Cezayir’in Fransa Tarafından 1830’da İşgali
Cezayir’in işgali, 12 Haziran 1830-5 Temmuz 1830 tarihleri arasında Fransa Devleti’nin, Osmanlı İmparatorluğuna bağlı olan Cezayir-i garp eyaletinin merkezi olan Cezayir’e düzenlemiş olduğu askeri operasyondur.
Cezayir’in Fransa tarafından işgali ile Cezayir’de yaklaşık olarak 300 yıl süren Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği bu topraklarda son bulmuştur.
Yunan ayaklanması, Osmanlı Devleti’nin başına bir çok sorun çıkardı. Yunanistan topraklarının elden çıkmasının yanında, 1829’da Edirne Barışı ile Ruslara karşı da toprak kayıpları oldu.
Eflak ve Boğdan üzerindeki kontrolü tamamen zayfladığı gibi, Fransa’da 1830 yılında, Kuzey Afrika’da bir Osmanlı toprağı olan Cezayir’i işgal etti.
Yunan ayaklanmasının bir sonucu olarak, 1831’den itibaren on sene sürecek olan Mehmet Ali Paşa ayaklanması ortaya çıktı ve bu ayaklanmanın sonunda da Mısır ile olan bağları kopma noktasına geldi.
Cezayir’in Fransız İşgali Öncesi Durumu
Cezayir, Kuzey Afrika’ya egemen olan İspanyollardan, Türk denizcileri Oruç ve Hızır Reis kardeşler tarafından ele geçirilmiştir.
Oruç Reis 1516’da Cezayir’i ele geçirdikten sonra, Tlemsen şehrini almak isterken şehit düşmüştür. Bu olay üzerine Cezayir’in ele geçirilmesine kardeşi Hızır Reis devam etmiştir.
İspanyollar ile mücadelesine tek başına devam edemeyeceğini anlayan Hızır Reis, Osmanlı Devleti’ne başvurmuş ve burasını Padişahın ülkesi olarak ilan etmiştir.
Cezayir’in Osmanlı Devleti’nin tam olarak kontrol altına girmesi ancak 1529’da mümkün olmuştur. Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman, Barboros’u 1534 yılında Cezayir Beylerbeyi olarak ilan etmiştir.
1551’de Trablusgarp’ın Turgut Reis Paşa tarafından alınmasından sonra, Cezayir, Tunus ve Trablusgarp’a Garp ocakları adı verilmiştir. Bundan sonra Garp Ocakları bir tek beylerbeyi tarafından yönetilmeye başlanmıştır.
Kapudan-ı Derya ve Cezayir Beylerbeyi Kılıç Ali Paşa’nın 1587’de ölümünden sonra Osmanlı Devleti, Garp Ocakları’nı birbirinden ayırıp her birine ayrı beylerbeyi tayin etmiştir.
Beylerbeyi üç sene için görev yapacaktı. Osmanlı Devleti böyle bir karar almakla, Kuzey Afrika’nın yönetimini uzun süre tek bir kişinin elinde kalmasını önlemek istemiştir. Fakat bu gerçekleşmemiş ve Ocakların bağları zaman içinde Osmanlı Devleti ile azalmıştı.
Barboros Cezayir’i 1520’de Osmanlı Devleti’ne bağladığı zaman, Yavuz Sultan Selim, kendisine yardım etmesi için bir kısım kuvvet göndermişti. Cezayir’e gönüllü gidecek olanlara Yeniçerilik imtiyazı verileceği bildirilince, dört bin kişi Cezayir’e gelip Yeniçeri olmuştur.
Garp Ocakları biribirinden ayrıldıktan sonra, ocakların yönetimi bu Yeniçerilerin eline geçmiştir. 17. yüzyılın sonlarına doğru bu ocaklar, Dayı adı verilen bu yeniçeriler tarafından yönetilmeye başlandı.
Cezayir’in dayılar tarafından yönetilmeye başlanması ile, Osmanlı Devleti ile olan bağlarını daha da zayıflattı ve dayılar, ocakları adeta bağımsız olarak yönetmeye başladılar.
