fbpx
Türk Tarihi

Misak-ı Milli Kararlarının Türk Milleti İçin Önemi

Misak-ı Milli, Kurtuluş Savaşı’nın temellerini ve hedeflerini belirleyen ve son Osmanlı Meclis-i Mebusanı Meclisi’nin kararı olarak milli irade şeklinde ortaya çıkan metindir.

Misak-ı Milli aslında 28 Ocak 1920’den çok daha önceleri ve Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongreleri toplantılarında tasarlanmış ve belirginleşmiş prensiplerdir.

28 Ocak 1920’de, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının belirlendiği  Misak-ı Milli diğer adıyla, Milli Yemin, Ulusal Ant olarakta adlandırılmaktadır.

Misak-ı Milli, kurtuluş savaşı döneminde bağımsız bir devlet kurmak üzere yola çıkmış olan Türk Milleti’nin birlikte yaşamak üzere anlaştıkları şartları kapsayan bir sosyal sözleşmedir.

Misak-ı Milli, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtuluşunda, kuruluşunda ve tam bağımsızlığında çok önemli rol oynayan tarihi bir olgudur.

misakı milli

Misak-ı Milli Nedir?

Misak-ı Milli, Kurtuluş Savaşı zamanında ülkenin mevcut sınırlarını belirleyen 6 maddelik bildirgedir. Misak-ı Millî’nin günümüz Türkçe’sindeki anlamı Milli Yemin olarak bilinmektedir.

İstanbul’da toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde milletvekilleri tarafından 28 Ocak 1920’de özel bir toplantıda 121 vekil tarafından imza altına alınarak kabul edilmiş ve kabul edilen Misak-ı Milli 17 Şubat’ta halka ve tüm dünyaya açıklanmıştır.

Ulusal Ant, Birinci Dünya Savaşı’nı sona erdiren Mondros Ateşkes Antlaşması ile belirlenen ve Türkiye’nin kabul ettiği asgari barış şartlarını içerir.

Bildiri Osmanlı Mebusan Meclisi’nde Ahd-ı Milli Beyannamesi adıyla kabul edilmiş, daha sonra Misakı Milli olarak ifade edilmiştir.

Her iki söylemde Ulusal Ant anlamına gelir. Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları, bazı değişiklikler dışında, Misak-ı Milli esasları doğrultusunda gerçekleşmiştir.

Misak-ı Milli Sınırları

misakı milli sınırları

Misak-ı Milli, Milli Mücadelenin en başında ortaya çıkmış ve giriş olarak adlandırılmıştır. Milli Mücadele’nin diplomatik belgesini, esaslarını ve sınırlarını belirlemiş, önemli olayların sonucu hem de bir değişimin başlangıcı olmuştur.

Kurtuluş savaşının gayesini, işleyişini ve programının esaslarını belirten Misak-ı Milli’nin ilkeleri, Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde onaylanan kararlara dayalı Türk milletinin birliği, ülkenin bütünlüğü ve gelecekteki güvenliği ile ilgili gelişmesini hedefleyen kararları oluşturmuş ve ileride kurulacak olan yeni Türkiye Cumhuriyeti devletinin esasları belirlenmiştir.

I.Dünya Savaşı’nın sonunda, Osmanlı Devleti’nin bağlı olduğu ittifakının mağlup olması üzerine Osmanlı Devleti ile, Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmıştır.

Uzun zamandan beri, Osmanlı Devleti’ni parçalamak niyetinde olan İtilaf Devletleri, gücünü tamamen yitirmiş olan imparatorluk üzerindeki gizli planlarını uygulamaya koymuştur. Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7. maddesine dayanarak yurdun çeşitli yerlerinde haksız işgallere başlayan İtilaf Devletleri adeta Anadolu istila ederken, İstanbul yönetimi bu haksız işgallere karşı koyamamıştır.

İtilaf Devletleri tarafından 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgal edilmesi ve çok yakın bir tarihte İstanbul’un da işgal edileceğinin anlaşılması üzerine Anadolu halkının milli bilinci çoğalmaya başlamış ve milli mücadeleye halkın desteği her geçen gün artmıştır.

