Rodos’un Sultan Süleyman Tarafından Alınması
Rodos’un Fethi, Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın, 1522 tarihinde 400 parçalık büyük bir donanma ve 100.000 kişilik kara ordusu ile Rodos’u topraklarına katması olayıdır.
Rodos’un alınması, Kanuni Sultan Süleyman’ın Akdeniz’de Osmanlı egemenliğini kurmak için giriştiği ilk önemli mücadelelerden biridir.
Rodos Fethinin Nedenleri
- Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Sultan Mehmet’in başarılı bir şekilde sonuçlandıramadığı Rodos kuşatmasını yenileyip bu adayı ele geçirmek istemesi.
- Rodos Adası’nın alınamadığı müddetçe Akdeniz’de deniz gücünün Hristiyan devletlerin elinde kalacağının anlaşılması.
- İstanbul ile yeni ele geçirilen Mısır arasında bir ulaştırma noktası kurarak bu şekilde ticaret güvenliğini sağlanmaya çalışılması.
- Hıristiyanlığın, Osmanlı hac, ticaret ve ulaşım yolu üzerinde, bu emniyeti tehlikeye sokabilecek tehlikeli noktası durumundaki Rodos’ta bulunan şövalyelerin, Osmanlı ticaret ve hac gemilerine saldırılarda bulunmaları.
- Belgrad’ın ele geçirilmesinden sonra, Akdeniz’de Hristiyanların ileri karakol noktası olan Rodos’u ele geçirmek ve böylece Osmanlı egemenliğinin karada olduğu gibi denizde de genişletilmek istenmesi.
- Rodos Adası’nın jeopolitik önemi ve Anadolu sahillerine yakınlığı sebebiyle Osmanlı ticaretine engel olan bir korsan adası olması.
Rodos Adası Hakkında Yapılan Meclis Görüşmeleri
Rodos Adası’na sefer düzenlenmesi konusunda Osmanlı Meclisinde yapılan görüşmelerde çoğunluk, Rodos seferine taraftar değildir.
Rodos Şövalyelerinin ünü, adanın kuşatmaya dayanıklı olması ve Avrupa’nın Rodos Adası ile yakın ilgisi sebebi ile başarısız ve tehlikeli bir sefere girişilmek istenmemiştir.
Vezir-i Azam Piri Mehmet Paşa ile ikinci vezir Çoban Mustafa Paşa, Rodos seferini destekleyerek Avrupa konusunda endişe edilmemesini ileri sürmüşlerdir.
Rodos Adasının Fethi Hangi Padişah Döneminde Gerçekleşti
İstanbul’un fethinden az bir süre sonra Fatih Sultan Mehmet, Edirne sarayında Adalar Denizi hükümetlerinin elçilerini kabul ettiği zaman Rodos elçilik heyetinin bulunmaması padişahın gözünden kaçmamıştır.
Fatih Sultan Mehmet, aslında Rodos Şövalyelerinin vergi vermekten çekinmiş olmalarına kızmış bu yüzden de Rodos’a karşı savaş açılmıştır.
Fatih döneminde başlayan Rodos seferi, şövalyelerin adayı başarı ile savunmaları sonucu Osmanlı ordusu geri çekilmek durumunda kalmıştır.
Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Sultan Mehmet’in başarılı bir sonuca bağlayamadığı Rodos kuşatmasını yeniden başlatıp bu bölgeyi ele geçirmek istemiştir.
Fatih Sultan Mehmet’in çekilmek durumunda kaldığı bir yerde başarılı olmak düşüncesinden de mutluluk duyuyordu.
Bu sebeple, 1522 yılında 400 parçalık büyük bir donanma ve 100.000 kişilik kara ordusu ile Rodos’un Osmanlı topraklarına katılması Kanuni Sultan Süleyman döneminde gerçekleşmiştir.
Rodos Adasının Önemi
Belgrad’ın ele geçirilmesinden sonra Rodos Adası’da ele geçirilmiştir. Şövalyeler Ridaniye savaşı sırasında Memluklulara yardım etmiş ve Osmanlı Devleti’nin tepkisini çekmişlerdir.
Aynı zamanda da Canberdi Gazali’ye yapılan yardımlardan dolayı şövalyelere karşı intikam alınması isteniyordu.
Rodos Adası’nın coğrafi konumu ve Anadolu kıyılarına yakın olması nedeni ile deniz ticaretini her zaman engel olan bir korsan adasıdır.
Bu sebeple Fatih Sultan Mehmet döneminde de alınması gerekli görülmüşse de başarılı olunamamış, fakat Mısır ve Suriye’nin Osmanlılara geçmesi bu adanın alınmasını artık zorunlu kılmıştır.
18 Haziran 1522 tarihinde, dört yüz savaş gemisinden oluşan Osmanlı donanması İstanbul’dan Rodos’a yönelmiştir.
Donanmada savaş için gerekli olan cephaneden başka bu savaş için başkomutan olarak atanan Vezir Mustafa Paşa komutasında on bin deniz askeri bulunuyordu.
Mustafa Paşa Rodos’a gelince donanma kaptanları ile görüşerek adanın yardımına gelebilecek yabancı gemilere karşı limanın gerekli yerlerine savunma gemileri yerleştirmiştir.
