Lozan’da Ege Adaları Üzerinden Oynanan Satranç
Ege Adaları, Lozan Konferansı’nda Türk heyeti ile müttefikler arasında yoğun tartışmalara neden olan sorunlardan birisidir. İsmet İnönü Lozan’a kısa bir talimatla gitmiştir. Bakanlar kurulu toplantısında alınan talimatta “Adalar” konusuda yer almaktadır.
Türkiye’nin milli hedefleri kalın çizgilerle bu talimatta belirtilmiştir. İsmet Paşa, Lozan’da bu talimatı yerine getirme görevini üzerine almıştır. Talimat, Türkiye’nin milli sınırlarını çizmeyi, sonra da bu sınırlar içinde tam bağımsızlığını sağlamayı amaçlar.
Lozan Antlaşması Adalar Sorunu
Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda, Osmanlı Devleti’nin Sevr Antlaşmasını imzalaması sonucunda, Ege Denizi’nde bulunan tüm topraklar üzerindeki egemenlik haklarından vazgeçmiştir. Sevr Antlaşması ile Avrupalılar “Doğu Meselesi’ni” istedikleri gibi çözdükleri düşünmüşlerdir. Yunanistan’a ise Megali İdea amaçlarına büyük ölçüde ulaştıkları fikrini vermişti.
19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’da Anadolu’ya ayak basması ile başlayan üç yıllık mücadeleden sonra Anadolu işgaline son verilmiştir. 30 Ağustos Başkumandanlık Meydan Muharebesi sonunda Batı Anadolu Yunan işgalinden kurtarılmıştır.
Batı Anadolu’nun işgalden kurtarılmasının ardından Türk ordusu Yunanlıların elinde bulunan Doğu Trakya ile müttefik kontrolü altındaki İstanbul ve Boğazların kurtarılması için ilerlemeye devam etmiştir. Bunun üzerine 11 Ekim 1922’de Mudanya Mütarekesi imzalanmıştır.
Mudanya Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından sıra barış görüşmelerine gelmiştir. Taraflar barış görüşmelerinin 13 Kasım’da Lozan kentinde başlaması konusunda aralarında anlaşmışlardır. İtilaf Devletleri bu kararını 22 Ekim 1922 tarihli bir notayla hem TBMM Hükümetine hem de İstanbul Hükümetine bildirmişlerdir.
Böylelikle konferansta Türk milletinin hangi hükümet tarafından temsil edileceği sorunu ortaya çıkmıştır. Ancak bu sorun 1 Kasım 1922’de Saltanatın kaldırılması üzerine İstanbul Hükümeti’nin istifa etmesiyle aşılmıştır.
Böylece kazandığı zafer ile Avrupa Devletleri’ni barış masasına getirmeyi başaran yeni Türk Devleti bu defa kendi müzakere edeceği konuları belirleyen bir program hazırlamıştır. On dört maddeden oluşan bu programın onuncu maddesinde “adalar” konusunu ele alınmıştır.
Lozan Barış Konferansı’nda Ege Adaları
13 Kasım 1922’de başlaması gereken Lozan Konferansı gecikmeli olarak 20 Kasım 1922’de başlamıştır. İngiliz delegesi Lord Curzon’un başkanlığında görüşmelere başlananan konferansın beşinci gününde Ege’deki sorun görüşülmeye başlanılmıştır.
İngiltere, sorunun Sevr Antlaşması’nın 84 ve 132. maddelerine göre; İtilaf devletleri tarafından belirlenmesini istemiştir. Fransa bunu ilke olarak kabul etmiş, Lord Curzon bütün adaların Türkiye’den alınmasını talep etmiştir.
Lozan’daki görüşmelerde Türk delegeleri, bu konuda şu taleplerde bulunmuşlardır:
- İmroz, Bozcaada, Semadirek Türkiye’ye verilmeli.
- Diğerleri askerden arındırılmalı, tarafsız ya da bağımsız duruma getirilmeli.
İsmet Paşa, Anadolu’nun parçası sayılan Akdeniz ve Ege Denizi adalarının Anadolu’nun güvenliği için büyük önemi olduğunu bildirmiştir. Bunların, kıyılarımıza yakın ve karasuları içindeki küçük ve büyük toprak parçaları olduğunu açıklamıştır.
