Çerkez Ethem Ayaklanması Hakkında Tüm Detaylar
Çerkez Ethem Ayaklanması, 29 Aralık 1920 – 5 Ocak 1921 tarihleri arasında Çerkes Ethem ve kardeşleri tarafından Milli Mücadeleye karşı gerçekleştirilen ayaklanmadır.
Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Türkiye toprakları yer yer işgale uğrarken, Türk ordusu da terhis edilmekteydi. İşgallere karşı koymak için Müdafaa-i Hukuk, Redd-i İlhak dernekleri kuruluyordu. Diğer yandan da gönüllülerden çeteler oluşturularak işgal durdurulmaya çalışılıyordu.
Anadolu ve Trakya’da bulunan askeri kuvvetlerin kumandanları, en başından beri bu direniş örgütlerini kurmaya ve yaşatmaya çalışmışlardı. Kurulan derneklere komutan ve asker, silah ve cephane yardımı yapmışlardır.
Bu dönemde, daha önce haydutluk yapmakta olan bazı kişiler de vatan savunmasına katılmıştır. Bunlar, uyguladıkları yöntemlerle zaman zaman halkı rahatsız ediyorlar, şikayetlere sebep oluyorlardı.
Çerkez Ethem’in kurduğu Seyyar Kuvvetler, bu gönüllü çetelerin en büyüğü haline gelmiş; Ege’de Yunan kuvvetleriyle çarpışmasında, Anzavur, Düzce-Bolu, Yozgat isyanlarının bastırılmasında önemli hizmetleri görülmüştür.
Çerkez Ethem’in Ayaklanma Nedenleri
23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclis açıldıktan hemen sonra, iskelet halindeki kolordular ve çete kuvvetleriyle zafer kazanılamayacağı anlaşılmıştı. Bunu bilen hükümet, düzenli ordu kuruluşuna geçmiştir.
O zamana kadarki başarılarından gurura kapılan Çerkes Ethem ve kardeşleri, başıboş olarak hareket etmeye devam etmişlerdi. Ordunun disiplini altına girmek istememişler, ellerindeki güce dayanarak bir baskı unsuru olmaya kalkışmışlardır.
Seyyar Kuvvetlerde bulunanlar, düzenli ordu askerlerinden çok fazla maddi imkanlara da sahip bulunuyorlardı. Düzenli ordu girişimi, Ethem ve kardeşlerinin muhalefetiyle karşılaşmıştır. Hükümet, zamanın gereği olarak sorunu barışçı bir şekilde çözmeye çalışmış, ancak bunda başarılı olamamıştır.
Mustafa Kemal Paşa, işi daha fazla uzatmak istememek için Çerkez Ethem üzerine kuvvet göndermiştir. Meclis, sorunun kan dökülmeden çözülmesini istediği için araya girmişse de, Çerkez Ethem’e tanınan fırsatlar olumlu sonuçlanmamıştır.
Birliklerinin çoğu düzenli orduya geçen Çerkez Ethem’le kardeşleri, Yunanlılara sığınmışlardır. Çerkez Ethem ve kardeşleri Yunan işgal bölgesinde de boş durmamışlar, Kurtuluş Savaşı’nın sonuna kadar Yunanlılarla birlikte, Ankara hükümetine karşı mücadele etmişlerdir.
1921’de Ankara İstiklal Mahkemesi’nce yokluklarında idama mahkum edilen Çerkez Ethem Ayaklanmasına katılanların bir bölümü, zaferden sonra 150’likler listesine alınmıştır.
Çerkez Ethem, Kütahya dolaylarında neredeyse küçük bir derebeylik kurmuştu. Halktan kendi adına vergi topluyor, kendi başına keyfi bir adalet sistemi uyguluyor, adamlarına düzenli ordudakinden üç kat daha fazla para veriyor, askerleri ordudan kaçmaya kışkırtıyordu. Lord Kinross
Ankara Valisi’ni Çerkes Ethem’in Yargılamak İstemesi
Çerkez Ethem, ulusal bir birlik ile önce Anzavur’u takip etmekte ve sonra Düzce ayaklanmasında başarılı işler gerçekleştirmiştir. Bu yüzden, Yozgat’a gitmek üzere Ankara’ya geldiği zaman, hemen herkes tarafından sevgiyle karşılanmıştır.
