Kuvayi İnzibatiye ve İç Savaş İlan Edilmesi
Kuvayi İnzibatiye, Milli Mücadele döneminde İstanbul Hükümeti’nin Kuva-yı Milliye’ye karşı oluşturmuş olduğu askeri örgüt.
4. Damat Ferit Hükümeti’nin resmen kurulması 5 Nisan 1920’de gerçekleşmişti. Yeni kurulan hükümette, daha önceden de olduğu gibi, Damat Ferit Dışişleri Bakanlığı’nı üzerine almıştı.
Hükümet kurulduktan hemen sonra, 7-8 Nisan günü İngiliz Yüksek Komiserliğini ziyaret eden Damat Ferit, Ankara’da yükselen ulusal hareketi önlemek için iktidara geldiğini ifade etmiş. Bu yüzden de manevi desteğin dışında askeri güç ve özellikle jandarma kullanma gerektiğini belirtmiştir.
Jandarmadan amaçladığı, Kuva-yı Milliye’ye karşı mücadele veren milis gruplardı. O dönem Bandırma bölgesinde bu işi Anzavur yapmaktaydı. Aynı zamanda da İzmir ve Bolu bölgelerinde de görülmekteydi. Bu amaçla hükümet Anzavur’u Paşa ve mülki amir yapmıştı.
Damat Ferit, Ahmet Anzavur’un kısıtlı olanakları ile başarılar elde ettiğini, kendisinin daha fazla malzemesi ve cephanesi olursa daha başarılı olacağını açıklamıştır. İngiliz Yüksek Komiser De Robeck’de bu konuyu Milne’de danışacağını söylemiştir.
Kuvayı İnzibatiye Niçin Kurulmuştur?
İngiltere ile bu kadar yakın olan hükümetin ilk gerçekleştirdiği faaliyetlerden biri, 8 Nisan günü Damat Ferit ile İngiliz hükümeti arasında 12 Eylül 1919 günü imzalanmış gizli antlaşmayı yalanlamak olmuştur.
Yeni hükümette işleri yürütmek üzere bazı önemli atamalar yapılmıştır. Atananlar arasında şu isimler yer almıştır:
- Sait Molla, Adliye Bakanlığı Müsteşarlığına
- Refik Bey, İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığına
- Mustafa Natık Paşa, İstanbul Muhafızlığına
- Ahmet Anzavur, Balıkesir Mutasarrıflığına
Damat Ferit Hükümeti tarafından 10 Nisan’da Askeri Mahkemelerde görev yapacak olanların atamaları da yapılmıştır. Ataması yapılanlar şu şekildedir:
- Ferik Hamdi Paşa
- Mirliva Tayyar Paşa
- Topçu Mirliva Talat Paşa
- Miralay Fehmi Paşa
- Mirliva Mustafa Paşa (Eski Bursa Valisi)
- Mirliva Recep Paşa
- Miralay Recep Paşa
- Miralay Ferhat Paşa
- Kaymakam Fettah
Atanan subayların en azından bir kısmı Nigehban örgütünde çalışmış kimselerdi. İç Savaş’ı bu kadrolar ve ardından gelecek kadrolar yürütecekti. Bundan sonra, İstanbul hükümeti savaş ilanının manevi gerekçesi olan fetvayı, Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi’nin imzasıyla 11 Nisan 1920 günü yayımladı.
Kuvayı İnzibatiye Hazırlıkları
Sadrazam Damat Ferit hükümeti oluşturduktan 2 gün sonra 7 Nisan 1920 tarihinde İngiltere Yüksek Komiseri Amiral John de Robbeck ile milliyetçilere karşı alınacak tedbirleri görüştü.
11 Nisan’da Kuva-yı Milliyecilerin hain olduğu ve öldürülmelerinin sevap ve vatani bir yükümlülük olduğuna dair Dürrizade Abdullah Beyefendi’nin bir fetva çıkarması sağlandı.