Büyük olanlardan Limni, Midilli, Sakız, Sisam, Nikarya devletlerce Yunanistan’a bırakılmıştı. Fakat Türkiye’nin güvenliği adına bunların askerlikten arındırılması, tarafsız ve bağımsız olması zorunluydu.
İsmet Paşa, açıklamasında İmroz ve Bozcaada’yı 14 Şubat tarihli Londra Konferansı kararına dayanarak ve Semadirek’i de Boğaz karşısında olduğu için istiyordu.
14 Şubat 1914 Londra Konferansı’na Göre Adalar
Balkan Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında 3 Aralık 1912’de imzalanan Çatalca Ateşkesinden sonra barış görüşmeleri için Londra’da konferans toplanmıştı. Konferansın çıkmaza girmesi üzerine Osmanlı Devleti büyük devletlerin arabuluculuğunu talep etmiştir.
Ancak, buna rağmen mütarekeye son veren Yunanistan, 13-14 Mart 1913’de Anadolu’ya yakın olan Meis ve Sisam Adası’nı ele geçirmiştir. Osmanlı Devleti’nin Midye-Enez hattını sınır kabul etmesi ve Ege Adaları konusunun devletlere havale edilmesi şartlarını kabul etmesiyle 1913’de Londra Antlaşması imzalanmıştır.
Bu antlaşma ile Girit üzerindeki haklarından vazgeçen Osmanlı Devleti, bunun dışındaki yerlerin geleceğini diğer devletlere bırakmıştır. Altı büyük devlet, Ege Adaları konusundaki ortak kararlarını, 14 Şubat 1914’te Osmanlı Devleti’ne nota ile bildirmişlerdir.
Buna göre, Gökçeada, Bozcaada ve Meis Adası dışında, 13 Şubat 1914’te Yunan işgali altında bulunan yerlerin, Yunanistan’a verilmesine kararı alınmıştır. Osmanlı Devleti, Gökçeada, Bozcaada ve Meis’in iadesini senet kabul edip diğer yerler üzerindeki taleplerini elde etmek için çalışacağını bildirmiştir.
Ancak, Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla bu çalışmalar sonuçsuz kalmış, savaş döneminde buralardaki Yunan ve İtalyan işgalleri devam etmiştir.
Balkan savaşlarının sonunda Osmanlı Devleti tarihinin en büyük yenilgilerinden birisine uğramıştır. Yunanistan’a bırakılan ve Trablusgarp savaşı sırasında İtalyanların işgal ettiği yerlerle birlikte diğerlerinide fiilen kaybetmiştir.
Birinci Dünya Savaşı ve Sonrasında Adalar
İtalya’nın Almanya’nın yanında yer almasını istemeyen İtilaf Devletleri, 6 Nisan 1915’te İtalya ile Londra’da gizli bir antlaşma yapmışlardır. Bu antlaşma ile Menteşe Adaları üzerindeki İtalyan egemenliğinin tanınması ve Antalya bölgesinde kendilerine pay verilmesi kabul edilmiştir.
Savaş dönemine birçok cephede mücadele etmek durumunda kalan Osmanlı Devleti, müttefikleri ile birlikte 1. Dünya Savaşı’ndan mağlup ayrılmıştır. Osmanlı Devleti, 30 Kasım 1918’de Mondros Mütarekesi ile ateşkesi kabul etmiştir.
Ateşkesin ardından İtilaf kuvvetleri Anadolu’da işgal hareketlerine başlamışlar ve 10 Ağustos 1920’de Sevr Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Anadolu’da küçük bir bölge Türklere bırakılmış, Ege adaları da dahil olmak üzere diğer bölgeler işgal kuvvetleri tarafından ele geçirilmiştir.
Adalar Sorunun Komisyonda Görüşülmesi
Lozan Konferansı 20 Kasım 1922 – 4 Şubat 1923 ve 23 Nisan 1923 – 24 Temmuz 1923 tarihleri arasında iki ayrı dönemde gerçekleşmiştir. Birinci dönemde sorunların incelenmesi için üç komisyon kurulmuştur. Bu komisyonlar şunlardır:
- Toprak, Askerlik ve Boğazlarla ilgili olan birinci komisyon.