Misak-ı Milli’nin oluşturulabilmesi amacıyla Mustafa Kemal Atatürk, Ankara’ya geldikten hemen sonra 1920 başlarında çeşitli toplantılar yapmıştır.

Yapılan bu görüşmeler, Kurtuluş Savaşı’yla yurdun kurtarılması, bağımsızlığın sağlanması amacına yönelmiş olan kararların alınmasında oldukça önemli bir yere sahip olmuştur.

Yapılan görüşmelerde, Wilson İlkelerinde Osmanlı Devleti için önerilen 12.Maddenin esasen Türkiye’nin içinde bulunduğu durum açısından kabul edilebilir nitelikte olduğu belirtilmiş, benimsenmesi ve gerçekleştirilmesi gereken sınırların 30 Ekim 1918 Mondros Antlaşması’ndaki sınırlar olduğu belirtilmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Türk’lerin çoğunlukta bulundukları yerlerde güvenli bir egemenlik tanınmalı, Türk yönetiminde bulunan diğer uluslara da her türlü yaşam hakkı ve özerk gelişmeleri için tam bir özgürlük sağlanmalıdır. Ayrıca Çanakkale Boğazı uluslararası garantiyle gemilerin serbestçe geçişine ve uluslararası ticarete daima açık tutulmalıdır.

Misak-ı Milli’nin belirlenmesi, Amasya görüşmeleri sonrasında Osmanlı Hükümeti’nin 11 Eylül 1919’da seçimlerin yapılacağını halka duyurmasıyla başlamıştır.

Yapılacak olan seçimler için illerden, milli hareketin içinde olan vatansever milletvekilleri seçilecek ve İstanbul’da toplanacak olan mecliste ulusal hareket adına çalışmalara katılacaklardır.

İstanbul’da toplanacak olan son Osmanlı Mebusan Meclisine seçilen milletvekilleri, mecliste alınacak kararlar için ilk önce Ankara’ya gelmişler ve burada Temsil Heyeti üyeleri ve Mustafa Kemal Atatürk ile görüşmelerde bulunmuşlardır.

Bu görüşmelerde milletvekillerine, mecliste mutlaka almaları gereken kararlar bildirilmiş ve ayrıca son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde ulusal hareketi temsil edecek olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında grup kurmaları istenmiştir.

Bunun yanında daha önceden, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde benimsenen Misak-ı Milli ilkelerinin kesinlikle savunulması istenmiştir.

fındıklı sarayı

Son Osmanlı Mebusan Meclisi, yabancı devletlerin bütün baskılarına rağmen 12 Ocak 1920 günü açılmıştır. Padişah Vahdettin hasta olduğunu ileri sürerek meclisin açılışında bulunmamıştır.

Bunun yanında padişah Vahdettin, milletvekili seçimlerinde ağırlıklı olarak Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin desteklediği adayların kazanmasından ve özellikle milletvekillerinin aralarında İttihatçı olarak bilinen kişilerin bulunmasından rahatsızdı.

Neticede Son Osmanlı Mebusan Meclisi, 12 Ocak 1920 tarihinde 72 vekilin katılımıyla açılabildi. Padişahın meclise yollamış olduğu açılış konuşması, o dönemki İçişleri Bakanı Damat Şerif Paşa tarafından okundu.

Padişah Vahdettin yollamış açılış metninde, Balkan Savaşları’ndan itibaren ülkede yaşanan problemlerden bahsediliyor, işgal altındaki bulunan yerlerde seçim yapılmamasından üzüntüyle bahsediyor ve devletin savaşa girmesine sebep olanlar suçlanıyordu.

Bunun yanında ateşkes sürecinin uzaması ve İzmir’in işgali eleştiriliyor, net bir barış antlaşmasına ihtiyaç duyulduğu belirtiliyordu.

