Anzavur Ayaklanması (İsyanı) Hakkında Tüm Detaylar
Anzavur Ayaklanması (Anzavur İsyanı), Milli Mücadele döneminde Anadolu’da düzenlenen ayaklanmalardan biridir. İstanbul Hükümeti tarafından desteklenmiş olan Anzavur Ayaklanması adı, ayaklanmaya önderlik eden Anzavur Ahmet’ten gelir.
Ahmet Anzavur’un liderliğinde çeşitli dönemlerde gelişen Anzavur Ayaklanması, aslında Anadolu’daki direnişi engellemeye yönelen iç isyanlar arasında en önemlisi sayılabilir. Çünkü Batı Cephesi’nin oluşturulması ve Yunanistan işgalinin durdurulmasının gecikmesine neden olmuştur.
Anzavur Ayaklanmasının Nedenleri
Anzavur Ayaklanması Milli Mücadele’ye tahmin edilenin üzerinde olumsuz etki yapmıştır. Anzavur Ayaklanması nedenleri şu şekildedir:
- İngiliz ve Yunan istilasını kolaylaştırarak milli kuvvetlerin zayıf düşürülmek istenmesi.
- Anzavur ve adamlarının Padişah’tan ve Sadrazam Damat Ferit Paşa’dan yardım ve destek görmeleri.
- İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin Kuvayi Milliye’yi dağıtıp Türkleri kardeş kavgasına sürekleme çabaları.
- İngiltere’nin İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nı ele geçirilme amacıyla Biga ve Gönen bölgelerini tampon bölge olarak görmesi ve bu bölgeleri Kuvayi Milliye’ye karşı kullanmayı planlaması.
- İngilizlerin politikalarını gerçekleştirmek üzere bölgeyi karıştırmak ve Kuvayi Milliye’yi zayıf düşürmek için Anzavur Ayaklanması liderlerini desteklemeleri.
- Bölgede bulunan bazı Kuvayi Milliyecilerin davranış ve tavırlarının da Anzavur’un güçlenmesine neden olması.
Ben İngilizlerden bir çok yardımlar görerek bu işe giriştim. Daha birkaç çarpışma daha yapacağım. Ondan sonra memleketi yabancılara işgal ettireceğim. Bunun için de bana verilen paranın sayesinde yeterli miktarda kuvvet elde edeceğim. Ahmet Anzavur (İzmir’e Doğru Gazetesi)
Birinci Anzavur İsyanı
23 Nisan 1919 tarihinde Ahmet Anzavur üçüncü sınıf maaşla İzmit Sancağı Mutasarrıflığına atanıp Ağustos 1919 tarihine kadar bu görevde kalmıştır. Bu tarihlerde ülkenin her tarafında olduğu gibi Marmara Bölgesinde’de karışıklıklar devam ediyordu.
15 Haziran 1919 tarihinde Balıkesir Mutasarrıflığına nakledilen Ahmet Anzavur bu bölgede kendine göre bazı başarılar elde etmiş ve cesaretlenmişti. Hakkı olmayan makama süratle gelmesi de kendisini etkiliyordu. Sarayda kendisine yakın kişiler olduğu gibi bölgede de taraftarları çoktu.
Anzavur o günlerde saraya da danışmış, daha sonra bölgeyi Kuvayi Milliye’den temizleme görevini üzerine almıştır. Anzavur Ayaklanması sonucu köy köy dolaşarak yapılan çalışmalarda halkın dini inançlarını da istismar ederek, Mustafa Kemal Paşa’yı vatan haini ilan etmiştir. Kendi yanına topladığı kişilerle yağma ve saldırılarda bulunuyordu.
Balıkesir’deki çalışmaları ciddi olarak tehdit etmeye başlayınca, Edremit Kaymakamı başkanlığında bir nasihat heyeti gönderilmiştir. Yola gelmek istemeyen Anzavur, Anzavur ayaklanması ile çalışmalarına devam ederek askeri depolara saldırıp adamlarına silah sağlamaya başmıştır.
Diğer yandan Anzavur Ayaklanması taraftarlarının Padişah’tan ve Damat Ferit Paşa’dan yardım görmeleri, bölgedeki isyanın yayılmasına neden oluyordu. Bu sırada İçişleri Bakanı Balıkesir ve bölgesinde Kuvayi Milliye’yi ele geçirmek için teşkilatın ileri gelenleriyle sözde dostluk kurma çabasındaydı.
Bunun dışında Jandarma Genel Komutanı Kemal Paşa’yı Kuvayi Milliye’yi etkisiz hale getirmek için Balıkesir ve Denizli’ye göndermişti. İngiliz Muhipleri Cemiyeti’de milli mücadele taraftarlarını dağıtıp kardeş kavgasına sürüklemeye çalışıyordu. Anzavur Ayaklanması bu faaliyetlerin bir parçası olarak ortaya çıkarılmıştı.
