz devlet adamların önemle üzerinde durdukları konu hareket serbestliğidir. Bu nedenle ortak güvenlik teklifini reddetmişlerdir.
İngilizler koalisyonlardan karlı çıkacaklarından daha çok zarar göreceklerine inanmışlardır. Amaçları Avrupa dengesini korumak olmuştur. Avrupada dengeyi korumak isteyen İngiltere ne müdahalecedir ne de müdahaleye karşıdır.
Çar I. Aleksandar (Rusya)
Çar I. Alexander, yasal olarak Dışişleri Bakanı Kont Karl Robert Nesselrode liderliğindeki Rus heyetini kontrol ediyordu. Kendisinin üç ana hedefi vardı:
- Polonya’nın kontrolünü ele geçirmek.
- Monarşilere ve gelenekçiliğe karşı devrimleri durdurabilecek ve müdahale edebilecek bir birlik oluşturmak.
- Avrupa devletlerinin barış içinde bir arada yaşamasını sağlamak.
Rus Çarı Aleksandr mistikleşen bir dizi düşünceye sahiptir. 1815’te Aleksandr kendisini Avrupa’da sözü geçen bir lider kılma arzusundadır. O Avrupa’da statüko onarılmaktansa yeniden düzenlenmesi gerektiğini savunmuştur. Bu bakımdan ne Metternich’e ne de Lord Castlereagh Rus Çarı’na güvenmemiştir.
Prens Karl August von Hardenberg (Prusya)
Hardenberg, Viyana Kongresi’nde (1814-1815) Prusya’nın baş temsilcisiydi. Hardenberg, diğer katılımcılardan daha liberaldi ve kariyerinin başlarında çeşitli liberal reformlar uygulamıştı. Diplomasideki, etkisi kısa sürede kendisini gölgede bırakan Metternich ile yarışamamıştır.
Prusya Viyana Kongresi’ne katılan büyük devletlerin en küçüğüdür. Bir yüzyıl içinde Kuzey Almanya’daki ikinci sınıf beylikten, korkutucu devlet haline gelmiştir. Prusya’nın sert diplomasi anlayışı, disiplini ve gelişmiş askeri yetenekleri büyümesinin en önemli nedenleridir.
Kendi sınırlarının biçimsiliği nedeniyle Prusya’nın en büyük amacı parçalanmış toprakları savunmak olmuştur. Napolyon Savaşları’ndan sonra Prusya’nın en büyük amacı Saksonya’ya ve Ren Havzasına doğru büyümek olmuştur.
Ancak, bu durum Prusya’nın Avusturya ile bir kez daha çatışmasına neden olmuştur. Prusya ise Avusturya’ya karşı dengeleyici bir güç olan Rusya ile ortak hareket etmeye çalışmıştır.
Charles-Maurice de Talleyrand (Fransa)
Fransa, “beşinci” güç olarak, Dışişleri Bakanı Talleyrand tarafından temsil edildi. Talleyrand’ın çabaları ile Fransa’nın konferansa katılmasına izin verilmiştir. Böylece Fransa, Avusturya, Prusya, Rusya ve İngiltere’den oluşan “Beşler Komitesi” oluşturulmuştur.
Talleyrand müttefikler arasında yaşanan sorunları fırsat bilip, Fransa’nın yalnızlığını ortadan kaldırmaya çalışmıştır. Diplomasiyi çok iyi kullanmış, Fransa’nın galipler tarafından parçalanamayacağını savunmuştur.
Talleyrand, Rusya’nın Polonya’yı, Prusya’nın da Saksonya’yı işgal etmesine onay vermemiştir. Prusya’ya karşı, Küçük Alman Devletlerini, Avusturya’ya karşı, Küçük İtalyan Devletlerini desteklemiştir. İtalya’ya Bourbon hanedanlığının gelmesini istemiş, Dört büyüklerin aralarında yaptığı bölüşüme itiraz etmiştir.
Fransa adına konuşan. ve Fransa için hiçbir şey talep etmeyen Talleyrand’ın bu tutumu ona küçük devletlerin sempatisini kazandırmıştır. Uluslararası hukuku kabul eden Avrupa güçleri de, Fransa’nın bu talebini kabul etmiştir.
Müttefikler arasında, Fransa’nın izlediği bu politika onun birinci derece unsur olmasını sağlamıştır. Fransa İmparatorluğu yıkılmış olmasına rağmen güçlü bir orduya sahipti. Gücünü de ordudan almaktaydı. İngiltere, Rusya’nın Polonya’ya yerleşmesini önlemek ve Napoli’ye Bourbon’ların gelmesini sağlamak için, Fransa’dan kendisini desteklemesini istemiştir.
Viyana Kongresi’nde Alınan Kararlar Nelerdir?
