Müttefikler Çanakkale’ye Neden Saldırdı?
Çanakkale Savaşları, Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’ndaki hem en “büyük zaferi'”hem de en ağır kayıpları yaşadığı savaşlardan birisidir.
1915 senesinde Türk Milleti adına tarihe geçecek olan Çanakkale Savaşı öncesinde, müttefik devletlerin Gelibolu’ya gelmeleri ve saldırıya geçme sebepleri nelerdi?
Batı Cephesi’nde Hareketsiz Bekleyen Ordulara Alan Açma
Tarihte 1914 sonbaharında kendiliğinden başlayan siper savaşı daha önce görülmüş bir şey değildi. Sorunu ilk anda görebilmiş olan Savaş Bakanı Kitchener buna bir çözüm olmadığını itiraf ediyordu. İtilaf ve İttifak devletlerinin paralel siper ve tahkimatları Atlantik Okyanusu’ndan Alpler’e kadar uzanmıştı. Her iki blok da kesin bir şekilde birbirlerinin yollarını kesmiş bulunuyorlardı.
Almanların İsviçre’den Manş Denizi’ne kadar neredeyse elde edilemez yüksek mevzileri tahkim ettiği Batı Cephesi’nde İngiliz ve Fransız orduları hareketsiz durumda kalmıştı. Bir açmazla karşı karşıya kalan İngiliz Savaş Kabinesi Aralık 1914’ün son haftasında, başka yerlerde açılması yarar getirebilecek cepheler üzerinde bir tartışma içinde bulunuyordu.
Kitchener’in batı cephesindeki bu açmazdan kurtulacak bir yol gösterememesi ülkenin sivil liderlerini kendi planlarını geliştirmeye yöneltti. Askerlerin düşüncesi düşmana en kuvvetli, politikacıların ise en zayıf olduğu noktadan saldırmaktı.
Savaş Konseyi Sekreteri Maurice Hankey’in Çanakkale Önerisi
Maurice Hankey 28 Aralık tarihinde, “Almanya’ya en etkili ve dünya barışı açısından en kalıcı sorunlar verecek darbenin belki müttefikleri, özellikle de Türkiye üzerinden verilebileceğini” görüşünü ortaya atmıştır.
Maurice Hankey’in önerisine göre İngiltere Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’yı yanına alarak üç İngiliz kolordusunu Çanakkale’ye gönderecekti. Bunun sonucunda İstanbul işgal edilecek ve Almanya’nın iki müttefiki Osmanlı ve Avusturya yenilgiye uğratılacaktı.
Bulgaristan’ın Yunanistan ve Romanya ile anlaşmasına dair politik sorunun üstesinden gelinmesi gerekecekti. Ancak bu da İtilaf Devletleri’nin sefere katılmaları ve elde edilecek zaferlerden üç devlete de pay verileceği garantisiyle sağlanabilirdi.
Rus Grandük Nikolay’ın İngiltere’den Şaşırtma Hamlesi İsteği
Türklerin ve Rusların Sarıkamış’taki savaşı yılbaşına doğru kilitlenmişti. Harekat alanındaki en üst rütbeli Rus subayı olan beceriksiz Mışlayevski başarılı bir kuşatmayla karşı karşıya kaldığı düşüncesi ile telaşa kapılmıştı.
Bu da Rus başkomutanlık karargâhı Ştavka’da yanlış bir durum değerlendirmesine yol açtı. Rus ordularının başkomutanı Grandük Nikolay 30 Aralık 1914’te, İngiliz askeri ateşesi John Williams’ı Ştavka’da bir toplantıya çağırdı.
Tiflis’ten gelen raporlara göre Türklerin 100.000 kişilik bir ordu topladıklarını ve bütün cephelerde ilerlediklerini, bu nedenle de Tiflis komutanlığının çekilme kararı aldığını açıkladı.
İngiliz ateşesine Rusya’da sivil halkın moralindeki kırılganlığı hatırlatılarak, Rusya’nın Türkiye karşısında uğrayacağı yenilgi sonucunda savaştan çekilmek durumunda olduğu uyarısında bulunuldu.
Bununla birlikte, Türklerin moralindeki yükselişin hızlı bir şekilde tersine çevrilebileceğini, çünkü Kafkasya’daki Türk zaferlerinin bir sıkıştırmayla geniş çapta telafi edilebilecek bir çok yerin bulunduğu belirtildi.