Anzavur’un Kuvvet Toplaması
Bölgede bulunan bazı Kuvayı Milliyecilerin davranış ve tutumları da Anzavur’un güçlenmesine kısmen zemin hazırlamıştır. Bu, daha çok köylerden Kuvayi Milliye için yardım toplanması sırasında köylülerin incitilmesi şekliyle oluyordu. Fakir bir durumda olan köylülerden veremeyeceği kadar yardım ve para talep edilmesi huzursuzluğa yol açıyordu.
Anzavur bütün fırsatları kurnazlıkla değerlendiriyor ve kullanıyordu. Etrafına çok sayıda kuvvet toplamayı başarmıştı. Bölgede kendisini durdurabilecek tek güç olarak Balıkesir Milli Hareketini görmekteydi. Bu yüzden Balıkesir’i ele geçirip liderlerini ortadan kaldırmak, amacına ulaşmak için ilk adımı olacaktı.
Bu haber Gönen Milli Hareket Başkanı Şevket Bey tarafından 27 Ekim 1919’da bir telgrafla iletilmişti. Anzavur ilk olarak Gönen bölgesindeki köyleri dolaşarak taraftar topladı. Sözde din adına ve Padişah namına isyan ettiğini açıkladı. Mustafakemalpaşa ilçesine gelerek halkı hükümet binası önünde toplamış ve onları etkisi altına almıştı.
Bu kötü durum karşısında Gönen Kaymakamı, Bandırma’daki tümenden yardım isterken, yaşanan gelişmeleri de Balıkesir Mutasarrıflığına da bir telgrafla göndermiştir. 28 Ekim’de Ahmet Anzavur Padişah’a bir telgraf çekerek “isyan bayrağı açtığını” bildirmiş oldu.
29 Ekim’de Ahmet Anzavur’un mutasarrıflık kanalıyla Hacim Muhittin’e gönderdiği telgraf gerçekte İttihatçı olan Kuvayi Milliyecilerin Yunanlılara doğan tepkiden yararlanarak ceplerini doldurdukları suçlamasını dile getiriyordu.
Heyet Merkezi toplanarak 29 Ekim tarihli bir cevap hazırladı. Gönderilen cevapta “Ülkemizin kurtuluşu için çalışan bizler, herhangi bir makamın denetlemesini sevinçle kabul ederiz” açıklamasıyla düşmana rağmen müslüman halkı tahrik eden bir amaç için çalışan Anzavur’a şiddetle karşı geleceklerini bildirdiler.
Anzavur İsyanının Genişlemesi
Bölgede Anzavur’un tehlikeli gelişimi ve Gönen Kaymakamı’nın telgrafı Balıkesir’de endişeleri ve korkuları arttırmıştı. Ülkenin düşman işgaline uğradığı bir dönemde halkı birbirine düşürmenin zararları açıklanıp, kan dökülmemesi için tedbir alınması istendi.
Durum Kolordu ile İlçe Jandarma Alay Komutanlığı’na ve İçişleri Bakanlığı’na bildirilerek, takip edilecek hareket tarzı da sorulmuştu. Bakanlık sakin olunması gerektiğini tavsiye ederek, gelişmeleri Savunma Bakanlığı ile Başbakanlığa bildirmişti.
Diğer yandan Anzavur’un bölgede egemenlik kurma çalışmaları Hacim Muhittin Bey tarafından Temsil Heyeti’ne bildirilmiş bulunuyordu. Temsil Heyeti’nden gerekli önlemlerin alınması konusunda talimat gelmişti. Bunun üzerine Balıkesir’deki çalışmalar hızlandı. Anzavur ise Susurluk’un Balıkdere Köyü’nde geçici karargah kurarak 2 Kasım 1919’da Susurluk’a girmişti.
Susurluk’ta hakimiyet kuran Anzavur Ayaklanması buradaki silahlara el koyduğu gibi bir kısım askerleri de zorla kendi yanına almayı başarmıştır.
Anzavur kuvvetleri Susurlukta fazla kalmamalarından dolayı, Balıkesir’den gönderilen askerler kendisini yakalayamamıştı. İsyanı önlemek için 30 Ekim’de Bandırma’ya gönderilen cephane dolu arabalar da Anzavur Ayaklanmasına katılanlar tarafından ele geçirilmiştir.
Aynı gün Edremit Kaymakamı Köprülülü Hamdi Bey, Kazım Bey tarafından isyancı önderle görüşmek üzere Manyas’a gönderildi. Ahmet Anzavur, Hamdi Bey’den dinlediği tavsiyelere inanmış gibi gözüktü. Bunun üzerine Kazım Bey, Kolordu’ya 6-7 Kasım günü telgraf çekerek konunun çözüldüğünü, takibe gerek olmadığını bildirdi.
İkinci bir görüşme yapmak üzere de Hacim Muhittin Bandırma’ya gitmişse de, Anzavur buluşma yerine gelmemiştir. Anzavur ile anlaşma imkanının olmadığı anlaşılınca, üzerine asker gönderilerek mağlup edilmiştir. Fakat kendisi kaçmayı başararak huzursuzluk çıkarmaya devam etmiştir.