- Türkiye’de yabancıların bağlı olacağı usul komisyonu (İkinci komisyon).
- Mali ve iktisadi meseleler ile ilgili üçüncü komisyon.
Adalarla ilgili kararların alınmasında tarafların çıkarlarının gözetileceği şartı bulunmasına rağmen Büyük Devletler tarafından teklif edilen çözüm Türkiye’yi memnun etmemiştir.
Yunanistan’ın Anadolu üzerindeki amaçları bütün dünya tarafından öğrenilmiştir. İsmet Paşa’ya göre bu adalar tarafsız ve bağımsız bir siyasal varlık olmalıdır. İsmet Paşa’nın bu talepleri karşısında Yunan Heyet Başkanı Venizelos’da görüşlerini açıklamıştır.
Yunanistan’ın Adalar Konusundaki Görüşleri
Venizelos, öncelikle Yunan egemenliği altında bulunan adalar ile uluslararası bir antlaşmaya konu olmamış yerlerin ayrı tutulması gerektiğini belirtmiştir. İkinci grupta yer alan adaların Türkiye tarafından istendiğini anladığını söyleyen Venizelos, buralarda yaşayan halkın çoğunluğunun Rum olduğunu vurgulamıştır.
Bu bölgelerin askerlikten arındırılması konusunun incelenmesini kabul ettiklerini, fakat Gökçeada ve Bozcaada dahil olmak üzere Türk egemenliğinden çıkmış olan bu yerlerde Türk egemenliğinin yeniden kurulamayacağını söylemiştir.
Gökçeada ve Bozcaada’nın Boğazlara yakınlığı nedeniyle burada Yunan egemenliğine kısıtlama yapılmasını kabul ettiklerini belirtmiş. Fakat bunun Çanakkale’nin askerlikten arındırılması ile beraber görüşülmesini istemiştir.
Venizelos, Semadirek adasının egemenliği konusunun çözülmüş olduğununa dikkat çekerek bu adayla ilgili tek sorunun ne ölçüde askerlikten arındırılacağı olduğunu söylemiştir.
İngiltere’nin Adalar Konusundaki Düşünceleri
Sorunu hukuk yönü ile incelemek istediğini ifade eden Lord Curzon, bunların geleceğinin belirlenmesinin devletlere hiçbir şart olmadan bırakıldığını söylemiştir. Büyük Devletlerin Menteşe Adalarının durumunu görüşmediğini çünkü buranın Türkiye ile İtalya arasında Uşi Antlaşması ile tespit edildiğini belirtmiştir.
Sonuç itibariyle Gökçeada, Bozcaada ve Meis dışındaki tüm yerlerin Yunanistan’a bırakıldığını açıklamıştır. Lord Curzon ayrıca bu durum karşısında Osmanlı Hükümeti’nin bir tutum göstermediğini, sadece üzüntülerini bildirdiğini ifade etmiştir. Gökçeada ve Bozcaada konusundaki Büyük Devletler kararını resmen öğrenmiş olduğunu belirtmiştir.
Lord Curzon, adaların Türkiye’ye bırakılamayacağını, onların yasal sahibinin Yunanistan olduğunu söylemiştir. Ayrıca Türk tarafı bu buralarda bir halk oylaması yapılmasını düşünmekteyse nüfusu Rum olan bu toprakların Yunanistan’ı seçeceğinin bilinmesini istemiştir.
İsmet Paşa’nın askerlikten arındırmaya ilişkin ikinci talebi hakkında da görüş bildiren Lord Curzon, Gökçeada, Bozcaada ve Semadirek adası ile diğerleri arasında fark gözetilmesini talep etmiştir.
İlk üç adanın Boğazların serbestliği konusuyla beraber ele alınabileceğini açıklayan Lord Curzon, diğerlerinin ise Türkiye’nin güvenliğini tehdit etmediğini belirtmiştir. Savaş boyunca Yunanlıların bu yerleri askeri üs olarak kullanmadığını açıklamıştır.