İstanbul ve Boğazların Kapısını Açmaya Çalışan Rusya
Grandük Nikolay Osmanlı İmparatorluğu’na karşı bir İngiliz şaşırtma hamlesini pek de incelikli sayılmayacak bir yaklaşımla isterken, aslında kolay açılacağını düşündüğü bir kapıyı” zorlamaktaydı.
Türkiye’ye karşı bir donanma güç gösterisinin işe yarayıp yaramayacağını direkt soran Tümgeneral Sir John Hanbury-Williamssonradan belirttiğine göre Rus muhatabı “mutlulukla bu düşünceye balıklama atladı.”
Sir John Hanbury-Williams’dan Sazonov’la ve İngiliz elçisi George Buchanan’lagörüşmek üzere, Ştavka’daki diplomasi bürosunun müdürü Kudaşev’in eşliğinde şahsen Petrograd’a giderek işleri hızlandırmasını istedi.
George Buchanan 1915 senesinde Sir Edward Grey’e bir telgraf göndererek Rusya’nın Kafkasya Cephesi’nde bulunduğu zor durumu hafifletmek için İngiltere’nin girişimde bulunmasını istedi.
Grey’in bu talebi ilettiği Kitchener ve Churchill, İngiltere’nin nasıl yardımcı olabileceğini görüşmek için 2 Ocak 1915 günü bir araya geldi.
Churchill Mısır’dan Çanakkale Boğazı’na bir baskın olasılığını gündeme getirdi. Kitchener bunun geçerli bir olasılık olmasına karşın, buna ayıracak birlikleri olmadığı belirtti.
Kitchener aynı gün Fransa’daki İngiliz Sefer Kuvveti’nin komutanı John French’e, Osmanlı cephesine birlik kaydırmanın mümkün olup olmadığını sordu. Ondan “boşta” birlik bulunmadığını öğrenince, Churchill’e, buna ayıracak birliklerinin bulunmadığını vurguladı.
Sonuçta, Kitchener muhatabı Grandük’e, Türklere karşı bir güç gösterisi için adım atılacağını bildirirken, bunun nereden ve nasıl bir şekilde olacağını belirtmekten özenle kaçındı. Mesajın sonuna böyle bir harekatın istenen etkiyi sağlayacağına inanmadığını da ekledi.
Lord Kitchener’ın Çanakkale Seferi’ne Onay Vermesi
1915 yılının başında Lord Kitchener aniden fikir değiştirerek İngiltere’nin Çanakkale’ye saldırmasını önerdi. Rus komutanlığı kendisinden o bölgede bir oyalama saldırısına girmesini istemişti ve bu kabul edilmediği takdirde Rusların savaş dışında kalmasından korkuyordu.
Ruslar savaşın dışında kalacak olması, Almanların bütün güçlerini batı cephesinde toplamaları anlamına geliyordu. Bu durum İngiliz ve Fransızlar açısından felaket demek olurdu.
Ancak Kitchener saldırıyı donanmanın yapması, kendisinin asker vermeyeceği konularında ısrar ediyordu. İngiliz kabinesinin sivil makamları kilitlenmiş durumdaki batı cephesi stratejisinden kaçma fırsatına dört elle sarıldılar.
Enver Paşa’nın Kafkaslardaki saldırısı Rusların bu isteğinde ve Kitchener’in fikir değişikliğinde etkili olmuştu. Rusya’nın yardım isteği 1915 Ocak ayında Osmanlı güçlerinin yenilgiye uğratılmasından önce yapılmıştı.
Mantıken, Osmanlı askerleri mücadeleyi kaybedince Ruslar İstanbul üzerine oyalama hareketine gerek olmadığını bildirmeli veya Kitchener’ın bunu kendisi görmeliydi. Ne var ki, İngiliz liderler ocak ve şubat ayları boyunca Rusya’ya artık var olmayan bir Türk tehdidinden kurtarmak için İstanbul’a nasıl saldıracaklarını düşündüler.
Böylece Churchill ve Kitchener’in, İngiltere ve Ortadoğu’nun kaderini değiştircek Çanakkale seferi başlamış oldu.
İngiltere’nin Boğazlar Konusunda İstihbarat Hatası
Grandük Nikolay’ın Ocak 1915 başlarında, Rusya’nın bir Çanakkale Boğazı harekatına katılmasının tek yolu, Vladivostok’tan bir Sibirya kolordusunun gemilerle Pasifik ve Atlas okyanusları üzerinden Akdeniz’e gönderilmesine bağlıydı.