Anzavur Ayaklanması sonucu isyancılar 12 Kasım’da Susurluk’u yeniden işgal etmiş ve şehirde bulunan hayvanlara ve toplara el koymuştu. Çok yakında Kuvayi Milliye’nin peşine düşeceğini açıklayan Anzavur, Temsil Heyeti’ne haber göndererek Balıkesir’in kendisine teslim edilmesini de istemiştir.
Anzavur’a Karşı Balıkesir Bölgesinde Alınan Önlemler
Bu gelişmeler üzerine Balıkesir’de 14. Kolordu Komutan Vekili Kazım Bey, Anzavur kuvvetlerine karşı koymak üzere hazırlıklara başladı. Balıkesir’de genel seferberlik ilan edildi. 15 yaşından büyükler askere çağırıldı. Vatansever halk, Yunanlıları arkasında bırakarak yeni düşmana karşı yürüdü.
Bu kişilerin içinde ihtiyarlar, gençler bulunuyor, ellerinde çeşitli silahlar taşıyorlardı. Bu görüntü milli çoşkunun gerçek bir görüntüsünü oluşturmuştur. Balıkesir’in Anzavur Ayaklanmasından koruması gerektiği anlaşılmıştı. Çünkü Anzavur’un en önemli hedefinin Kuvayi Milliye olduğunu halk anlamıştı.
Bu yüzden Anzavur’u beklemek yerine bizzat üzerine gitmek daha faydalı olacaktı. Balıkesir kuvvetleri ile Anzavur’u Demirkapı bölgesinde bozguna uğrattı. Ancak Ahmet Anzavur 16 Kasım 1919’da tekrar kaçmayı başarmıştı.
Balıkesir’de oluşan kuvvetlerin bir yandan Yunanlılar ile mücadele ederken bir yandan da Anzavur kuvvetlerini mağlup etmesi, Kuvayi Milliye ile askerin manevi gücünü arttırmıştı. Bundan dolayı Kuvayi Milliye’ye katılımlar çoğalmış, yardımların gelişi hızlanmıştı.
Anzavur’a karşı esas faaliyet Balıkesir’de yaşanıyordu. Kazım Bey askeri kuvvetlerin başında, Hamdi Bey Kuvayi Milliye’nin başında olmak üzere Balıkesir’den ayrılıp Anzavur’a karşı yürüdüler. 15-16 Kasım’da Demirkapı çarpışması sonucunda Ahmet Anzavur bozguna uğratıldı. İsyancıların Susurluk’ta el koyduğu top ve cephaneler geri alındı.
Kuvayi Milliye 16-17 Kasım’da Anzavur kuvvetleri ile tekrar karşılaştı. Anzavur mağlup olarak kaçmaya mecbur oldu. Anzavur ise köylerde propagandalarını yoğunlaştırmışsa da, Anzavur’un emrindeki kuvvetlereden aldatıldığını anlayanlar Anzavur’un yanından ayrılmaya başladılar.
Buna rağmen isyancının yanında yüzlerce kişilik kuvvet bulunuyordu. Anzavur’un Bandırma bölgesinde güvenliği bozmaya yönelik hareketleri üzerine Sadaret, Asker ile Mülki idarenin işbirliği yapmasını istemiştir.
Anzavur Tehlikesinin Büyümesi
Yeni düzenleme ile 174. Alay Kumandanı Kaymakam Rahmi Bey, Anzavur’u takip etmekle görevlendirildi. Yardımcılığına da Çerkes Ethem atanmıştı. Çerkes Ethem 19-20 Kasım’da Balıkesir’e gelmiş, Anzavur ise 22 Kasım’da 200-300 kadar süvariyle Gönen’i işgal etmişti.
Çerkes Ethem Kuvayi Seyyare diye bilinen kuvvetleriyle Gönen’e doğru hareket etmişse de, Anzavur kendisiyle savaşmaktansa Gönen’den kaçmayı tercih etmiştir. Milli kuvvetlerden her zaman kaçan Anzavur’un Kuvayi Milliye’ye karşı da başarısı bulunmamaktadır.
Köy ve kasabalara ani baskınlarla duruma hakim olmak istiyordu. Tehdit ve korkutmalar, bazen de insanları öldürmekle etrafı şaşkına çevirmeyi başarmıştı. Peşine takılan Çerkes Ethem’in ısrarlı takipleri sonucunda 26 Kasım’da Saraçlar Köyünde sıkıştırılmıştı. Şiddetli çarpışmalar sonunda adamları fazla dayanamayıp mağlup olmuş, ancak Anzavur bir kez daha kaçmayı başarmıştır.
30 Kasım’da Mustafakemalpaşa’nın doğusunda isyancıları kuşatan Rahmi Bey ve Çerkes Ethem’in elinden, Anzavur bir kez daha ellerinden kaçmayı başarmıştı. Bu arada Gönen yeniden Anzavur’un eline geçmişse de, Biga’dan gelen kuvvetler sayesinde Gönen ve civarı isyancıların elinden kurtarılmıştır.