Türkiye’nin Adalar Konusundaki Talep ve İstekleri
İsmet Paşa, konferans başkanının ilk olarak Gökçeada, Bozcaada ve Semadirek adasının egemenliği konusundaki düşüncesini açıklamasını istemiştir. Bu bölgelerin askerden arındırılma konusunun alt komisyonda incelenmesini kabul ettiğini belirtmiştir.
İsmet Paşa, İmroz ve Bozcaada’nın devletlerin kararı ile Türkiye’ye ait olduğunu söylemiştir. Bunun dışındakilerin de Yunanistan’a verilmesine zamanında itirazda bulunulduğunu anlatmıştır.
Bu adalar, Çanakkale topraklarıyla bir bütün teşkil ederler. Bu kadar esaslı bir konuda etnografya rakamları rol oynayamaz. Bir kaç bin kişi hangi soya mensup olursa olsun, buraların siyasi ve coğrafi önemi karşısında değersiz bir delildir. İsmet İnönü
İsmet Paşa, Gökçeada ve Bozcaada üzerindeki Türk egemenliğinin tartışma konusu yapılmasını kabul etmeyeceğini bildirmiş. Bunun üzerine Lord Curzon, bu adaların egemenliği konusunun alt komisyon tarafından rapor hazırlanana kadar görüşülmeyeceğini söylemiştir.
Egemenlik meselesinde “muhalefet şerhi” koyan İsmet Paşa, diğerlerine ait itirazlarının projeye kaydedilmesini istemiştir. Aynı zamanda bu konudaki çekincesininden vazgeçmeyeceğini de ifade etmiştir.
Adalar konusunun ele alındığı ilk görüşmeler böylelikle sona ermiş, bu görüşmelerde Yunan işgali altındaki toprak parçaları hakkında görüşmeler yapılmıştır. İtalyan işgalindeki Menteşe Adaları ile ilgili görüşme yapılmamıştır.
Alt Komisyonun Adalar Raporu
Komisyon kararı gereğince kurulan alt komisyon çalışmalarını üç günde tamamlayarak 28 Kasım 1922’de raporunu hazırlamıştır. Bu alt komisyonda Türkiye’yi Nusret Bey, Cevad Bey, Yb. Tevfik Bey ve Dr. Yb. Şevket Bey temsil etmiştir. Alınan kararlar şunlardır:
- Limni Adası’nın güvenliğinin sağlanabilmesi için alıncak önlemlerin İmroz, Bozcaada ve Semadirek için alıncak önlemlerle beraber saptanmasının uygun olacağı görüşüne oybirliğiyle karar verilmiştir.
- Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya için komisyonun çoğunluğu askerlikten arındırmaya dair alınacak tedbirlerin kısıtlamalar şeklinde olması kararınını almıştır.
- Buralarda hiç bir deniz üssü, istihkam bulundurulmayacak. Askeri uçakların, adalardan ve Türkiye üzerinden uçmaları karşılıklı olarak yasaklancak.
- Bu yerlerde askeri kuvvetler askerlik görevi için çağrılmış normal sayıyı aşmayacak. Bu birlikler bulundukları yerde eğitim görecek.
- Jandarma ve polis kuvveti olarak da bütün Yunanistan ülkesindeki kuvvetlerin sayısı esas alınarak hesaplanacak.
Türk Heyeti’nin Alt Komisyon Raporuna İtirazı
İsmet Paşa, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikerya ile ilgili olarak Alt Komisyon Raporundaki çekincelerini iletmiştir. Buralarda uçak ve askeri kuvvet bulundurulmasının yasaklanmasını istemiştir.
Ayrıca Gökçeada, Bozcaada, Semadirek ve Limni’ye ait sorunların Boğazlar sorunu ile ele alınmasının uygun olacağını belirtmiştir.
Gökçeada ve Bozcaada’nın Türkiye’ye ait olduğunu ifade eden İsmet Paşa, Boğazlar bakımından bu adalarla aynı durumda olan Semadirek adasının da Türkiye’ye verilmesini istemiştir.