Viyana Kongresi’nin amacı sadece eski sınırlarını onarmak değildi. Aynı zamanda devletlerin birbirlerini dengeleyebilmeleri ve barış içinde kalabilmeleriydi.
Viyana Kongresi’nde ve çerçevesinde oluşturulan tüm ayrı antlaşmaları içeren Nihai Senet, 9 Haziran 1815’te imzalanmıştır. Aynı zamanda Avrupa’da uluslararası bir güç dengesi yaratmak için büyük toprak değişiklikleri başlattı.
Viyana Kongresi 1814-1815 Napolyon dünyasını ortadan kaldırmıştır. Bunun yanında Napolyon’un yıktığı monarşileri restore etmeye çalıştı. Ayrıca muhafazakarlık dönemini başlatmıştır. Fransa, elde ettiği toprakları kaybetmiş, Prusya, Avusturya ve Rusya topraklarını genişletmiştir.
Prusya batıda daha küçük Alman eyaletlerini, İsveç Pomeranya ve Saksonya Krallığı’nın yüzde kırkını almıştır. Avusturya Venedik’i ve Kuzey İtalya’nın çoğunluğunu ele geçirmiştir.
Rusya, Polonya’nın bir bölümünü elde etmiştir. Hollanda Krallığı bir henüz kurulmuştu ve 1830’da Belçika olan eski Avusturya topraklarını içeriyordu.
Viyana Kongresi’nde Sınırlar ve Toprak Düzenlemeleri
Viyana Kongresi 1815’te imzalanmış ve Kongreye Metternich başkanlık etmiştir. Kongre kararlarına göre:
- İngiltere: Akdeniz’de Malta ve Yedi Ada’yı aldı. Ayrıca Güney Afrika’da Hollanda’ya ait Cape Colony’yi, Seylan Adası’nı, Güney Amerika’da Güyam’ı ve Antiller’de Trinidad Adası’nı, Danimarka’dan Heligoland Adası’nı alıyordu. Bu şekilde İngiltere sömürgelerini genişletiyordu. Yedi Adayı almakla İngiltere, Rusya’nın Akdeniz’e inmesini kontrol altında tutuyordu. Cape Colony, IXI. Yüzyılın sonlarına doğru İngiltere’ye Afrika kıtasını ele geçirmek için basamak yapıyordu.
- Rusya: Tilsit Antlaşması ile ele geçirmiş olduğu Finlandiya’yı muhafaza ediyordu. Ayrıca, yine Tilsit’te kurulmuş olan Varşova Büyük Dükalığı ortadan kaldırılıyordu. Bu toprakların büyük bir kısmını Rusya alıyordu. Böylece Rusya, Prusya ve Almanya üzerinde egemen bir duruma geliyordu.
- Avusturya: Varşova Büyük Dükalığı’nın ortadan kalkması ile, Doğu Galiçya’yı yeniden ele geçiriyordu. Güneyde ise, Kuzey İtalya’da bulunan Lombardiya ve Venedik’i ele geçirmekteydi. Fakat Fransa’ya kaybettiği Belçika’yı geri alamadı. İngiltere’nin istediği gibi Belçika, Hollanda ile birleştirildi ve başına Oranje hanedanı geçti.
- Prusya: Pozen bölgesini tekrar ele geçirdi. Ayrıca, Saksonya’nın beşte ikisi, Vestfalya’nın büyük kısmı da Prusya’ya veriliyordu. Ayrıca, Ren’in batı kıyılarından bir bölüm toprak da Prusya’nın oluyordu. Son olarak Almanya’nın kuzeyinde bulunan İsveç Pomeranyası’nı da Prusya alıyordu ki, Prusya topraklarını genişletiyordu.
- Napolyon’un kuruduğu Ren Konfederasyonu, 38 devletten oluşan Germen Konfederasyonu haline getiriliyordu. Bu konfederasyonun başına Avusturya geçiyordu.
- İtalya: Sardunya Krallığına, Nice, Savoie ve Cenova cumhuriyetinin toprakları eklendi. Böylelikle Fransa’nın güneyinde kuvvetli bir devlet meydana getirilmiş oldu. Modena ve Toskana dükalıklarının başına da Avusturyalı prensleri getirildi. Napolyon’un ikini eşi Marie Louise’de Parma Dükalığı verilerek, Avusturya’nın İtalya’daki gücü daha da çoğaltıldı.
- Orta İtalya’da Papalık Devleti’nin varlığı kabul edildi.
- İsveç: Rusya’nın kaybettiği Finlandiya karşılığında, Danimarka’ya ait Norveç verildi. Danimarka Napolyon ile işbirliği yaptığı için Viyana Kongresi’nde cezalandırılmış oluyordu.
- İsviçre: 22 Kanton’dan oluşan bağımsız ve tarafsız bir devlet oluyordu. Böylece, Fransa ile Almanya arasına da bağımsız bir devlet eklenmiş oldu.