Ethem Bey ve kardeşi Tevfik Bey, Yozgat ayaklanmasını bastırmakla çalıştığı sırada kendine yakın ve uzak olan askeri komutanların hepsine karşı, rütbelerine önem vermeden, hor görmeye başlamışlardı.
Böylece şımaran Ethem Bey ve kardeşi Tevfik Bey, Türk ordusunda değerli komutan ve subay bulunmadığını ve kendilerinin üstün birer kahraman olduğunu düşüncesine kapılmışlardı.
Doğrudan doğruya valilere ve herkese emirler vermeye başlamışlar ve emirlerini yerine getirmeyenleri de idam edeceklerini açıklamışlardı. Bu yüzden Çerkez Ethem Ankara ve Ankara’daki hükümet üzerinde de etki yapmak denemesinde bulunmuştur.
Yozgat isyanını bastırınca, Ethem ve kardeşi Tevfik, Ankara Valisi Yahya Galip Bey’i, kurdukları askeri mahkemede yargılamak istediler. Bir zamanlar sürgünde bulunduğu Yozgat’ta Çapanoğulları’nın yardımını gördüğü için asker gönderileceğini onlara gizlice bildirme hatasını işlemişti.
Ankara Valisi, Mustafa Kemal Paşa ve hükümet çevrelerinin sevdiği bir insandı. Seyyar Kuvvetlerin harp divanı, Yahya Galip’i asarak hükümet üzerinde baskı oluşturmak istedi. Çerkez Ethem, Yahya Galip’i hükümetten istemişse de, hükümet kendisini görevden almakla birlikte Yozgat’a göndermedi.
Çerkez Ethem ve kardeşi Tevfik Bey ise taleplerinde ısrar ederek bu konuda direnmişlerse de, Mustafa Kemal, ağabeyleri Reşit’i Bursa’dan getirterek onu aracı olarak kullanmak zorunda kaldı. Ethem Bey, hükümetin isteği ile değil, fakat ağabeyinin arabulucu olması nedeni ile Yahya Galip’i Yozgat’a getirtmekten vazgeçmiştir.
Asker Toplama Konusunda Engel Çıkarması
Çerkez Ethem, Yozgat’ta bulunduğu zaman asker toplamak için bir adamını görevlendirmiş, eline bir de yetki belgesi vermişti. İçişleri Bakanlığı, asker toplama işinin kendi görev alanına girdiğini açıklayarak Çerkez Ethem’in adamına engel olmuştu.
Hükümet, Çerkez Ethem’in adamına engel olunca, Ethem İçişlerine Bakanına ağır hakaretlerde bulunarak onun “sahte vatansever” olduğunu ileri sürmüş ve asker toplamakta ısrarlı olduğunu bildirmiştir.
İstiklal Mahkemelerinin Almış Olduğu Kararlara Karşı Çıkması
Büyük Millet Meclisi, 11 Eylül 1920’de İstiklal Mahkemeleri Kanunu’nu kabul ederek, asker kaçaklarının yargılanması görevini bu mahkemelere vermiştir. Kuvayı Seyyare Komutan Vekili Tevfik Bey, 23 Kasım 1920’de Batı Cephesi Komutanlığı’na verdiği cevapta bu karara karşı çıkmıştır.
Tevfik Bey, asker kaçaklarının ve casusların cephede askerlerin gözü önünde asılmalarının daha etkili olduğunu bildirmiş. Bunun yanında, Kuvayi Seyyare’nin bu şekilde daha iyi çalıştığını, İstiklal Mahkemelerinin cephe gerisindeki olaylara bakması gerektiğini savunmuştur. Aksi halde ısrar edilirse, kendisi yerine başka birinin atanmasını istemiştir.