İsmet Paşa ayrıca Limni adasının da komşu diğer adalarla aynı rejime bağlanmasını istemiş. Ayrıca Midilli, Sakız, Sisam ve Nikerya’nın Yunanistan’a bağlanmasını resmi olarak hiçbir zaman kabul edilmediğini belirtmiştir.
Yunanistan’ın Karşı Cevabı (Türk Heyetine)
Yunan temsilci Kaklamanos, Limni ve Semadirek adalarının egemenliğinin tartışılmasının söz konusu olamayacağını ifade etmiştir. Aynı zamanda 1913’ten itibaren Yunan işgali altında bulunan Gökçeada ve Bozcaada’nın da Yunanistan’a verilemesi gerektiğini bildirmiştir.
Kaklamanos, Semadirek ve Limni ile Midilli, Sakız, Sisam ve Nikerya’nın egemenliği konusunun tartışma konusu olmadığını açıklamış. Asıl konunun Gökçeada ve Bozcaada’nın egemenliği ile buraların askerden arındırılması olduğunu belirtmiştir.
İngiliz Delegesi Lord Curzon’un İsmet Paşa’ya Cevabı
Lord Curzon sözlerinin hem kendi düşüncesi, hem müttefiklerin fikri olduğunu belirttikten sonra, adaları iki bölüme ayırmış ve buna göre cevap vermiştir.
Ortadaki Adalar: Midili, Sisam, Sakız ve Nikarya
Bunların askerden arındırılması komisyona havale edilmişti. Yunan tarafı, askerden arındırmayı kabul etmişti. Türk heyeti askerden arındırmanın daha geniş olmasını ve havada uçmanın yasaklanmasını istiyordu.
Boğazlar’a yakın olan adalar: Türkiye’nin Limni’yi unutmuşken komisyonun bunu da hatırlatmış olduğunu belirterek burada üç değil, dört ada bulunduğunu ilave etmiş. Semadirek ve Limni adalarının kesinlikle Yunanistan’a ait olduğunu ve Gökçeada ile Bozcaada’nın da nüfusları nedeniyle Yunanistan’a ait olması gerektiğini belirtmiştir.
Bunlar için yazılan komisyon kararını Türk heyetinin kabul edeceğini düşündüğünü açıklamıştır. Bu yerler üzerinde egemenlik konusunun siyasi olduğunu da belirtmiş ve birinci komisyonda görüşüleceğini eklemiştir.
Adalar konusunda 29 Kasım 1922’de yapılan ikinci oturum sonunda Midilli, Sakız, Sisam ve Nikerya’nın askerden arındırılması konusunun Alt Komisyondaki haliyle kabul edilmesine karar verilmiştir. Fakat Türk tarafı, uçakların ve silahlı birliklerin bulundurulması konusunda çekince öne sürmüştür.
Lozan Görüşmelerinin Kesintiye Uğraması
Konferansta adalar sorunu da olmak üzere birçok konuda anlaşma sağlanamamıştır. Buna rağmen İngiltere, Fransa ve İtalya kendi istekleri doğrultusunda bir antlaşma metni hazırlayarak Türk heyetine vermişlerdir.
İlk antlaşma tasarısında Türkiye, Ege Denizi’ndeki tüm yerleri bırakacak, ancak Gökçeada ve Bozcaada, yerel özerklik verilmesi şartı ile Türkiye’ye bırakılacaktır. Bu antlaşma metni genel olarak, Sevr Antlaşması’ndan çok da farklı olmadığından İsmet Paşa tarafından kabul edilmemiştir.
İsmet Paşa’nın, müttefiklerin hazırladığı antlaşma metninin tam yirmi altı noktasına itiraz etmiştir. Bunun üzerine müttefik devletler antlaşma metninde bazı değişiklikler yapmışlar ve Türk heyetinden anlaşmanın bu şekliyle kabul edilmesini istemişlerdir.
Müttefiklerin verdiği yeni metin taslağınıda kabul etmeyen İsmet Paşa, 4 Şubat 1922’de antlaşmada değişiklik yapılmasını istediği konuları kendilerine iletmiştir. Fakat Türk teklifleri müttefikler tarafından yine kabul edilmemiştir.