Dayılar başlangıçta Osmanlı Devleti’ne her sene belli bir vergi gönderirken, zaman içinde bu vergi, arada sırada gönderilen hediyelere dönüştü. 19. yüzyıl geldiği zaman Cezayir’in içinde bulunduğu durum bu şekilde idi.
Fransa’nın Cezayir ile Olan Bağları
Cezayir, Osmanlı Devletinin Akdeniz’deki hakimiyeti bakımından ve bunun yanında Cebelitarık Boğazına yakınlığı sebebiyle stratejik bir konumda bulunuyordu ve bundan dolayıAvrupa devletlerinin de ilgi alanı içinde idi.
Avrupa devletleri içinde Cezayir ile en çok ilgisi olan devlet, coğrafi yakınlık sebebi ile Fransa olmuştur. Fransa’nın Cezayir ile olan ilgisi Barboros Hayrettin Paşa’nın Cezayir’i ele geçirmesinden önce başladı.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde Fransa’nın Osmanlı Devleti ile olan dostluğu, Fransa’nın Cezayir’e olan ilgisini daha arttırmıştır. Bu dönemde Fransa, 1577’de Cezayir’e bir konsolos tayin etmeyi başarmışdı.
Bunun yanında ilerleyen zamanlarda da, vergi vermek şartı ile, Cezayir kıyılarında mercan avlanma hakkını elde etti ve aynı zamanda da Annaba yakınlarında, Bastion adını verdikleri ticaret merkezi kurdular. Bastion Cezayir’den buğday alıp Avrupa’ya ihraç ediyordu.
17 .yüzyılda Fransa-Cezayir ilişkileri bozulmaya başlayıp, aralarında çatışmalar oldu. Fransız İhtilali ile birlikte, ilişkiler tekrar düzelmiştir.
Napolyon’un Mısır’a saldırmasının ardından Osmanlı Devleti ile Fransa’ya savaş ilan edince, Cezayir Dayısının da savaş ilan etmesi istenmiş, Dayı bunu istemeyerek yapmak zorunda kalmıştır.
İngiltere’nin 1805’te Trafalgar’da ortak İspanyol-Fransız donanmasını yok edip, Akdeniz’de tartışmasız olarak üstün hale gelince, Cezayir Dayısı da İngiltere’ye yakınlaşma yoluna gitmiştir. Bundan dolayı Napolyon, Akdeniz hakimiyetini İngiltere’nin elinden almak için Cezayir’i işgal etmek istemişse de, Avrupa’daki gelişmeler buna izin vermemiştir.
Napolyon Savaşları, Fransa’nın Cezayir’i işgaline iten sebebleri de ortaya çıkardı.
Cezayir’in Fransa Tarafından İşgal Edilme Sebebi
Fransa Kralı XVIII. Louis 1824 yılında ölünce, yerine kardeşi X. Charles kral olmuştu. X. Charles, altı sene süren krallığı döneminde Fransa’da aşırı sıkı rejim uyguladı. Fransız İhtilali sırasında kral, Avrupa devletlerini Fransa’nın üstüne kışkırtmak için çaba harcamıştı.
Kendisi aşırı kralcı idi ve bundan dolayı da liberal fikirlere de düşmandı. Krallığı, liberallere karşı açtığı mücadele ile geçti. Bunun ülkede yarattığı tepkiyi azaltmak için de, halkın dikkatini başka dış olaylara çevirmeye çalıştı. Cezayir’in Fransa tarafından işgali de böyle başladı.
Bu dönemde Cezayir ile Fransa arasında birtakım anlaşmazlıklar vardı. Birinci anlaşmazlık, 1826 senesinde meydana geldi. Cezayir Dayısı Hüseyin Paşa, bu dönemde, Fransızlara verilen mercan avı imtiyazınının vergisini yükseltti. Fransa bunu kabul etmek istemedi ve Fransa-Cezayir ilişkileri bozuldu.
İkinci anlaşmazlık, Fransız ihtilali savaşları döneminde Fransa, Cezayir’e yerleşmiş bulunan iki Yahudi tüccar aracılığı ile Cezayir’den yüklü miktarda buğday ithal etmiş ve bunun ücretini ödememişti. Borç yaklaşık yedi milyon frank kadar tutuyordu.