Şüphesiz bu fetva ile halkın dini hassasiyetinden faydalanılmaya çalışılmakta ve “Anadolu Hareketi”ne karşı gelmenin dini bir gereklilik olduğu Müslümanların dikkatlerine sunulmaktadır.
Bazı kötü şahıslar aralarında birleşip kendilerine bir başkan seçerek Padişahın gerçek halkını hile ve yalanlar ile kandırıyor, halktan asker toplamaya kalkışıyor; bir takım vergiler kesip çeşitli baskı ve işkenceler ile halkın mallarını yağmalıyor. Memleketin bazı köylerine ve bölgelerine hücum ederek tahrip ve yerle bir ediyor, çoğu suçlu olmayan kimseleri katlediyor. Bu haydutlara karşı savaşmak şarttır. Bundan kaçanlar günahkar ve asi olur. Haydutları öldürenler gazi olur. Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi
Padişah Fermanı – Şeyhülislam Fetvası ve Hükümet Beyannamesi bir üçlü oluşturmuştur. Hükümetin Anadolu hareketi aleyhindeki beyannamesi de 11 Nisan 1920’de açıklanmıştır.
İstanbul Hükümeti’nin Beyannamesi
11 Nisan tarihli Resmi Gazete’de Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin bir beyannamesi de yayınlanmıştı. Bu beyanname “Hükümetin Pek Önemli ve Tarihi Bir Beyannamesi” ifadesiyle gazetelerde yer almıştır.
Bu beyannamede “Bir takım fitne-fesat, hırs ve menfaat düşkünü insanlar Milli Teşkilat adı altında toplanarak, ülkenin siyasi durumunu çok tehlikeli bir duruma soktukları. Bunların savaş yıllarında yaptıkları suistimal ve cinayetlerine ateşkesten sonra da devam ettikleri ve böylece Avrupa kamuoyunu aleyhimize çevirdikleri, bunun sonucunda da İstanbul’un işgal edildiğinden” bahsediliyordu.
Beyannamede devamla “Milli Teşkilat denilen asi hareketin Anadolu’yu korkunç bir istilaya sokmaya ve devletin başını gövdesinden ayırmaya çalıştıkları” belirtilerek, sahte milliyet davası güdenlerin devletin en büyük düşmanları olduğu ilan ediliyordu.
Beyannamede Anadolu Hareketi, eşkıyalık ve isyan hareketi olarak suçlanıyordu. Bunların kanunlara karşı geldikleri, halktan zorla para ve asker topladıkları, vermeyenleri ise cezalandırdıkları söylenerek, bir hafta zarfında bu harekete katılanlardan pişmanlık duyacakların Padişah tarafından affedilecekleri, diğerlerinin ise en ağır şekilde cezalandırılacakları belirtiliyordu.
Damat Ferit Paşa yayınladığı bu beyanname ile Kuva-yı Milliye aleyhine kamuoyu yaparak, başlayacağı mücadelede halkın desteğini sağlamayı amaçlıyordu.
İstanbul hükümetinin bundan sonraki en önemli adımı Meclisi Mebusan’ın feshi olmuştur. Padişah’a göre siyasi durum düzelmeye giderken, ayaklananlar durumu tamamen bozuyordu. Bu kişiler hakkında gerekenin yapılacağını bildiren Padişah, bütün halkı saltanat çevresinde toplanmaya çağırıyordu.
Padişah 4 ay içinde seçimler yapılıp yeniden toplancağını belirterek Mebuslar Meclisi’ni kapattığını da ilan ediyordu. Böylece Anadolu’da Meclis’in açılmasını da önlemeye çalışıyordu.
Ankara-İstanbul Mücadelesinde Anzavur Cephesi
Milli Mücadele döneminde iç savaşın kıvılcımını, Sivas Kongresi’ne karşı planlanan Ali Galip olayı ateşlemiştir. Sivas Kongresi bu girişim üzerine Damat Ferit’e karşı mücadele kararı alınca, Saray fiili iç savaşı yaygınlaştırdı.