Hiç kimseden fazla bir şey istemiyoruz, her her medeni milletin sahip olduğu şeylerden mahrum edilmemeliyiz. Çünkü haklarımız meşrudur, bize lazımdır. Ne kadar haklıysak bunu savunmak içinde memleket ve milletimizin yetenek ve gücü de o kadardır. Mustafa Kemal Atatürk (İzmir İktisat Kongresi)
Konferansın Tekrar Toplanması ve Türk Heyetinin Talepleri
Tarafların anlaşamaması üzerine Lozan Konferansı sona ermiş, İsmet Paşa 20 Şubat’ta Ankara’ya dönmüştür. Gelinen aşamanın TBMM’de görüşülmesinden sonra görüşmeler konusunda İsmet Paşa tekrar yetki almıştır.
TBMM’den gerekli yetkiyi alan İsmet Paşa, değişiklik yapılmasını istediği maddeleri açıkça belirterek ilgili devletlere bildirmiştir. İsmet Paşa’nın teklifinde bu yerlerle ilgili olarak Bozcaada yakınlarındaki Merkep Adaları’nın ve Anadolu’ya çok yakın olan Meis’in Türkiye’ye verilmesi istenmiştir.
İtalya ve Yunanistan’a verilen yerlerin Osmanlı borçları ile ilgili paylarına bu adaların İtalya ve Yunanistan tarafından işgal edildikleri tarihten itibaren katılmaları istenmiştir. Türkiye’nin teklifleri üzerine 23 Nisan 1923’te Lozan Konferansı’nın tekrar toplanması kararı alınmıştır.
Müttefiklerin Adalar Konusunda Karşı Teklifleri
Konferans sırasında Yunanlılar, kendilerine bırakılan yerlerde hisselerine düşen Osmanlı borçlarını bu adaları işgal ettikleri 1912’den itibaren ödemeyi kabul etmiştir. İtalya Menteşe Adaları’na düşen hisse ile ilgili olan borcu üstlenemeyeceğini açıklamıştır.
Yapılan görüşmelerde Merkep Adaları’nın Türkiye’ye bırakılması kabul edilmişken Meis’in Türkiye’ye bırakılmayacağı ifade edilmiştir. Sir Horace Rumbold, İsmet Paşa’nın cevap mektubunda Meis’den söz etmediğini, nüfusu Rum olan bu adanın Türkiye’ye bırakılamayacağını söylemiştir.
İtalyan temsilci Montaya da burasının İtalya’ya ait olduğunu belirtip Rumbold’un düşüncelerine katıldığını ifade etmiştir. İsmet Paşa, Meis’in Türk karasuları içinde yer aldığını, Anadolu’nun tamamlayıcı bir parçası sayıldığını belirtmiştir.
İngiliz ve Fransız yetkililer de adanın İtalya’nın kendisine ait olduğu şeklindeki görüşünü desteklemişlerdir. İsmet Paşa, Meis’ten bahsedilmemiş olmalarının buranın İtalya’ya ait olduğunu anlamına gelmediğini açıklamıştır. Bu konunun uzmanlardan oluşacak bir heyet tarafından incelenmesine hazır olduklarını ifade etmiştir.
İsmet Paşa’nın Meis’i ısrarla istemesine rağmen Fransa’nın da desteği ile İngiltere ve İtalya bu bölgenin Türkiye’ye bırakılmasına karşı çıkmışlardır.
Lozan Antlaşması Adalar Maddeleri
Lozan Barış Antlaşması’na konu olan adalar; Eğriboz Adası, Şeytan Adaları, ve Küçük Çuha ile Girit dışında kalan yerlerdir.
Ege adaları ve Meis Adası üzerindeki egemenlik hakları Lozan Barış Antlaşması’nda sırasıyla altı, on iki, on üç, on dört, on beş ve on altıncı maddeleri ile düzenlenmiştir. Egemenlik devrini düzenleyen düzenleyen maddeler sadece on ikinci ve on beşinci maddeler olmuştur.