Anzavur bundan sonra yanındaki az adamıyla Susurluk’ta ve Manyas’ta görülmüştü. Milli kuvvetler Anzavur’un asi oğlu Kadri’nin peşine düştü. 1 Ocak 1920’de tekrar mağlup olarak kaçmayı başarmışlardır. Anzavur Ocak 1920’de Damat Ferit Paşa’nın daveti üzerine İstanbul’a gitti. Bu buluşmadan, Damat Ferit’in de Anzavur’a el altından yardımcı olduğu anlaşılmıştır.
Anzavur’un oğlunun mağlup olmasıyla isyan o için son bulmuşsa da, Anzavur’un yakalamamasından dolayı sıkıntılar ortadan kalkmış değildi. Nitekim, Kuvayi Milliye’ye karşı isyan ileride tekrar başlayacaktı.
Birinci Anzavur İsyanı’nın Sonucu
İngilizlerin planlarına şimdilik fırsat verilmemişti. Anzavur’un dini duyguları kullanarak halkı kışkırtması, ona pek fazla yarar sağlamamıştır. Peşinden büyük kalabalıkları sürükleyememiş, şahsi gayretleri sayesinde insanları etrafında toplamayı başarmıştı.
Bu yüzden Anzavur hiçbir zaman Kuvayi Milliye ile cephe savaşına cesaret edememişti. Saltanata bağlılık propagandaları İngiliz planları dahilinde olduğu kesindir. Çok sıkıntılı günlerde saltanatın şaşkınlığı ve gafleti, işi ihanete kadar götürmüştür.
Bu isyanın en büyük tahribatı, Yunan işgali karşısında olmuştur. Kuvvetler bölünmüş maneviyat sarsılmıştır. Bütün bunlara rağmen Kuvayi Milliye’nin zaferleri tamamen durmuş değildi.
İkinci Anzavur İsyanı
16 Şubat 1919’da İkinci Anzavur İsyanı , Biga’ya saldırması ile başladı. İngilizler Akbaş olayını unutmamak konusunda kararlıydılar. Bu amaçla 1 Şubat günü Bandırma’ya savaş gemilerini gönderip karaya 200 asker çıkardılar.
14. Kolordu komutanlığına verdikleri notayla, Akbaş baskını işini İngiltere hükümeti aleyhinde bir hareket olarak değerlendirdiklerini, Akbaş’tan kaçırılan bütün silah ve cephanenin 12-29 Şubat tarihleri arasında, sorumlu kişilerin de 15 Şubat’a kadar teslimini istediler.
İngiliz işgaline karşılık Susurluk’ta bir Kuvayi Müfrezesi hazırlandı. Bandırma’yı boşaltmadıkları takdirde üzücü olayların çıkabileceği Balıkesir Müdafaa-i Hukuk örgütünce İngilizlere bildirilince 11 Şubat’ta askerlerini çektiler.
İngilizler çatışmaya girmeden amaçlarına ulaşmak düşüncesinde oldukları için bu sefer Anzavur aracılığıyla Akbaş silahlarını ve onları kaçıranların imhasını sağlayacaklardı.
Akbaş Baskının Sonucu
Baskını yapanlar Gâvur İmam ve Çerkes Şah İsmail’in emrindeki 200 silahlı, binden fazla baltalı, bıçaklı ve sopalı köylülerdi. Baskın sırasında Hamdi Bey’in arkadaşlarından Kâni, Hamdi Bey’den aldığı emir üzerine hapishanede bulunan Kara Hasan ile 14 çete arkadaşını öldürdü.
17 Şubat’ta Anzavur 15 adamıyla Biga’ya geldi ve kumandayı ele aldı. İki üç gün içinde Hamdi Bey, Kâni Bey ve Üsteğmen Rıza öldürüldüler ve hakaret gören cesetleri 18 Şubat’ta Biga’ya gelen iki İngiliz subayına gönderildi.
Hamdi Bey ve arkadaşlarının ölümüyle Akbaş baskınının intikamı alınmış bulunuyordu. Fakat silahları Kuvayi Milliye’ye kullandırmamak da İngilizlerin amaçları arasında bulunuyordu. Ahmet Anzavur 18 Şubat’ta Biga’dan ayrıldı. Yenice’de Akbaş’tan getirilen silah ve cephane Dramalı Rıza’nın askerleri tarafından korunuyordu.
İlk saldırıyı savuşturan Dramalı Rıza, Ahmet Anzavur’un 500 kişilik takviye alarak yaptığı ikinci bir saldırıya dayanamadı. 21 Şubat’ta Ahmet Anzavur 800 kişilik kuvvet ile Yenice’ye girdi. Müfreze geri çekilmek durumunda kaldı, fakat çekilmeden önce cephanelik havaya uçuruldu.