Padişah’ın 4 Nisan 1920 tarihli emriyle bu savaş resmiyete dönüşmüş oluyordu. Aynı gün Ahmet Anzavur harekete geçerek Gönen’e saldırdı. Gönen’de nizamiye erleri tek kurşun atmadan dağılmışlar, Yarbay Rahmi Bey emrindeki birkaç subay, Müftü Şevket Efendi, Belediye Başkanı Hüseyin Çavuş, isyancılar tarafından öldürülmüştü.
Gönen saldırısından sonra Ahmet Anzavur ve Kuvayi İnzibatiye, Mustafa Kemal Paşa, Karacabey ve en sonunda da Bandırma’ya girmiş ve burayı kendisine karargah yapmıştır. Damat Ferit Hükümeti, ilk icraatlarından biri olarak Ahmet Anzavur’a paşalık rütbesi vermiş ve kendisini Balıkesir Mülki Amiri olarak görevlendirmiştir.
İstanbul Hükümeti’ne yakın olan Alemdar Gazetesi, Anzavur’un Paşa olduğu müjdesini bir fotoğrafla ilan ediyordu. Aynı Alemdar Gazetesi 13 Nisan günü yayımladığı haberlerde, Anzavur’un Karacabey’e geldiğini, büyük bir karşılama düzenlendiğini ve halkın onun yanında yer aldığını bildiren haberler yazıyordu.
İstanbul Hükümeti, Anzavur’un başlatmış olduğu isyan dalgası ile Anadolu’da başlayan Milli Mücadele’nin önünün tamamen kesileceğini düşünüyordu. Mustafa Kemal Paşa’ya göre de Anzavur ile kesin olarak hesaplaşmaya gidilmesi gerekiyordu. Bu yüzden Atatürk’ün 12 Nisan 1920 tarihli genelgesi oldukça önemlidir.
Mustafa Kemal, 61. Tümen Komutanı Albay Kazım Bey’e Balıkesir’de, 56. Tümen Komutanı Bekir Sami Bey’e Bursa’da, bütün sivil, asker ve Kuvayı Milliye’nin emir ve kumandasını vermiştir. Bu albaylara, milli birliği bozacak mülki ve askeri memurlar hakkında hapis ve idam gibi her türlü önlemi alma yetkisi de verilmiştir.
Kuvayı Milliye ve Yahyaköy Zaferi
Balıkesir’de Kazım Paşa, Anzavur kuvvetlerine karşı kuvvet toplamaktaydı. Balıkesir’de toplanan kuvvetlerin başında Çerkes Ethem bulunurken, bu kuvvetler 15 Nisan günü Yahyaköy’de Anzavur kuvvetleri ile karşılaştılar.
16 Nisan’da tüm gün yaşanan şiddetli çatışmaların sonucu, Anzavur’un kuvvetleri mağlup olarak Biga’ya doğru çekilmek zorunda kaldılar. Anzavur ve kuvvetleri Karabiga-Çanakkale yönüne çekilerek İngiliz donanmasının himayesine girmeyi başardılar.
Böylece Damat Ferit’in en çok güvendiği Biga-Gönen ve çevresini kapsayan Anzavur harekatı başarısızlığa uğramış oldu.
Anzavur’un mağlup olmasına rağmen Damat Ferit, İç Savaş’ın bütün olanaklarını sonuna kadar kullanmaya devam edecekti. Yahyaköy yenilgisinin ilk sonucu Damat Ferit’in Harbiye Bakanlığı vekaletini Bahriye Nazırı Kara Sait Paşa’dan alıp üstlenmesi oldu.
Kuvayı İnzibatiye Kim Kurdu?