Bundan daha da önemlisi, Guido von Usedom’un deniz savunma uzmanlarının aylarca devam eden çalışmaları sonra, Çanakkale Boğazı artık Osmanlı İmparatorluğu’nun en dayanaklı kesimiydi.
Boğazlar’daki sahil bataryaları üzerindeki en son istihbaratı inceleyen Ruslar, Temmuz 1914’te İstanbul Boğazı’na yapılacak olan saldırıyı bu nedenle iptal etmişlerdi.
İngilizlerin savaş döneminde Osmanlılara yönelik istihbaratı Rusya’nınki kadar sağlam olsaydı, Kitchener ve Churchill aynı bilgileri elde edebilirlerdi. 1914 Ağustos ayında saldırıya açık Çanakkale Boğazı savunma hatları Ocak 1915 itibariyle sağlamdı.
İngilizlerin bilmedikleri konu, Usedom’un Çanakkale’nin güneyine 335 mm’lik ağır toplar yerleştirmiş olmasıydı. Yeni yerleştirilen bu toplar gizlilikle kamufle edilirken, düşman ateşini yanıltmak için başka noktalara da sahte bataryalar eklenmişti.
Her şeyden önemlisi, Usedom çalışma ahlakına ve öğrenme hırsına hayran kaldığı Türk sahil topçularına Alman tarzı sessiz disiplin ve güven kültürünü vermeyi başarmıştı.
Dolayısıyla ilginç gibi görünse bile, İngiliz Denizcilik Bakanlığı’nın planlarını uygulamaya giriştiği Ocak 1915’te Usedom’un Çanakkale Boğazı sahil bataryalarındaki çalışmaları hakkında çok az şey bildiği ileri sürülebilir.
Churchill’in Rusları Savaşın İçinde Tutma Çabaları
Churchill kendisine bağlı Savaş Grubuyla 3 Ocak 1915’te Deniz Kuvvetleri Bakanlığı’nda toplanıp Rusya’yı savaşta tutmanın önemi hakkında bir toplantı gerçekleştirdi. Tamamen donanmanın yapacağı Çanakkale seferinin mümkün olup olamayacağını çalışmalarını istedi.
Yapılan değerlendirmelerin sonucunda sadece eski ve gözden çıkarılabilecek savaş gemilerinin kullanılması konusu masaya yatırıldı.
Toplantı dağıtıldıktan sonra Churchill, Çanakkale dışındaki İngiliz Filo Komutanı Carden’e bir telgraf göndermiştir. Churchill, Çanakkaleyi, sadece gemilerle geçmenin imkanı olup olmadığını kendisine sormuştur.
Amiral Carden şaşırtıcı bir yanıtla Çanakkale’nin bir tek saldırı ile ele geçirilemeyeceğini ve harekatı çok sayıda gemiyle genişletmek durumunda kalabileceklerini bildirmişti. Carden aylardır Çanakkale’de bulunuyor ve bölgeyi oldukça iyi tanıyordu, bu görüşü ağır bastı.
Churchill’in o gün öğleden sonra Savaş Konseyi’nin bir toplantısında bu düşünceyi kendine saklayarak sadece Carden’ın telgrafını okuması yoğun ilgi uyandırdı.
Deniz Bakanlığı’na döndüğü zaman kıdemli kurmay subayların görüşünü sordu ve bu fikirden yana olduklarını görünce, Carden’dan konuya açıklık istedi.
Çanakkale Seferi’ne Karşı Çıkan John Fisher’ın Planı
Kitchener ile Churchill’in Çanakkale Seferi hakkında ki görüşmelerinden haberi olan Birinci Deniz Lordu Fisher kendi önerisi ile ortaya çıkıyordu. Lord Fisher , 19 Ocak’ta Çanakkale’ye bir donanma göndermenin yanlış olacağı izlemine kapılmıştı.
Ancak bu düşüncesinin temelini bir türlü dile getirmeyi beceremediğinden dolayı Churchill’in fikrini değiştirmeyi başaramamıştı. Bundan dolayı Lord Fisher kendi çılgın planıyla devreye girdi.
Fisher, Fransa’daki İngiliz Sefer Kuvvet Kuvveti’nden bütün Hintli askerleri ve 75.000 İngiliz askerini almayı ve Çanakkale Boğazı’nın güneyinde, Beşike Koyuna çıkarma yapmayı savundu.
Aynı zamanda Mısır’dan yola çıkan birlikler Hayfa’ya yöneliyormuş gibi görünerek İskenderun’a çıkarma yapacak ve oradan “trenle ulaşılabilen petrol yatakları” na geçecekti.