İstanbul’da toplanan meclis, padişahın açılış konuşmasının ardından meclis başkanlığı için toplantısını 19 Ocak 19202’de yapmıştır. İstanbul’da toplanan vekiller, Saltanat makamının etkisi altında kalarak, meclis başkanlığına Mustafa Kemal’in yerine, İstanbul Milletvekili Reşat Hikmet Bey’i Meclis Başkanı seçmiştir.

Bu durumu Atatürk ileride Nutuk’ta çok sert şekilde eleştirecektir. Mustafa Kemal Paşa’nın ısrarla milletvekillerinden oluşturmalarını istediği, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Grubu kabul edilmemiş, onun yerine mecliste Felah-ı Vatan adında bir grup oluşturulmuştur.

Mebusan Meclisi’nin İstanbul’da toplanmasından hemen sonra, İngilizler’in Osmanlı hükümetine verdikleri nota sonucunda Harbiye Nazırı Cemal Paşa ve Erkan-ı Harbiye Reisi Cevat Paşa’nın görevlerinden çekilmeleri istenmiş ve iki paşada görevlerinden istifa etmek durumunda kalmışlardır.

Yabancı bie devletin baskısı sonucu, her iki paşanında istifa etmelerinden dolayı o dönemde, Ankara ve İstanbul arasında çok sert telgraf görüşmeleri olmuştur. Atatürk dışarıdan yapılan baskı sonucunda iç işlerine müdahale edilmesine şiddetle karşı çıkmaktadır.

Mecliste yapılan gizli bir oturum ile, Mustafa Kemal Atatürk tarafından Ankara’da hazırlanan 8 maddelik taslak metin, Trabzon Vekili Hüsrev Sami Gerede tarafından mecliste üyelere okunmuştur.

Misak-ı Milli’nin gizli oturumda okunmasının ardından, Edirne Milletvekili Şeref Aykut’un önermesiyle ve milletvekillerinin oybirliğiyle kabulünden sonra, Misak-ı Milli beyannamenin bütün dünya meclislerine ve ulusal ve uluslararası basına bildirilmesi kararlaştırıldı ve Mebusan Meclisi kürsüsünde kendisi tarafından okundu.

Daha önceden Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde birlikte kararlaştırılan ve Mili Mücadele’nin temeli olan Misak-ı Milli Kararları kesinleştirilmiş ve sınırlar net bir biçimde belirlenmiştir.

Meclisin oybirliği ile kabul edilen Ahd-ı Milli Beyannamesi olarak adlandırılan kararlar, daha sonraları ise, Misak-ı Milli kararları olarak değiştirilmiştir.

Misak-ı Milli Kararları Nelerdir?

28 Ocak 1920’de Osmanlı Mebuslar Meclisi üyeleri tarafından gizli oturumda kabul edilmiş olan Misak-ı Milli kararları şunlardır;