Yahyaköy mücadelesinden önce Damat Ferit ve çevresinin Kuvayi Milliye hareketine karşı başarılı olacakları konusunda güvenleri fazlaydı. İstanbul Hükümeti uzak bölgelere yönetici atamaları yapmış, Ali Galip basında çıkan haberlere göre Sivas Kongresi gerçekleşmemiş gibi yeni görevinin başına gitmeye hazırlık yapıyordu.
İstanbul Hükümeti Yahyaköy’den sonra da çalışmalarına devam etti. Yahyaköy mağlubiyeti sanki hükümeti yıldırmamıştı.
Bu yönde yapılan en önemli girişim, Kuvayı İnzibatiye’nin kurulması oldu. Damat Ferit Hükümeti’nin, Kuvayı Milliye’yi bastırmak amacıyla 1.250.000 lira ödenek ayırarak kurduğu Kuvayı İnzibatiye kararnamesi çıkarıldı. Kararnameye göre:
- Kuvayı İnzibatiye, Kuvayi Milliye adı altında oluşan eşkiyalık yapanları yola getirme ve cezalandırma için kurulmuş gezici bir güvenlik topluluğudur.
- Disiplin ve iaşe konularında jandarma kurallarına, örgüt olarak da doğrudan doğruya Savunma ve İçişleri bakanlıklarına bağlıydı.
- Kuvayı İnzibatiye sadece Padişaha bağlıydı.
- Görevde ve açıkta olan bütün askeri yöneticiler ve subayların tamamı üç gün içinde Savunma Bakanlığına gelerek yoklama yaptırmaları şart konuldu.
- Bu orduda görev alacak olanlardan erlere 30, teğmenlere 60, alay komutanlarına, ise 150 lira aylık verilecekti.
- Sakat kalacak askerlere sakatlık derecelerine göre 10 liradan 300 liraya kadar, ölenlerin yetimlerine 400 lira tazminat “derhal” ödenecekti.
Kuvayı İnzibatiye Ordusu
Kuvayı İnzibatiye çıkarılan kararnameye göre ordu, üç piyade alayı ve bir topçu taburunun oluşturduğu bir tümenden kurulacaktı. Bölükler subaylarla birlikle 250 kişilik olacak, dört bölük bir tabur, dört tabur bir alay oluşturacaktı.
Bu ordunun komutanlığına ordu komutanlığı yetkisi ve maaşı ile, Süleyman Şefik Paşa atandı. Kuvayı İnzibatiye kararnamesi 18 Nisan’da çıktı. İngilizlerin denetimi altındaki silah depolarından silah ve cephane alınması için Damat Ferit Harbiye’deki İngiliz irtibat subayına başvurdu.
Büyük Millet Meclisi’ni toplamaya çalışan Ankara, karşı devrimle de uğraşmak zorunda kalıyordu. Büyük çoğunluğu paralı askerlerden oluşan Kuvayı İnzibatiye ilk alayı gemi ile İzmit’e gönderdi.
Süleyman Şefik Paşa’nın Komutayı Bırakması
Ahmet Anzavur, Kuvayı İnzibatiye Komutanı Süleyman Şefik Paşa’nın ödeneğinden 15.000 lira, 2.000 tüfek ve 600 sandık cephane alarak İzmit’ten Adapazarı’na geçmişti. Süleyman Şefik Paşa, Anzavur’un kendisini emir altına almaya çalışmasına sinirlenerek İzmit’ten İstanbul’a dönmüş ve komutayı bırakmıştır.
Anzavur’un emir verici davranışları sebebiyle Süleyman Şefik Paşa’nın komutanlığından istifa ettiği İzmit ve Çevresi Olağanüstü Komutanlığı feshedilmiş, yerine İzmit ve Çevresi Kolordu Komutanlığı kurulmuştur. Bu makama eski 2 numaralı Divanıharp Başkanı Suphi Paşa atanmıştır.