Böylece Akbaş baskını için harcanan bütün emekler boşa gitmiş oldu. Silah ve cephanenin infilak etmesi ile her şey boşa gitmiş görünüyorsa da, bunların bazıları Anzavur’un eline geçmesi ihtimali ortadan kalkmıştı.
Akbaş Baskını’ndan sonra, Anzavur’un adamları eliyle ve İngilizlerin tahrikleriyle daha çok şehit verilmiştir. Anzavur’un ortadan kaldırılmasından sonra yakalanıp mahkemeye sevkedilen hainler, ihanetlerin bedelini hayatlarıyla ödemişlerdir.
İkinci Anzavur İsyanın Gelişimi
Hamdi Bey’in Kara Hasan’ı ortadan kaldırması üzerine boşluk bulan Anzavur, teşkilatını kısa zamanda geliştirmiş, Biga, Çanakkale, Gönen ve Manyas bölgesine egemen olmaya başlamıştı. Aynı zamanda da Çanakkale’deki İngilizlerle de temas halinde bulunuyordu.
Anzavur’un adamları köyleri dolaşarak, Anzavur’un dindarlığından, Kuvayi Milliye’nin dinsizliğinden konuşuyorlardı. Anzavur’un kendisi Yunanlılar adına çalışmasına rağmen Kuvayi Milliye’yi Yunanlılarla işbirliği yapmakla suçluyordu.
Hamdi Bey’in ölümü, cephanenin imha edilmesi halk üzerinde derin tesirler bırakmıştı. Halk öfke doluydu, fakat ümitsizliğe kapılmıyordu. Anzavur ve Gavur İmam kuvvetlerini yok etmek, Hamdi Bey’in Biga civarında bıraktığı top mermilerini almak üzere Balıkesir’de bir ordu kuruldu.
Bu ordu, Kaymakam Süleyman Sabri ile 61. Fırka Komutanı Binbaşı Derviş Paşa’nın emrinde bulunuyordu. Bu kuvvetler Gönen üzerinden Biga’ya ilerlemiş, asiler ise ciddi bir çatışmaya girmeden dağlara çekilmişlerdi.
Gavur İmam’ın birliklerinin ani saldırısına uğrayan birlikler zor anlar yaşamış, Biga’ya girilmişken Anzavur kenti tekrar ele geçirmişti. Bunun üzerine birlikler Gönen’e geri çekildi. Birliklerin Gönen’e çekilmesi Anzavur’u cesaretlendirmiş, Gavur İmam ile Anzavur Biga bölgesine tekrar hakim olmuştu.
İyice şımaran Anzavur bu defa “Mehdilik” davasına kalkışmıştı. Etrafa haberler göndermeye, telgraflar çekmeye başladı. Kuvayi Milliye’nin Yunanlılarla işbirliği yaptığına dair sahte haberlerle köylüleri kendi yanına çekmeye çalışıyordu.
Oluşturacağı Kuvayi Muhammediye teşkilatı ile milleti kurtaracağını açıklıyordu. Son zamanlardaki pahalılığı bahane ederek ucuzluk getireceğine dair haberlerle de insanları etkilemeye çalışmaktaydı. Bunun için kendisini İngilizlerin tayin ettiğini duyurmakta, köylülerin kendisine katılmadığı takdirde uçakların köyleri bombalayacağı tehdidini de yaymaktaydı.
Doğal olarak bu açıklamalar inandırıcı değildi. Anzavur’un yardım ve teşvik almadan da bu kadar kuvvetlenmesi mümkün değildi. Son birkaç gün içinde Kuvayi Milliye Anzavur kuvvetlerine önemli kayıplar verdirmiş, köylerden kovulmuştu.
Köylüler bu yaşananlardan perişan olmuş, köyleri yakılıp yıkılmıştı. Biga halkı Balıkesir’e çektiği telgrafla, Anzavur’un Biga’ya dönmesine izin verilmeyeceğini ve onu yakalamaya çalışacaklarını bildirmişti.
Cemiyet-i Ahmediye’nin (Zaralı Cemiyet) Kurulması
Manyas’tan gelen haberler göre, halk Anzavur’a karşı silahlanmış ve ve onu şehre sokmamaya karar vermişlerdi. Kuvayi Milliye’nin gelen bu zaferleri İstanbul’daki hain kişilerle bazı dini grupları rahtasız ettiği için yeni bir rakip aramaya başlanılmıştı.
Bu rakip, Hürriyet ve İtilaf, Nigehban, Kızıl Hançerciler ortaklığıyla Cemiyet-i Ahmediye adında bir zararlı cemiyet kurulması kararıdır. Hareketi Teali İslam Cemiyeti de desteklemekteydi. Cemiyet-i Ahmediye Anadolu’da Kuvayi Ahmediye’ye dönüşecekti.
Teşkilat Biga’da faaliyete geçecek, Gönen’i ele geçirecek, Bursa ve Adapazarı’nda yayılacaktır. İngilizlerden yardım almayı planlayan cemiyet, Ali Rıza Paşa’yı düşürüp yerine Damat Ferit Paşa’yı getirmeyi planlamaktadır. Cemiyet aynı zamanda, Ayvalık tarafında Yunan Ordusu ile de işbirliğine de hazırlanmaktadır.