On üçüncü maddeye göre, barışın kalıcı olmasını sağlamak için, Yunan hükümeti, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikerya’da butedbirlere uymayı kabul etmiştir. Bu tedbirler şunlardır:
- Bu bölgelerde hiçbir deniz üssü kurulmayacak.
- Yunan askeri uçaklarının Anadolu kıyısı toprakları üzerinde uçuş yapmayacak.
- Buralarda Yunan askeri kuvvetleri, askerlik hizmetine çağırılmış ve bulundukları yerde eğitilebilecek normal asker sayısından çok olmayacak.
- Jandarma ve polis kuvvetleri de, bütün Yunan ülkesindeki jandarma ve polis kuvvetlerine orantılı bir sayıda olacak.
On altıncı madde, sadece oniki ve on beşinci maddeler ile yapılan düzenlemeleri tamamlayıcı nitelikte bir hükümdür.
Lozan Barış Antlaşması Adalar Nasıl Paylaşıldı?
Barış Antlaşması’nda Gökçeada ile Bozcaada ve Tavşan Adaları Türk egemenliğine bırakılmış. İtalyan egemenliği altına verilen Menteşe Adaları ve Meis dışında Yunan egemenliği kabul edilmiştir. (Madde 12) Buna göre:
- Semadirek
- Limni
- Midilli
- Sakız
- Sisam
- Ahikerya
Adaları ismen belirtilerek Yunanistan’a devredilmiştir. Ayrıca Taşoz, Bozbaba, İpsara bölgeleri ise askeri amaçlarla kullanılmaması şartıyla Yunanistan’a bırakılmıştır.
On ikinci madde ile Türk egemenliğinden çıkan diğer adaların dışında, Menteşe Adaları’nın durumu on beşinci madde ile düzenlenmiştir.
Lozan Barış Antlaşması İtalya’ya Bırakılan Adalar
Lozan Barış Antlaşması’nda on ikinci maddeyle birlikte egemenlik devrinin düzenlendiği diğer madde on beşinci maddedir. Bu madde ile Türk Hükümeti, antlaşmada belirtilen adalardan İtalya yararına vazgeçmiştir. Bu yerler şunlardır:
- İstanbulya
- Rodos
- Herke
- Kerpe
- Çoban
- İlyaki
- İncirli
- Kilimli
- İleriye
- Batnoz
- Lipso
- Sömbeki
- İstanköy ile bunlara bağlı adacıklar ve Meis.
Lozan’da On İki Adalar Kime Verildi?
İtalya Trablusgarp Savaşı’nda zor duruma düşmesinin sonrasında, On İki Adalara asker çıkararak Osmanlı Devleti’ni barış yapmaya zorlamıştır. Bu sırada Balkanlarda savaş tehditinin ortaya çıkması üzerine On İki Adalar İtalya’nın işgalinde rehin olarak tutulmuştur.
Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine Osmanlı Devleti yenilmiş, On İki Adalardaki hakkından vazgeçmiştir. Fakat bu antlaşma hiçbir zaman yürürlüğe girmemiştir.
On İki Adalar konusu Lozan Konferansı’nda çok fazla gündeme gelmemiştir. Çünkü İsmet İnönü, Mussolini ile bu konuyu görüşmüş ve Mussolini bu konunun halledildiğini belirtmiştir. İsmet Paşa’da Ankara’ya çektiği telgraf ile bu durumu belirtmiş ve kendisinin de pek üstelemediğini söylemiştir.
Sonuç olarak Lozan Antlaşması imzalanmış ve On İki Adalar İtalyanlara bırakılarak buradaki Türk haklarından vazgeçilmiştir.
İtalya’dan Geri Alınamayan Meis Adası
Meis Adası, Lozan Konferansı’nın ikinci döneminde taraflar arasında yoğun tartışmalara neden olmuştur. İsmet Paşa, İmroz ve Bozcaada ile birlikte Meis Adası’nın da Türk egemenliğine bırakılmasını istemiştir.