Yahudi tüccarlar paralarını alamayınca, aldıkları buğdayın parasını da Dayı’ya ödeyemediler. En sonunda Fransa borcu ödemeyi kabul etti fakat Yahudilerin’de Fransa’ya borcu olduğunu iddaa ederek eksik ödeme yaptılar.
Yahudiler de bu durumu Dayı’ya iletince kendisi ödenmeyen paranın Yahudilerin değil, kendi parası olduğunu bildirerek bu sorun ile ilgilenme peşine düştü. Cezayir Dayıs İzmirli Hüseyin Paşa, Fransız Konsolos’a Fransız Hükümetine mektup yazdığını ama Fransa’nın bu mektuba neden cevap vermediğini sordu.
Fransız Konsolosu’nun Dayı’ya karşı kibirli davranarak cevap vermesi üzerine, Konsolos ile Dayı arasında tartışma çıktı. Cezayir’i İşgal etmek isteyen Fransa, 1827 Haziran ayında Cezayir önlerine bir donanma yollayıp Hüseyin Paşa’dan özür dilemesini istedi.
Gururlu bir insan olan Dayı Hüseyin Paşa da özür dilemeyince Cezayir ile Fransa arasında bir savaş gerginliği ortaya çıktı.
Fransa’nın Cezayir’i İşgal Etmesi
Fransa’nın Cezayir’e karşı harekete geçtiği dönemde, Osmanlı Devleti Yunan ayaklanması sebebi ile zor bir durumda idi. Ekim 1827 tarihinde üç devlet, Navarin’de Osmanlı-Mısır donanmasını yakınca, Osmanlı Devleti Cezayir’e yardım gönderemedi.
Cezayir kıyılarına çıkan Fransız kuvvetleri de bir türlü iç kesimlere doğru ilerleyemediler. Cezayir’i kıyıdan kuşatma dışında başarılı olamadılar. Bunda Dayı Hüseyin Paşa’nın direnişi etkili oldu. Dayı ile beraber, Osmanlı Devleti de Fransa’nın diplomatik baskılarına direniyordu.
Fransa, bir ara Osmanlı Devleti’nin, Mora ayaklanmasında olduğu gibi Mehmet Ali Paşa’dan Cezayir’e karşı yardım istemesi için baskıda bulunduysa da, Fransa’nın bu isteği kabul edilmedi.
Osmanlı Devleti’ne bağlı bulunan halk üzerine asker göndermek uygun değildir. Dışişleri Bakanı Pertev Efendi
1829 yılında Kral X. Charles, liberal fikirlerin sıkı bir düşmanı olan Polignac’ı başbakanlığa getirdi. Polignac’ın başbakan olması Fransız kamuoyunda çok büyük tepki aldı. Başabakan halkın tepkisini dışarıya çevirmek için, dış politikada bazı girişimlerde bulundu.
Öncelikle, Rusya ile Osmanlı Devleti’ni paylaşmayı amaçlayan bir antlaşma yapmak istedi. Bu sırada Rusya’nın Osmanlı Devleti ile Edirne Antlaşmasını imzalaması nedeni ile bu düşünce gerçekleşmedi.
Polignac bunun üzerine, Cezayir sorununu tamamen çözmeye karar verdi. Fransa ordusu yüz savaş gemisi ve beş yüz taşıt gemisi ile, 12 Haziran 1830 günü 16.000 kişilik askeri kuvveti Cezayir’e çıkarttılar.
Cezayir Fransız kuvvetlerine 5 Temmuz’da teslim oldu ve Dayı Hüseyin Paşa ile Fransa arasında 5 Temmuz 1830’da bir anlaşma imazalandı. Buna göre,
- Cezayir Fransızlara teslim oluyordu.
- Cezayir dayısı da, ailesi ile beraber, istedikleri yere gidebileceklerdi.
- Cezayir Dayısı’nın güvenliği Cezayir’de bulunduğu sürece de, Fransız komutanının garantisi altında olcaktı.
- Fransa, Cezayir Müslümanlarının din ve ibadet hürriyetine saygı gösterecekti.