Ahmet Anzavur’un Faaliyetleri
Kuvayı İnzibatiye’nin hedefi Anadolu’nun ve Eskişehir-Ankara demiryolunun anahtarı durumunda olan Geyve Boğazı’ydı. Bu amaçla Anzavur yoğun etkinlik içindeydi. “Kuvayı Muhammediye Umum Kumandanı” unvanını kullanan ve İngilizler ile Damat Ferit Hükümeti’nin desteğine sahip olan Anzavur 10 Mayıs’ta 500 kişilik kuvvetiyle Adapazarı’nı işgal etti.
13 Mayıs’ta Kandıra’yı ele geçiren Anzavur kuvvetleri kasabayı ele geçirmişti. 14 Mayıs’ta da Geyve Boğazı’na saldıracak, Geyve Boğazı’nı savunmak için Ali Fuat Paşa bu bölgede mevzilenecektir.
Geyve Boğazı’na doğru saldırıya geçen Anzavur, İstanbul’dan 3.000 kişinin beslenmesi için para istediğini bildirdi. Anzavur 15 Eylül’de Doğançay’ı alacak fakat Sakarya’nın batısına geçmeyi başaramayacaktır.
15 Eylül 1920’de Geyve Boğazı yakınlarında Anzavur kuvvetleri ile Kuvayi Milliye arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Anzavur ilk başlarda başarılar elde etmişse de sonra geri çekilmek zorunda kaldı.
16 Eylül tarihinde Sakarya’nın batısındaki mevzilere saldıran Anzavur kuvvetleri, başarı kazanamadı. Bir gün sonra da saldırılarına devam edecek ancak gene başarılı olamayacaktır.
Kiraz Hamdi Paşa ile birlikte Kuvayi İnzibatiye Ayaklanması incelemek için İzmit’e gelmiş olan Damat Ferit Paşa, durumun anlatıldığı gibi olmadığını anlayınca, açıklama yapmadan İstanbul’a dönmüştür.
Kuvayi Milliye’ye yenilip Adapazarı’na çekilen Ahmet Anzavur, Damat Ferit Paşa’ya gönderdiği telgrafta, Süleyman Şefik Paşa’dan aldığı 5.000 liradan başka 6.000 lira daha borçlandığını, asker yönetmenin mümkün olmadığını, ayağının hayvanın altında ezildiğini, tedavi için İstanbul’a gelmekte olduğunu bildirdi.
Yunan taarruzunun ve işgalinin hemen öncesinde Anzavur Bursa, Balıkesir, Bandırma, Çanakkale’de faaliyetlerde bulundu. Sakarya zaferinden sonra ve Batı Anadolu henüz Yunan işgali altındayken, Köprülülü Hamdi Bey’in adamları tarafından öldürüldü.
Kuvayı İnzibatiye’nin Saldırısı
Anzavur kuvvetleri Geyve önlerinde başarısızlığa uğramışlardı. İkinci olarak, Kuvayı Milliye 23 Mayıs günü karşı hamle başlatarak Sapanca ve Adapazarı’nı almış, Sapanca taraflarında bulunan Kuvayı İnzibatiye askerlerine de ilk yenilgisini yaşattırmıştı.
27 Mayıs 1920 tarihinde İzmit ve Bölgesi Kolordu Komutanı Suphi Paşa, Savunma Bakanlığı’na sunduğu raporda, Kuvayı İnzibatiye’nin perişan durumundan yakındı, gerekli önlemlerin alınmasını, asker, yiyecek, donatım gönderilmesini talep etti.
Bütün bu olumsuz durumlara rağmen Kuvayi İnzibatiye Haziran 1920’de Kuvayı Milliye’ye karşı saldırıya geçecekti. Fakat Kuvayı Milliye’ye karşı harekete geçmesi kararlaştırılmış olan Kuvayı İnzibatiye’nin bu hareketi firarlar yüzünden ertelendi.