Bu tarihten iki gün önce Sultan Süleyman yaklaşık yüz bin asker ile karadan Marmaris körfezine gitmek üzere yola çıkmıştır. Likya sahillerine gelmiş olan kara kuvvetleri de adaya geçirilmiş ve kuşatmaya başlanmıştır.
Kuşatmanın uzun sürmesinden dolayı Serasker Mustafa Paşa’yı Mısır valiliğine gönderip Rodos kumandanlığını ikinci veziri Ahmet Paşa’ya vermiştir.
Kuşatmanın uzaması Avrupa’daki faaliyeti arttırmış, Messina ve Napoli limanlarında adaya yardım için asker ve gemi hazırlanmaya başlamıştır.
Bunun yanında Osmanlı Askerleri, Rodos savunmalarının tamamına yakınını yıktılarından dolayı yardım gelmeden adayı ele geçirmeye çalışmışlardır.
28 Temmuz 1522 tarihinde Sultan Süleyman, kuşatma toplarının selam ateşleri arasıda Rodos’a çıkmıştır. Toplar arasında on iki tanesi oldukça büyük olup dikkat çekicidir.
Rodos Adasının Teslimi
10 Aralık 1522’de şövalyeler Osmanlı ordugahında beyaz bayrak dalgalandığını görünce onlar da bir beyaz bayrak çekmişlerdir.
İki Türk, Padişah’ın altın yazı ile tuğrasını taşıyan bir mektup ileterek şövalyelerin büyük üstadı ile görüşme yapmak istediler. Bunun üzerine Sultan Süleyman’a iki şövalye gönderilmiştir.
Padişah adayı üç gün içinde teslim edilmesi şartı ile şövalyelere şerefli bir teslim teklifinde bulunmuştur. Bu teklifin kabul edilmemesi durumunda Rodos halkının kılıçtan geçirileceğini belirtmiştir.
Rodos’un teslimi, kurulan danışma kurulun kararlaştırılmıştır. Ancak bu karara karşı olanlar da olduğundan dolayı Padişaha şövalyelerden iki kişi daha gönderilerek böyle önemli bir konuda biraz daha süre verilmesi istenmiştir.
Bunun üzerine Padişah cevap vermek yerine komutanlarına tekrar savaşa başlanması emrini vermiştir. Lağım ve hendek çalışmaları daha hızlı bir şekilde ele alınmış, hızlı bir hücum sonucu şövalyeler, şehir içinde geri çekilmek zorunda kalmışlardır.
Sonunda hem mühimmatları kalmadığı hem de güçleri yetmediği için kuşatılanlar teslim olmak zorunda kalmışlardır.
Yapılan görüşmeler sonucunda 21 Aralık 1522’de dışarıdan da yardım alma ümidi kesilen baş şövalye bazı şartlar dahilinde teslim olmayı kabul etti. Baş şövalyenin istediği şartlar şunlardı:
- Adada kalacak olan Hristiyanların dini törenlerini özgürce yapabilmeleri.
- Adadan Kapıkulu ocakları için devşirme alınmaması.
- Beş yıl süre ile ada sakinlerinden vergi alınmaması.
- Ada halkından isteyenlerin üç sene içinde adayı özgürce terk edebilmeleri.
- Kandiye Limanına gidecek olan Girit Şövalyelerinin ulaşımlarının Türk gemileri ile yapılması.
- Rodos Adası’nın on iki güne kadar boşaltılarak teslim edilmesi için kendilerine gemi temin edilmesi.
- Osmanlı askerinin, Rodos’tan 1 mil geriye çekilmesi.
Baş şövalyenin teklifleri kabul edilmiş ve kendisi Sultan Süleyman tarafından kabul edilerek kendisine saygı gösterilmiştir. Şövalyeler bundan sonra Malta Adası’na yerleşmişlerdir. Bu kuşatma sırasında Rodos Adası’nda altı yüz şövalye ve dört bin beş yüz kişi vardır.
Rodos Adasının Fethinin Sonuçları
Rodos Adası’nın alınması, ona bağlı olan sekiz adanın da ele geçirilmesine yol açtı. Bu adalar:
- İleros
- İstanköy
- Kelmez
- Nisiros
- İncirli
- İlegi
- Halki
- Limonya
- Sunbeki
Rodos’un ele geçirilmesi, Türk topçuluğunun üstünlüğünü göstermiş ve alınması adeta imkansız olarak görülen Hristiyanlığın kalesi sayılan adanın kaybedilmesi, Avrupa’da bir üzüntüye neden olmuştur.
Rodos’un ele geçirilmesinden sonra Rodos hapishanesinden üç bin kişi kurtarılmıştır.
Rodos kuşatması modern savaş tarihinde Türklerin ilk defa kullandıkları bombalar ve lağıma karşı lağımların icadı ile önemlidir.
- Musul Sorunu: Lozan Antlaşmasının En Büyük Pürüzü
- 1924 Anayasası: Barış ve Kalkınma Dönemi
- Sivas Kongresi Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey
- 9 Adımda Halifeliğin Kaldırılması Ve İlginç Detaylar
- İzmir Suikastı: Atatürk’e Kurulan Tuzak