- Fransa: 1792’deki sınırlarına geri dönmek zorunda kaldı.
Viyana Kongresi’nin Önemi ve Günümüze Yansımaları
Teknik olarak, Viyana Kongresi tam anlamıyla bir Kongre değildi. Hiçbir zaman genel kurulda toplanmadı ve tartışmaların çoğu, Büyük Güçler arasında resmi olmayan, yüz yüze toplantılarda gerçekleşti.
Napolyon’un alt üst ettiği Avrupa haritasını Avrupa’nın büyük devletleri yukarıdaki gibi düzenlediler. Fakat bu düzenlemeler toprak sınırlarına ait bulunuyordu. Hiçbir devlet Fransız İhtilali fikirlerinin toplumlar üstündeki etkisi hesaba katmadı.
Kongre ile Avrupalı Büyük Güçler Avrupa haritasını kendileri için en iyi duruma getirmişlerdir. Ayrıca haritayı sadece sınırlar açısından değil yönetim biçimi olarak da yeniden çizmişlerdir. Viyana Kongresi’nin meşruluk ilkesine göre Napolyon’dan önce var olan hanedanlar, meşru ve gerçek olarak kabul edilmiştir.
Kongre ile bu hanedanların tahtları geri verilmiştir. Avrupalı hükümdarlar var olan güçlerini korumak istemişlerdir. Bu sağlayabilmek için de Fransız Devrimi’nin ortaya çıkardığı demokratik düşünceleri reddetmişlerdi. Aynı zamanda monarşiyi Avrupa için tek meşru yönetim biçimi olarak kabul etmişlerdir.
Kongre Avrupalı güçleri birbirine eşit kabul etmiş ve daha önce Fransa’da olduğu gibi bu güçlerden birisinin aşırı güçlenmesini kabul etmemiştir. Fransız tahtına 18. Louis geçirilerek Fransa tekrardan monarşi durumuna getirilmiştir. Böylelikle Fransız Devrimi’nin yönetimsel değişikliklerin bir anlamı kalmamıştır.
Viyana Kongresi’ne katılan devletlerin en büyük endişesi “milliyetçilik” fikridir. Onlar, mevcut kuralların sürmesi amacıyla 1789 Devrimi ile ortaya çıkan milliyetçilik düşüncesine karşı toplanmışlardır.
Bu nedenle, Avrupa haritasını milliyetçi taleplere aldırış etmeden otokratik güçlerini garanti altına alacak şekilde yeniden şekillendirmişlerdir. Bunu yaparken de diplomasiyi bir araç olarak kullanmışlardır.
Viyana Kongresi Sonuçları
Avrupa’nın Büyük Güçlerinin Viyana Kongresi ile savaşı önlemeye çalışmışlarsa da, Kongre sistemi birçok yönden 1823’e kadar başarısız olmuştur. İstenilen “yeni” Avrupa düzeni oldukça muhafazakardır ve milliyetçi hiçbir talebi tanımamıştır.
Viyana Kongresi’nin bu amacı kısmen başarılı olmuştur. Başta Fransa’da olmak üzere 1830 ve 1840’larda monarşilere karşı devrimler olmuştur. Demokratik ve milliyetçi talepler Avrupalı güçler tarafından güçlükle önlenebilmiştir.
Viyana Kongresi sonrasında Avrupalı devletler arasında yaklaşık kırk yıl boyunca hiçbir savaş yaşanmamıştır. 1854 Kırım Savaşı sonrasında ise altmış yıl boyunca Avrupa’nın tamamını kapsayan bir savaş olmamıştır.
1815 Viyana Kongresi düzenlemeleri ile uluslararası sorunların çözümünde kongreler sisteminden yararlanılacaktır. Sorunlar savaş yolu ile değil anlaşmalar ile çözüme kavuşturulacaktır. Devletler aralarında çıkan sorunları oluşturdukları kongrelerde çözmeye başlamışlardır.
Kongre sonrası, sistemin etkili şekilde devam etmesi sonucu, Avrupalı güçler uzun süre savaşmadan varlıklarını devam ettirmişlerdir.
- 1571 İnebahtı Deniz Savaşı: Akdeniz Mücadelesi
- Baron de Tott: Macar Kökenli Aristokrat Bir Fransız
- Humbaracı Ahmed Paşa: Osmanlı Topçu Dehası
- Kapitülasyonların Osmanlı Devletine Etkileri
- Mondros Mütarekesi: Osmanlı Devleti’nin Ölüm İlanı
- Viyana Kongresi – Vikipedi
- The Congress of Vienna – Boundless World History – coursehero.com
- 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914) – Prof. Dr. Fahir Armaoğlu
- Avrupa Ahengi’nin Yapısal Özellikleri Çerçevesinde “Güç Dengesi” ve “Politik Eşitlik Kavramlarının Karşılaştırılması – Merve Özcangaz