Bu arada Yunan ordusu Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yapacak, Bulgarlar İstanbul’a doğru ilerleyecek, Ruslar, Sırplar ve Rumenler de Avusturya’ya yüklenecekti. Son olarak, elden çıkarılması düşünülen eski zıhlılar Çanakkale Boğazı’nı zorlayacak ve İstanbul’u bombardımana tutacaktı.
İngiltere’nin Yunanistan ile İşbirliği Yapma Düşüncesi
Çanakkale harekatının diğer bir desteği, yani Osmanlı Avrupasına eşzamanlı bir Yunan saldırısı diplomatik güçlüklere uğramıştı. Fisher’in Çanakkale Boğazı’nı zorlamaya yönelik ilk düşüncesinde, en az 100.000 Yunan askerinin katılımı sözkonusuydu.
Venizelos daha Kasım 1914’te Çanakkale Boğazı’nı hedef alacak bir İngiliz harekatında işbirliği yapmayı istediğini belirtmişti. Buna karşı, Yunanistan’ın henüz savaşın içinde olmadığı için sıkı bir pazarlığa girmişti.
Sırbistan’ın geleceğinden emin olmadığı ve ayrıca Bulgar tarafından endişe duyduğu için Gelibolu’ya asker gönderme riskine girmeden önce, Selanik’e İngiliz ve Fransız takviyelerinin çıkarılması isteğini Londra’ya iletti.
Ama İngiltere Yunanistan’ın bu şartlarını kabul etmiş dahi olsaydı bile, daha büyük bir engel hala ortada olacaktı. Rus Dışişleri Bakanı Sazonov Yunan askerinin harekata katılmasını kesin bir şekilde veto etmişti. Rusların görmek istediği son şey, başka bir devletin İstanbul’a yaklaşmasıydı.
Amiral Carden’ın Çanakkale Seferi Harekat Planı
Carden dört aşamadan oluşan Çanakkale Deniz Seferi planına ilişkin tasarısını 11 Ocak 1915’te Savaş Konseyi’ne sunmuştu. Amiral Carden planı özet olarak şöyleydi:
- İlk olarak uzun menzilden dolaylı ateşle, ardından doğrudan ateşle girişteki savunma hatlarını düşürmek.
- Kepez Burnu’na kadar savunma hatlarını temizlemek.
- Kabatepe yakınında yarımadanın batı kıyı açıklarında duran kruvazörlerin dolaylı ateşiyle dar geçitteki savunma hatlarını düşürmek.
- Mayın tarlaları içinde bir geçiş yolu açmak, dar geçidi aşmak, yukarısındaki tabyaları düşürmek, ardından da Marmara Denizi’ne ilerlemek.
Churchill’in zaman kaybetmeden Savaş Konseyi üyelerine dağıttığı metin çoğunluk tarafından onay gördü. Tek bir konuda değişiklik yapılması önerildi. Tabyaları bombalamada, Türk toplarının menzilinin dışından ateş açabilecek yeni dretnot Queen Elizabeth’i kullanmak.
Yapımı yeni tamamlanmış olan bu gemi o sırada ateş denemeleri için Akdeniz’de bulunuyordu. Savaş Konseyi Churchill’in teklifini 13 Ocak’taki toplantısında oybirliği ile kabul ederek, şu kararı aldı:
- Deniz Bakanlığı İstanbul’a varma hedefiyle şubat ayı içinde Gelibolu Yarımadası’nı bombardımana tutmaya ve ele geçirmeye yönelik bir deniz seferi için hazırlık yapmalıdır.
- Fransızlar’ın planının ana hatları konusunda bilgilendirme yapılması ve savaş gemisi desteği istenmesi.
- Rus Karadeniz Filosu’nun işbirliği için Boğaziçi’nin kuzey girişi açıklarında saldırıya geçmesinin sağlanması.
- Harekatın başarılı olması durumunda İstanbul’a nakledilmeye hazır olacak şekilde bir ordunun Kırım’a gönderilmesi.
Lord Fisher’in İstifa Tehdidi ve Queen Elizabeth
Çanakkale Boğazı’na yönelik deniz harekatı girişimi konusunda 20 Ocak’a kadar mutabakat sağlanmış gibi gözüküyordu. Oysa bir muhalif vardı ve o da Lord Fisher’dı. Birinci Deniz Lordu, çıkarmayı kapsamayan deniz harekatının istenen sonucu sağlayacağına inanmamıştı.