İngilizler bu işin Hürriyet ve İtilaf’a, Sait Molla’ya ve Pehlivan Kadri’ye çok miktarda para vermişlerdi. Hareket belli bir noktaya ulaştığında Kürt Mustafa Paşa Kuvayi Ahmediye genel komutanı olacaktı.
Ayrıca telgrafla ileri sürüldüğü kadarıyla, Batı Anadolu’da iyice örgütlenip bütün merkezle, Kuvayi Milliyeciler ortadan kaldırılmak suretiyle Nigehbancılar tarafından ele geçirildikten sonra, İngilizler ve Yunanlılarla işbirliği yapılarak Kuvayi Milliye cephesi ortadan kaldırılacaktı.
İkinci Anzavur İsyanının Devamı
Hamdi Bey’in şehit edilmesi ve büyük çabalarla Akbaş’tan kaçırılan cephanenin imha edilmesinden sorumlu olan Anzavur, tekrardan etrafa dehşet saçmaya devam ediyordu. Özellikle Nisan ayı içinde, Anzavur ile Gavur İmam’ın isyanı ve işgalleri halkı ümitsizliğe sevkediyordu.
İsyancılar Biga ve civarından topladığı 400 kadar piyade ve 150 kadar süvari ile birlikte iki koldan ilerleyip 2 Nisan 1920’de Gönen’e saldırdı. Gönen’de bulunan Rahmi Bey emrindeki 200 kişilik düzenli kuvvetle halk silahlanıp isyancılara karşılık verdiler.
Gönenlilerin bu savunması ancak iki gün devam edebilmiş, Anzavur kasabaya girerek katliam yapmıştır. Bu arada halk tarafından çok sevilen Rahmi Bey de şehit olmuştur.
Anzavur’un ve yandaşlarının halka reva gördüğü bu işkence ve eziyete kesin olarak son vermek isteyen Kuvayi Milliye, bölgeden topladığı yeni kuvvetleri göndermeye başlamıştı. Anzavur’un Gönen’e girdikten sonra Kolordu Kumandanı Yusuf İzzet Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın daveti üzere Ankara’ya gitmişti.
Aslında Anzavur Bandırma’yı ele geçirmek üzere harekete geçtiği sırada Yusuf İzzet Paşa da şehri savunmanın mümkün olmadığını bildirip Bandırma’yı terketmiştir. Halbuki şehirde bir miktar kuvvetle silah da bulunuyordu.
Albay Kazım Bey bunun üzerine Kaymakam Seyfullah Bey’i bütün subay ve askerlerle Balıkesir’e davet etmiştir. Bandırma tamamen savunmasız kalmış ve 9 Nisan 1920’de Anzavur’un eline geçmiştir.
Anzavur’un İstanbul’dan özellikle Sadrazam Damat Ferit Paşa’dan büyük destek ve teşvik gördüğü biliniyordu. İstanbul’da Anzavur’un Kuvayi Milliye’yi ortadan kaldıracağına inanların sayısı gün geçtikçe artmaktaydı.
O günlerde Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi’nin Kuvayi Milliye’nin ortadan kaldırılması için fetvalar hazırlattığı fetvalar, bölgedeki müftüler tarafından iptal edilmiştir. Bu fetvalar halk tarafından dikkate alınmamıştı. Şeyhülislam, yabancıların aleti olduğu için ülkesine ihanet etmiş oluyordu.
Temsil Heyeti’nin Anzavur’a Karşı Askeri Hazırlığı
Anzavur’un isyanının devam ettiği günlerde Balıkesir’deki askeri hazırlıkların tamamlanmaya çalışıldığı anlaşılıyordu. Birinci olarak bir öncü kuvvet 11 Nisan’da Balya istikametine ve diğer iki önemli kol da Şamlı ve Yenişehir’e doğru harekete geçmişlerdi.
İkinci olarak Demirci Mehmet Efe’nin süvari zeybek kuvvetleriyle birlikte, Salihli Cephe Kumandanı Edhem Bey’in de büyük bir kuvvetle Balıkesir’e geleceği haberleri sevinç yaratmıştı.
Üçücü olarak Akhisar Cephesi Milli Alay Kumandanı Hafız Hüseyin Bey’de önemli miktarda süvari kuvvetiyle Balıkesir’e doğru hareket etmiştir.
Bu arada Ankara’dan Temsil Heyeti’nden emir almış olan Bilecik ve Eskişehir Milli kuvvetlerinin de Bursa yönünden, Balıkesir kuvvetlerine katılmak üzere hareket edecekleri öğrenilmiştir.
Bandırma’yı işgal eden Anzavur, kendisini bölgenin hakimi sanmaya başlamıştı. Zira bu liman şehrinden İstanbul ile temas kurabiliyordu. Nitekim Damat Ferit Paşa ile daha hızlı haberleşmeye başlamıştı.