14 Haziran günü mevcudu 2.000’i bulan Kuvayı İnzibatiye, İzmit’te 900 silahlıdan ibaret milli müfrezelere karşı saldırı başlattı. Erlerin nöbet tutmaya bile yanaşmadığı Kuvayı İnzibatiye mağlup oldu, bazı birlikleri Kuvayı Milliye’nin saflarına katıldı.
Kuvayı İnzibatiye’nin Dağıtılması
Damat Ferit Paşa’nın Anadolu’daki milliyetçi ayaklanmayı dağıtmak için kurmuş olduğu Kuvayı İnzibatiye ordusunda, firarlar ve çözülmeler başlamıştı. Kuvayı Milliye padişahçıların Düzce-Hendek bölgesinde kullanmış olduğu taktiği uygulayarak, “Kardeşiz, ateş etmeyin, diyor”, ateş kesilince de askeri taraf değiştirmeye davet ediyorlardı.
Olayların seyrinin Kuvayı İnzibatiye için kötü gittiğini anlayan İngiliz kuvvetleri, İngiliz kuvvetleri üzerine çekilirse ateş edeceklerini bildirmişti. General Milne, Kuvayı İnzibatiye’nin silahsızlandırılmasını emretti.
Milne, İzmit civarında Kuvayı Milliye karşısında bir sınır çizmekle görevlendirildi. Aynı zamanda da 29 Nisan’da bu göreve atanan Süleyman Şefik Paşa’nın Kuvayı İnzibatiye Komutanlığı’na son verildi.
Bir İngiliz subayı, Ali Fuat Paşa’nın yanına gelerek Kuvayı İnzibatiye’nin silahlarının alındığını ve gruplar halinde İstanbul’a gönderileceğini haber verdi ve ateş edilmemesini istedi. Bunun üzerine Ali Fuat Paşa, İzmit’i almak için emir aldığı bildirmiştir.
17 Haziran 1920’de Kuvayı Milliye’ye karşı bir başarı elde edemeyen, erlerinin bir kısmı Kuvayı Milliye tarafına geçen Kuvayı İnzibatiye birlikleri, İzmit’ten gemilerle İstanbul’a gönderildi. 19 Mayıs 1919’dan beri İngiliz kontrolünde olan İzmit Milli kuvvetlerin eline geçmiştir.
25 Haziran 1920’de İstanbul Hükümeti, bir kararname ile Kuvayı İnzibati’yi dağıttı. 18 Nisan tarihli bir kararname ile kurulup İzmit-Adapazarı bölgesinde milli kuvvetler üzerine sürülen Kuvayı İnzibatiye, yapılan çarpışmalarda bozguna uğramış, erlerin bir kısmı saf değiştirmişti.
Sonuç
Kuvayi İnzibatiye’nin başarısızlığı Damat Ferit hükümetini İngilizler karşısında zor durumda bırakmıştır. Kuvayi Milliye’nin başarısı karşısında İngilizler de zor durumda kaldılar, çünkü Kuvayi İnzibati’ye aradan çekilince Kuvayi Milliye ile karşı karşıya kaldılar.
O dönemde İzmit bölgesinde İngilizlerin Kuvayi Milliye ile bir çatışmaya girme düşünceleri bulunmamaktaydı.
- Kuvâyi İnzibâtiye – Vikipedi
- İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele – III İç Savaş ve Sevr’de Ölüm – Sina Akşin
- Kurtuluş Savaşı Günlüğü III. Cilt – TBMM’den Sakarya Savaşı’na – Zeki Sarıhan – Türk Tarih Kurumu
Tebrik ederim…
O sıkıntılı günleri anlatan güzel bir yazı
Emeğinize sağlık, çok güzel aktarmışsınız o günleri…
Sıkmadan akıcı bir şekilde bilgilendirme yapılmış. Akıcı ve anlaşılır olması sebebiyle ilgi çekici