Batı Cephesi Komutanlığı’nın İki Bölüme Ayrılmasına Karşı Gelinmesi
Gediz Taaruzundan sonra Ali Fuat Paşa’nın Batı Cephesine komuta edemeyeceği düşüncesi ortaya çıkmıştı. Ali Fuat Paşa’nın o dönem Moskova’ya elçi olarak gönderilmesi kararlaştırılmış, Batı Cephesi Komutanlığı’na da İsmet Paşa’nın getirilmesi uygun görülmüştü.
Aynı zamanda da, hem iç ayaklanma ve başkaldırmalara karşı, hem de savaş için, güçlü bir süvari kuruluşu oluşturmak için de, İçişleri Bakanı bulunan Refet Paşa’ya ek görev verilip, kendisinin Konya bölgesine gönderilmesi uygun görülmüştü.
Refet Paşa, değişik dönemlerde, çeşitli nedenlerle Konya’ya, Denizli’ye gitmiş; Batı cephesinin güney kesimi ile ilgilenmiş ve o bölgeleri yakından tanıyordu. Bu durumda cephenin iki bölüme ayrılması ortaya çıkmıştı.
“Batı Cephesi” diye adlandırılan bölümün İsmet Paşa’ya verilmesi, güney kesimini de, Konya civarına gönderilecek olan Refet Paşa’nın emrine verilmesi. Böylece her iki cephe Genelkurmay Başkanlığı bağlanmış oldu.
Çerkez Ethem’le kardeşleri, Refet Bey’in Güney Cephesine atanmasına itiraz ediyor ve bağımsız kalmak istiyorlardı. İsmet Paşa, Kuvayi Seyyare’nin sadece düşmanla ilgilenmesini ve cephe gerisindeki işlerle uğraşmamalarını istiyordu. Bundan dolayı Kütahya bölgesi kumandanlığı kurarak, İbrahim Bey’i bu bölgenin kumandanlığına tayin etmişti.
Bu sırada Çerkez Ethem Ankara’da bulunuyor ve Gediz bölgesindeki kuvvetlere kardeşi Tevfik kumanda ediyordu. Bu arada Tevfik Bey, cephenin güvenliği için yapılan yapılan bütün atamalara sürekli itiraz ediyordu.
Yapılan itirazların sonucundan dolayı cepheden yollanan bölge kumandanını dahi geri yollamıştı. Aynı zamanda verilen emirlere önem vermiyor, cephe ile haberleşmesini de kesmiş bulunuyordu. Cephe komutanının gayretlerine rağmen, Tevfik Bey’i yola getirmek mümkün olmadı.
Bu sırda Çerkez Ethem ve kardeşi Reşit Bey Ankara’da bulunuyordu. Her iki kardeş de Ankara’da yaptıkları görüşmelerde, Kuvayi Milliyenin askeri düzene bağlı olmayacağını ve Tevfik Bey’in hareketlerinde haklı olduğunu söylüyorlardı.
Düzenli Ordunun Kurulmasına Karşı Gösterilen Muhalefet
Çerkez Ethem’in Yozgat isyanını bastırmaktan döndüğü günlerde Ankara’da, kendisi gibi Çerkez asıllı olan Yusuf İzzet Paşa kendisini çağırmış, düzenli ordu kurmanın faydalarını anlatmıştır. Kendisine gereksiz bir çatışma çıkarmaması için uyarmıştı.
Çerkez Ethem’e tanınan en büyük fırsat, düzenli ordu kuruluşuna geçildiği zaman Ali Fuat Paşa kuruluna katılarak Moskova’ya gitme önerisidir. Mustafa Kemal Paşa’nın bu teklifini Çerkez Ethem kabul etmemiştir. Tersine, Hacı Şükrü’ye gönderttiği bir telgraf ile, Mustafa Kemal Paşa bu önerisinden dolayı kınanmıştır.
Midesinden rahatsız olan Çerkez Ethem, 1920 yılı sonbaharında cepheden tedavi için Ankara’ya geldiğinden Refet Bey, ona Seyyar Kuvvetlere bu şekilde asker toplarken düzenli ordunun kurulamayacağını anlatmış fakat Çerkez Ethem bu görüşünde direnmiştir.