Heyet-i Merkeziye’nin Diplomatik Uyarısı
Damat Ferit Paşa ile Anzavur’un haberleşme ve temaslarının artması Hükümet’in Anzavur’a “Ahmet Paşa” olarak hitap etmesi sayesinde Anzavur Hükümet’ten valilik rütbesi de almıştı. O dönemde yayımlanan gazetelerden öğrendiğimize göre, Karesi Mutasarrıflığı atamasına ilişkin padişah emri de çıkarılmıştı.
Anzavur bu rütbeler ve tayine karşılık olarak, Sadrazam’a “Kuvayi Milliye’yi yakında ortadan kaldıracağına dair” söz de vermişti. Telgraf başında haberleşmede Anzavur para, silah ve cephaneyle birlikte iki uçakta istemişti. O günlerde Anzavur, ilanlar yayınlıyor, yabancı temsilcilerle görüşmeler yapıyordu.
Balıkesir’de ise 150 kişilik bir toplantı yapılmış, bu toplantıya katılanlar Gönen şehitlerini anmışlardı. Bunun dışında Heyet Merkezi İtilaf Devletleri temsilcilerine verilmek üzere bir muhtıra hazırladılar.
Muhtıra’da halkın güvenliğini sağlamanın asli görev olduğu da ilan edilmiştir. Buna rağmen bölgedeki hiçbir Rum vatandaşının burnunun dahi kanamadığını savunan Heyet Merkezi, İtilaf Devletleri temsilcilerinin raporlarından da bunun anlaşıldığını bildirmişlerdir.
İkinci Anzavur Ayaklanmasının Sonucu
Balıkesir’de son zamanlarda önemli gelişmeler oluyordu. Etraftan gelen kuvvetler hemen hemen hazır hale gelmiş, katılmalar devam ediyordu. Çerkes Ethem 2000 kişilik bir askeri kuvvet ile gelmişti.
Bu arada Demirci Mehmet Efe, Aydın Cephesi’nde İsmail Efe’nin emrinde 600 kişilik süvari zeybek kuvvetle gelmişti. Bu kuvvetler, Milli Mücadele’nin her türlü düşmanına savaşmak üzere gelmişlerdi. Gerek Kuvayi Milliye, gerek askerler Kazım Bey’in komutası altında son darbeyi indirmek için 14 Nisan 1920’de Balıkesir’den harekete geçtiler.
İngilizlerden ve Sadrazam Damat Ferit Paşa’dan destek alan Anzavur’un son olarak Bandırma Rumlarından da destek aldığı anlaşılmıştı. Bandırma’daki Rum azınlığı Anzavur’u güya bir kurtarıcı olarak alkışlamış ve başarısı için desteklerini bildirmişlerdir.
Balıkesir’den harekete geçen kuvvetler 15 Nisan akşamı Yahyaköy civarında Anzavur ayaklanmasına katılan kuvvetleri ile karşılaştılar. Tüm gün süren çarpışmaların sonunda Milli kuvvetler galip gelmeyi başardı. Anzavur zamanında ele geçirdiği iki adet top ve malzemeleri bırakarak firar etti. 60 hain de esir alınmıştı.
Bu elde edilen başarı büyük sevinç yaratmış, Kuvayi Milliye’nin itibarını yükseltmişti. Bunun dışında Balya ve bölgesinde Sarı Efe kuvvetleri Gavur İmam’ı mağlup etmeyi başarmıştı.
Bunun üzerine 19 Nisan’da Karabiga’ya kaçan Anzavur oradan da bir Britanya gemisiyle İstanbul’a dönmüştür. Böylece, Batı Cephesi’nin oluşturulmasını ve Yunan işgalinin durdurulmasını geciktiren İkinci Anzavur Ayaklanması Nisan ayı sonunda kesin olarak bastırılmış oldu.
Üçüncü Anzavur Ayaklanması
Anzavur 19 Nisan 1920’de Bandırma’dan kaçtıktan sonra Gönen’den de çekilmek zorunda kalmıştı. Bu bölgelerde güvenlik sağlanmış, halk isyancıların elinden kurtarılmıştı. Buradan Biga’ya yürüyen kuvvetler, on saat süren çarpışmaların sonunda şehri asilerin elinden almayı başardılar.
Kuvayi Milliye’yi kolaylıkla dağıtabileceğini düşünen Anzavur adamlarını başsız bırakıp İstanbul’a kaçmıştır. İngilizler ve Damat Ferit, Kuvayi Milliye karşısında zor durumda kalan isyancıları sahillerden toplamak üzere Karabiga iskelesine gemiler göndermişti.
Son zamanlarda Anzavur ayaklanmasının kısmen önlenmesi üzerine, Kuvayi Milliye ve yardımcı olmak üzere gelmiş olan kuvvetlerin bazıları yerlerine geri dönmek üzeriydi.