  • Osmanlı ülkesinin, yalnız Arap çoğunluğunca oturulan ve 30 Ekim 1918 günü Ateşkes Anlaşması’nın yapıldığı sırada düşman ordularının işgali altında kalan bölümlerinin kaderi, halkın özgürce belirleyeceği oylarla belirlenmelidir. Adı geçen ateşkes sınırları içinde ise, din ırk ve soyca birlik ve karşılıkı saygı, özveri duygularıyla dolu olan sosyal ve toplumsal hakları ile bölge koşullarına hepten saygılı bulunan Osmanlı-İslam çoğunluğunun oturduğu toprakların tümü, eylemli ya da varsayımlı hiçbir nedenle bölünmez bir bütündür.
  • Batı Trakya’nın, Türkiye barışına değin askıda bırakılan hukuksal durumu da, oradaki halkın tam bir özgürlük içinde açıklayacağı oylara göre saptanmalıdır.
  • Özgürlüğe kavuşur kavuşmaz halkın oylarıyla Anavatana katılmış olan Kars, Ardahan ve Batum için yeniden özgürce oylamaya başvurulmasını kabul ederiz.
  • İslam Halifeliği’nin yeri, Sultanlığının merkezi ve Osmanlı Devleti’nin Başkenti İstanbul’un ve Marmara Denizi’nin güvenliği, her türlü tehlikeden korunmuş olmalıdır. Bu ilke saklı olmak koşuluyla, Akdeniz ve Karadeniz Boğazları’nın ticarete ve dünya ulaşımına açık olması konusunda, bizimle birlikte bütün öteki devletlerin oybirliğiyle verecekleri karar geçerlidir.
  • İtilaf Devletleri ile onların savaştaki düşmanları ve kimi ortakları arasında antlaşmalarla saptanan ilkeler uyarınca, azınlıkların hakları, komşu ülkelerdeki Müslüman halkın da aynı haklardan yararlanmaları inancıyla tarafımızdan desteklenip güvence altına alınacaktır.
  • Ulusal ve ekonomik gelişmemize olanak sağlamak ve işlerin çağdaş bir yönetim düzeniyle yürütülmesinde başarıya ulaşabilmek için her devlet gibi bizim de gelişme koşullarını sağlamakta bağımsız ve tam özgür olmamız, yaşam ve varlığımızın temelidir. Bu nedenle siyasal, yargısal, ekonomik gelişmemize engel olacak kapitülasyonlara karşıyız. Saptanacak borçlarımızın ödeme koşulları bu ilkelere aykırı olmayacaktır.

misakı milli metni

Misak-ı Milli’nin Önemi Nedir?

Türk Devleti’nin kuruluş senedi olan Misak-ı Milli kararları her şeyden Mebusan Meclisi kararıdır ve bu yönü ile Türk Milleti’nin ortak şekilde almış olduğu bir karardır. T

ürk Milleti almış olduğu Misak-ı Milli kararları ile tam bağımsızlık bilincini kazanmış bir millet olarak bağımsız milletlerin sahip olmuş bulunduğu doğal haklarını istemişlerdir.

Osmanlı Mebusan Meclisi’nde Misak-ı Milli kabul edilmemiş olsaydı, Milli Mücadele’nin siyasi programı ulusun temsilcileri tarafından resmen kabul edilmemiş olacaktı.

Kabul edilen Misak-ı Milli kararları ile, daha önce Erzurum ve Sivas Kongre’lerinde alınmış olan kararlarının Osmanlı Mebusan Meclisi’nce kabul edildiği anlamına geliyor ve Anadolu’da başlayan Milli hareketi başarıya bir adım daha yaklaştırıyordu.

Osmanlı Meclis’i tarafından kabul edilen bir karar olması nedeni ile Misak-ı Milli’nin demokratik olmak gibi bir özelliğide vardır ve bu yönü ile sonraki yıllarda özellikle diğer devletler ile olan ilişkilerimizde esas ilke olarak kabul edilmiştir.

Atatürk dönemi Türk dış politikasına da Misak-ı Milli kararları her zaman en planda olacaktır.

Londra Konferansı ile ilk kez tüm dünyaya duyurulan Misak-ı Milli, Lozan Barış Konferansı’nda kabul edilerek bağımsız yeni Türk Devleti’nin bağımsızlığını ve  uluslararası alanda tanınmasını sağlamıştır.

İstanbul’un işgali ve Meclisin kapatılması, İstanbul Hükümeti ve Padişahın sonunu getirmiş, bundan sonra ki aşamada milli mücadelenin merkezi Ankara olmuştur.

Misak-ı Milli, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş reçetesi olmuş ve Türk Millet’i ile olgunlaşmış ve en sonunda devletin kurtuluşu ile nihai amacına ulaşmıştır.

Misak-ı Milli Sonuçları Nelerdir?

Osmanlı Mebusan Meclisi’nin, Misak-ı Milli’yi ilan etmesi sonucunda milli ve bölünmez vatanının sınırları belirtilirken kapitülasyonlar, mali ve ekonomik baskılar, siyasi dayatmalar kabul edilmemiş, tam bağımsız bir Türk Devlet’i kararlaştırılmıştır.