Fransa’nın Cezayir’i kontrol altına alabilmesi çok uzun yıllar gerketirdi. Osmanlı Devleti, Cezayir üzerindeki egemenlik haklarından vazgeçmediği gibi, Avrupa devletleri nazarındaki girişimlerini yoğunlaştırdı ama bir sonuç alamadı.
Cezayir’in Fransa Tarafından İşgaline Avrupalı Devletlerin Tepkileri
Osmanlı Devleti, Cezayir’in elden çıkması sonucunda, Fransa’yı protesto etmekten ve işgali tanımadığını bildirmekten, diğer devletlerin de bu konuda yardımını almak için diplomatik çaba harcamaktan başka bir şey yapamadı.
Osmanlı Devleti’nin Fransa’nın Cezayir’i işgal etmesini sadece protesto ederek kınamasının sebebi;
- 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşından yeni çıkmış olması.
- On seneden beri devam eden Yunan ayaklanmasının, Osmanlı Devleti’ni oldukça yorması.
- Fransa’nın Cezayir’i işgal etmesine karşı koyabilecek donanmaya sahip olmaması.
Bu sebepler yüzünden ve aynı zamanda da Osmanlı hükümetinin diğer devletler nazarında diplomatik girişimleri sonuç vermeyince, en sonunda 1847 senesinde yayınlanan devlet salnamesinde, Osmanlı eyaletlerini gösteren listeye, Cezayir-i Garp eklenmedi ve Padişah, bu ülke üzerindeki hukukundan vazgeçmiş oldu.
Rusya, Fransa’nın Cezayir’i işgal etmesinden memnun kalmıştı. Fransa Cezayir’i işgal etmekle, Akdeniz’de İngiltere’nin karşısında güçlü bir konum elde etmiş olacaktı. Rusya’nın dostu olan Fransa’nın bu durumu, İngiltere’ye karşı mücadelesinde Rusya’nın avantajna olacaktı.
Fransa’nın Ren taraflarında önceden beri gözü olduğunu bilen ve bu durumdan rahatsızlık hisseden Prusya, Fransa’nın Cezayir’i ele geçirmesinden memnun oldu. Bu şekilde Cezayir ile uğraşan Fransa, bir müddet daha, Ren boylarını ele geçirmekten uzak kalacaktı.
Avusturya Yunan ayaklanmasında olduğu gibi, Cezayir’in Fransa tarafından işgalinde, politik bakımdan Osmanlı Devleti’ne yardımcı olmaya çalıştı. Rusya’nın Fransa ile olan yakın ilişkileri, Avusturya’yı hiç memnun etmemişti.
Cezayir’in işgal edilmesinden dolayı en büyük itiraz İngiltere’den geldi. Fransa, Cezayir’i ele geçirmekle birlikte Batı Akdeniz’de ve Cebelitarık’a yakın bir alanda kuvvetli bir duruma gelmiş oluyordu. Bu durum ise, İngiltere’nin Akdeniz’deki egemenliğini sarsacak bir gelişmeydi.
Fransa’da, X. Charles’ın tahttan inmesi ve yerine Louis-Philippe’nin gelmesi üzerine İngiltere itirazını daha çok sürdürmedi. Bunun sebebi ise Louis-Philippe’in, denizaşırı topraklarda sömürge düşüncesinde olmaması ve dış politikada da İngiltere ile beraber hareket etmek istemesidir.
- Musul Sorunu: Lozan Antlaşmasının En Büyük Pürüzü
- 1924 Anayasası: Barış ve Kalkınma Dönemi
- Sivas Kongresi Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey
- 9 Adımda Halifeliğin Kaldırılması Ve İlginç Detaylar
- İzmir Suikastı: Atatürk’e Kurulan Tuzak
Fransa'nın Cezayir'i İşgal Ettiği Dönemde Osmanlı Devleti'nin Başında Bulunan Padişah kimdir?
Fransa'nın Tunus İşgali Ne Zaman Gerçekleşti.
Mısır'ın Fransa ve İngiltere tarafından işgali ne zaman gerçekleşmiştir.
Prof. Dr. Fahir Armaoğlu, 19. yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914)