Daha önce sessizliğini korumasına rağmen kuşkularını belli etti ve elindeki tek imkanla plana karşı koydu. Queen Elizabeth olmadan başarılı olunamayacağı inancıyla, bu geminin harekattan çekilemesini talep etti.
Churchill Çanakkale harekatının tek bir geminin varlığına bağlı olmadığını bildirdi ve sonunda Asquith araya girerek kendisinden yana duruş sergiledi. Fisher istifa tehdidinde bulunduysa da görevini hatırlatan Kitchener tarafından yerinde kalmaya ikna edildi.
Müttefik Donanmalarının Mondros Limanı’nda Toplanması
Çanakkale Harekatı için belirlenmiş gemiler, Yunan hükümetinin gösterdiği Limni Adası’ndaki Mondros’un geniş limanında 15 Şubat’a doğru toplandı. İhtiyaç duyulması halinde Kraliyet Deniz Tümeni’nin çıkarma birliklerine personel sağlayacak iki deniz piyade taburu da onlara katıldı.
Harekata yardımcı olacak ya da en azından tabyaların imha edilmesinden sonra gemileri takip edecek bir askeri kuvvet gönderilmesinin gereği belirtildi. Bu isteğe Kitchener onay vermiş ve ertesi gün Savaş Konseyi’nde 29. Tümen’in, ayrıca gerek olursa Mısır’dan kuvvetlerin en kısa sürede Mondros’a gönderilmesi kararlaştırıldı.
Avusturya ve Yeni Zelanda Birliklerinin Harekata Katılması
İngiltere, Rusya’nın Sibirya Kolordusunun ve Yunan ordusunun planlanmış harekata katılımını sağlayamamıştı. 20 Ocak’ta Rusya’dan, Çanakkale Boğazı’na yönelik İtilaf harekatına hem savaş gemileri hem de kara birlikleri ile katılması istenmişti.
Tasarının temeli Çanakkale Boğazı’nın dış tabyalarının yıkılması ile birlikte “Rusların İstanbul Boğazı’na yönelik bir amfibi saldırısına geçmesiydi.
28 Ocak’ta, Churchill savaş gemilerinin geçişi bir şekilde başarması durumunda bile, sahiller Türklerin elinde bulunduğu sürece, bu kanalı ticaret gemilerine açamayacağını belirtmişti. Konsey’in toplantısında Kitchener düşüncesini değiştirdiğini ve 29. Tümen’in gönderilmesine onay vermeyeceğini bildirdi.
Churchill’in bütün itirazlarına rağmen Kitchener fikrini değiştirmedi ve sadece tek taviz olarak, ancak “Avusturya Kolordusu” nun (ANZAK) filoya yardım için sevk edilebileceğini belirtti. Churchill’in bir kez daha başvurduğu başbakan, protesto için istifaya kalkışabileceği endişesi ile Kitchener’ın kararını iptal etmeye cesaret edemedi.
Sonuç
Çanakkale Savaşı bir çok bakımdan Dünya tarihinde dönüm noktası olmuştur. Türk savunmasının başarılı olması olması Müttefiklerin tasarısını imkansız duruma getirmiştir.
Kuşatma altında bulunan Rusya herkesten önce savaştan çekilmek zorunda kalmış bunun sonunda da Çarlık rejimi devrilmişti.
Rusya’da iktidara gelen Bolşevikler, Rusya’yı Avrupa topluluğundan ayırıp onun karşısında yer almıştır.
1919-1922 yılları boyunca yapmış olduğumuz Milli Mücadelede, Rusya’da Çarlık rejimi iktidarda kalıp mücadeleye devam kararı almış olsaydı, Türk ulusu ve Mustafa Kemal Atatürk çok daha zor bir mücadelenin içinde kalabilirdi.
Çanakkale’de silah ve mühimmat bakımından zayıf durumda olan Türk ordusu, modern silahlarla donanmış olan İngiliz ve Fransız ordularını başarılı savunma ile geri itmesi, batı dünyasına karşı “artık dur” işareti olmuştur.
- Çanakkale Savaşı – Vikipedi
- Türk İnkilap Tarihi – Yusuf Hikmet Bayur – Türk Tarih Kurumu
- Cennetten Mahşere Roger Ford – Yapı Kredi Yayınları
- Barışa Son Veren Barış – David Fromkin – Epsilon Yayınları
- Osmanlı’da Son Fasıl – Sean Mcmeekın – Yapı Kredi Yayınları