Siyasi komite ikinci toplantısını yaptığı zaman tartışılan konu, antlaşmanın 15’inci maddesi olmuştur. Bu madde ile Türkiye, devletlerden Meis adasını istemiştir. İtalyan temsilci Montagna, İsmet Paşa’nın teklifinin Misak-ı Milli hükümlerine ters olduğunu ifade etmiştir.
İsmet Paşa, Meis adasının Türk karasuları içinde bulunduğunu ve şimdiye kadar da buranın Türkiye’nin bir parçası sayıldığını söylemiştir. Bu adanın Anadolu’nun ayrılmaz bir parçası olduğunu belirten İsmet Paşa, Anadolu’nun güvenliği için özellikle bu adanın gerekli olduğunu anlatmıştır.
Müttefikler, Türkiye’nin talebini kabul etmemeye karar vermişler, bu karar Türk tarafında şaşkınlık yaratmıştır. Türkiye’nin bu isteği, egemenliğini genişletmek olarak görülmüştür.
Meis konferansın son anına kadar çözülemeyen konular içinde yer almıştır. Müttefikler Meis konusunda ortak hareket etmişlerdir. Montagna’ya göre İtalya bu adadan vazgeçemezdi. Çünkü bu Mussolini’yi zor durumda bırakabilirdi.
Montagna’nın açıklamaları karşısında, İsmet Paşa şu çözüm yolun teklif etti:
- İtalyanlar, bu adanın hiçbir şekilde aleyhimize kullanılmayacağına dair askeri teminat verecek.
- On iki Ada’nın Osmanlı borçları payının 1912 yılından itibaren paylaştırılması kabul edilecek.
Böylece iki konu aynı zamanda, yani hem Meis adası, hem On İki Ada’nın Osmanlı borçları hissesin hangi tarihten itibaren paylaştırılacağı konusu halledilmiş oldu.
Meis adası, Anadolu’nun parçalarındandır. Ona sahip olmak davamız, haklı ve meşrudur. Fakat dünya barışının kurulması amacıyla bu ada hakkındaki isteğimizden vazgeçiyoruz. İsmet İnönü
Lozan Barış Antlaşması Türkiye’ye Bırakılan Adalar
Türkiye Lozan’da Gökçeada, Bozcaada, Tavşan, Meis ve Semadirek’i istemiştir. Türkiye’nin istediği istediği bu 5 adadan 3’ünü almayı başarmıştır. Bu yerler şunlardır:
- Gökçeada
- Bozcaada
- Tavşan Adaları
Anadolu kıyısına üç milden az uzaklıkta olan topraklar üzerindeki Türk egemenliği bu şekilde teyit edilmiştir. Bu antlaşmaya bağlı olan toprak parçaları sadece adalar olduğundan adacık ve kayalıklar egemenlik devrine konu olmamıştır.
Sonuç
1830’da bağımsızlığı elde eden Yunanistan, kuruluşunda Şeytan Adaları ve Kiklat Adaları’nın büyük çoğunluğu ile 1913’de Girit Adası’nı elde etmiştir. Birinici Dünya Savaşı’nın ardından Anadolu’yu işgal eden Yunanlılar, Milli Mücadele ile yenilgiye uğramıştı.
Lozan Barış Antlaşması’nın onikinci maddesi ile Limni, Semadirek, Midilli, Sakız, Sisam ve Ahikerya, Taşoz, Bozbaba ve İpsara adaları askerden arındırılmak şartıyla Yunanistan’a bırakılmıştı.
Aynı antlaşmada Menteşe Adaları ile beraber Meis’i İtalyanlara verilirken Gökçeada, Bozcaada, Tavşan Adaları Türkiye’ye verilmiştir. Ayrıca Anadolu sahillerine üç milden az uzaklıkta bulunan adalar üzerideki Türk hakimiyeti de teyit edilmiştir.
Yunanistan, 10 Şubat 1947’de Paris Barış Antlaşması ile İtalya’ya bırakılan Meis ve Menteşe’yi askerden arındırılmış olma şartı ile elde etmiştir.
- Vikipedi – Lozan Antlaşması
- Fuat İnce – dergipark.org.tr – Lozan Barış Antlaşması ve Ege Adaları
- Bilal Şimşir – Lozan Telgrafları 1922-1923