Milli kuvvetler tarafından hezimete uğrayarak İstanbul’a firar etmiş bulunan Anzavur, hükümet tarafından İzmit Mutasarrıflığına tayin edildi. Anzavur Nisan 1920’den itibaren Bolu, Adapazarı, Düzce ve Hendek taraflarında hükümetin onayıyla tahriklere tekrar başlamıştı.
Yanına verilen kuvvetlere de “Hilafet Ordusu” denilmişti. Anzavur bölgede peşinden gelecek bir güç sağlayamadığı gibi, Çerkes Ethem kuvvetlerine de yenilmişti.
Çerkes Ethem Kuvayi Tedibiye Kumandanı sıfatı ile Balıkesir’e gönderdiği telgrafında, Geyve Boğazı’ndan Adapazarı’na yürürken asileri bozguna uğrattığını ve 5 top ile 8 makineli tüfeğin ele geçirildiğini bildirmiştir.
Böylece Adapazarı ve Sapanca düşmandan temizlenmiş ve Kuvayi İnzibati’ye ye mensup olan kişiler cezalandırılmıştır. Sonuç olarak, Adapazarı, Düzce, Hendek ve Bolu bölgesi isyancılardan temizlenmiş ve Anzavur ayaklanmasına katılan liderler Vatana Hıyanet Kanunu gereğince cezaya çarptırılmışlarıdır.
Anzavur’un Öldürülmesi
Bir müddet sonra Anzavur ayaklanmasının lideri Ahmet Anzavur’un, İstanbul Hükümeti tarafından da istemeyen kişi olduğu anlaşılmıştır. Damat Ferit Paşa da Sadrazamlıktan istifa etmişti.
Çanakkale Mutasarrıfı Mahir Bey, İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği telgrafında, Anzavur’un bir belge göstermeksizin Çanakkale’de karaya çıktığını bildirerek, bu konuda bir emrin olup olmadığını sormuştur.
Ertesi gün bakanlıktan gelen cevapta, Anzavur’un bir görevinin olmadığı, İstanbul’a iadesi istenmişti. Mutasarrıf bir başka açıklamasında da, Anzavur’un Çanakkale’de İngiliz yetkilileri ile görüşmekte olduğu, kendisi ile de hiçbir temas kurmadığını da ayrıca belirtmiştir.
Bölgede hiçbir itibarı kalmayan ve İstanbul Hükümeti tarafından da bir kenara itilmiş olan Anzavur ayaklanması lideri, İngiliz ve Yunan kumandanları ile temas halinde bulunuyordu. Her şeye rağmen bölgede kendisine taraftar toplayabileceğini ümit etmekteydi.
Bu yüzden Anzavur yanında birkaç taraftarı ile birlikte 16 Nisan 1921 tarihinde Biga’nın civarında ve Yunan işgal bölgesinde başı kesilmiş olarak bulundu. Bu haber 17 Nisan’da Karabiga Nahiyesi Müdürü tarafından Çanakkale Mutasarrıflığına bildirmiş, oradan da haber İstanbul’a ulaşmıştı.
Anzavur’u Kim Öldürmüştür?
10 Nisan’da Biga Kazası’nın Tokatkırı Köyü’nde bulunan Anzavur, Çingene Kör Ali’nin baskınına uğramıştı. Anzavur zor durumda kalınca hayvanlarını alamadan köyü terk etmişti. İşte bu çete, 16 Nisan’daki baskınında ani bir saldırı ile Anzavur ve yanındakileri öldürmüştür.
Anzavur İsyanının Sonuçları
Milli Mücadele döneminde Anzavur ayaklanması sonunda zarar tahminlerin üzerinde olmuştur. Anzavur’un bölgedeki bütün saldırı ve çalışmaları İngiliz ve Yunan işgalini kolaylaştırmak üzere planlanmıştır. Bunun içinde en önemli hedef Kuvayi Milliye idi.
- Biga, Yenice, Ezine, Balya ve Çanakkale bölgesinde halka zulüm eden, katliam yapan Gavur İmam’da Kuvayi Milliye’yi baltalamış, yeni cepheler açarak Yunanlılara yardımcı olmuştur.
- Türk insanı vatan savunması için mücadele ederken, ortaya çıkan Anzavur ayaklanması ve iç isyanlar İngilizlere fırsat tanımıştır.
- Akbaş’tan elde edilen cephane ve silahların imha edilmesi sonucu Kuvayi Milliye çok büyük zarar görmüştür.
- Anzavur’un bölgede verdiği huzursuzluğu önlemek isteyen Heyet Merkezi, Yunan cephelerindeki kuvvetleri Anzavur ayaklanmasının bulunduğu cephesine aktarmak zorunda kalmıştır.
- Yunan ordusu Anzavur ayaklanması sayesinde Batı Anadolu’da rahat hareket etme imkanına sahip olmuştur.
- Anzavur Ayaklanması – Vikipedi
- Milli Mücadele’de Balıkesir Kongreleri – Atatürk Araştırma Merkezi – Prof. Dr. Mücteba İLGÜREL
- Son Meşrutiyet 1919-1920 – Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – Sina Akşin