O günün olağanüstü durumu altında kabul edilen Misak-ı Millî, bir özgürlük ve tam bağımsızlık bildirisidir. Misak-ı Milli’nin ilan edilmesi sonunda ortaya çıkan sonuçlardan bazıları şunlardır;

  • Mondros Ateşkes Antlaşması’na bir tepkinin sonucu olarak, Misak-ı Milli kararları ile antlaşmanın imzalandığı tarihten sonra ki vatan topraklarımızın milli sınırlar dahilinde olduğu açıklanmıştır.
  • Misak-ı Milli kararlarının bir diğer sonucu, yürütülecek olan milli mücadelenin felsefesini oluşturmuştur.
  • Misak-ı Milli kararları ile Türk Milleti’nin esas amacının kesinlikle tam bağımsızlık ve özgür yaşam hakkına sahip olacağı belirtilmiştir.
  • Türk Milleti’nde, Misak-ı Milli kararları ile ümmetçilik anlayışı yerine milliyetçilik anlayışı egemen olmuştur.
  • Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından son yıllarda Osmanlı İmparatorluğu’na olumsuz etkileri olan kapitülasyonlara çok sert biçimde tepki gösterilmiş ve ekonomik bağımsızlık açısından kapitülasyonların kesinlikle kabul edilmeyeceği tüm Dünya’ya ilan edilmiştir.
  • Erzurum ve Sivas Kongresi’nde alınan kararlar doğrultusunda ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür asla bölünemez kararı ile Türk Milleti’nin ulusal sınırları tekrar net biçimde belirtilmiştir.
Misak-ı Milli’nin ilan edilmesi sonucunda, İstanbul, İtilaf Devletleri tarafından resmen işgal edilmiş, yaşanan bu gelişmelerde Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına, Milli Mücadele’yi Padişah adına yürüttüğünü söyleme fırsatı vermiş, bunun yanında bu durum 19 Mayıs 1920’de yayınlanan bir genelge ile milletin yeniden seçeceği vekillerle, ve son Osmanlı Mebusan Meclisi’nden katılacak vekillerle birlikte olağanüstü yetkili meclisin Ankara’da toplanmasına yol açmıştır.

Sık Sorulan Sorular 


Ahdi Milli Nedir?

Misak-ı Milli, Türk Kurtuluş Savaşı’nın siyasi manifestosu olan altı maddelik bildiri. Bildiri mecliste Ahd-i Millî Beyannamesi adıyla kabul edilmiş, ve daha sonra Misak-ı Milli olarak değiştirilmiştir.

Misak ı Milli ilan tarihi nedir?

İstanbul’da toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından 28 Ocak 1920’de oy birliği ile kabul edilmiş ve 17 Şubat’ta yerli ve yabancı kamuoyuna açıklanmıştır.

Misakı Milli kavramı ilk kez nerede ortaya çıkmıştır?

Misak-ı Milli kavramı ilk olarak 23 Temmuz 1919 tarihinde Erzurum Kongresi’nde ortaya çıkmıştır.

Misakı Milliyi hangi Meclis kabul etti?

Misak-ı Milli, Türk Kurtuluş Savaşı’nın siyasi manifestosu olan altı maddelik bildirinin adıdır. İstanbul’da toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından 28 Ocak 1920’de oybirliği ile kabul edilmiş ve 17 Şubat’ta kamuoyuna açıklanmıştır.

Misakı Milli taslağı kim tarafından hazırlanmıştır?

Misak-ı Milli metninin taslağı Mustafa Kemal Atatürk tarafından hazırlandı. Bunun yanında Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul’a gidecek vekillerin Meclis-i Mebusan’da Müdafaa-i Hukuk Grubu adıyla bir grup kurmalarını, vekillerden de kendisinin Meclis başkanlığına seçilmesi için çalışmalarda bulunmalarını istemişti.
Türk Tarihi Hakkında Daha Çok Bilgi Almak İsterseniz Hemen Tıkla:Amasya Görüşmeleri ve Tutanakları

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu
Instagram Hesabımı Takip Et, Yeni İçerikleri Kaçırma