Mustafa Kemal Paşa, 4 Aralık 1920’de Bilecik’e İstanbul hükümeti temsilcileriyle buluşmaya giderken, Seyyar Kuvvetlerin yarattığı disiplinsizlik olayını da yerinde çözmeyi umuyordu. Bu nedenle Ankara’da bulunan Çerkez Ethem’i de yanına aldı.
Eskişehir’de trenden inen Çerkez Ethem, aleyhinde komplo düzenlendiğinden kuşkulanarak geri dönmedi. Kütahya’ya geçti. Sorun Bilecik dönüşünde onun yokluğunda görüşüldü. Ağabeyi Reşit, kardeşlerinin hiç kimsenin emrine girmeyeceğini belirtince, Mustafa Kemal gerekenin yapılması için Batı Cephesi komutanına yetki verdi.
İsmet Paşa’da emirlere uymayanları disiplin atına almada güçsüz olmadığını söyleyince Reşit Bey yumuşamış ve kardeşleriyle bir kere daha görüşülmesini istemiştir. Ertesi gün Albay Kazım ve Reşit Bey, Kütahya’ya gönderilmiştir.
Reşit Bey ve Kazım Paşa, 7 Aralık’ta Kütahya döndüklerinde Çerkez Ethem’in önerisini de getirdiler. 12. Kolordu Komutanı Fahrettin Paşa’nın değiştirilmesi.
Ankara Hükümeti ile Kuvayi Seyyare Kumandanlığı Arasında Yaşanan Çekişme
Çerkez Ethem hiçbir konuşmasında ya da yazısında, Ankara hükümetinin görevine son verip onun yerine geçmek istediğini açıkça belirtmemiştir.
O, hükümetin işine parça parça karışıyordu. Asıl hedefi, kendi bölgesinde Meclis hükümeti egemenliğini kurmaya çalışan Refet Bey ile İsmet Paşa’nın emir aldıkları Mustafa Kemal Paşa’ydı. Ancak, Mustafa Kemal Paşa’yı doğrudan hedef almak yerine, şimdilik onunla ipleri tam koparmayarak diğerlerini tasfiye etmeye çalışıyordu.
Mustafa Kemal Paşa’dan, “anlaşmazlık çıkaranlar”ın uyarılmasını istiyordu. Gelişmeler göstermekteydi ki, eğer Çerkez Ethem’e karşı “anlaşmazlık çıkaran” varsa bu, Mustafa Kemal’in bizzat kendisiydi.
Çerkez Ethem, 9 Aralık 1920’de Mustafa Kemal’e yazdığı mektupta İsmet Paşa ve Başyaver Salih Bozok’tan şikayetçi oldu. Bu kişilerin uyarılmasını istedi.
Mustafa Kemal Paşa, Ethem’in bu mektupları yazdığı gün, Refet Bey’e cevap göndermiştir. Göndermiş olduğu cevap yazısında “Seyyar Kuvvetler konusunun siyasi ve idari bir şekilde ve yasaya uyacak şekilde çözülmesi gerektiğini” bildiriyordu.
13 Aralık 192’de Çerkez Ethem’e verdiği cevapta da, uğradığı zorlukların çözümü için doğrudan kendisine başvurmasını istedi. Mustafa Kemal Paşa, Dr. Adnan, Celal, Albay Kazım ve Reşit Bey de Çerkez Ethem’e sorunun Meclis’te çözüleceğini bildiler.
Reşit Bey, Mustafa Kemal Paşa ile görüşerek cephe kumandanlığını kendisinin daha iyi yapacağını söyledi. Eğer böyle bir teklif kabul edilmiş olsaydı, bu koşullarda düzenli bir ordunun kurulması tehlikeye girebilirdi.
Çerkez Ethem’in Kuvvetlerine Birinci Kuvve-i Seyyare Adı Verilmesine Karşı Çıkması
Kuvayi Seyyare Komutanlığı, Karacaşehir de kendisine bağlı olmak üzere gizli olarak “Karakeçili” adında bir birlik kurmuştu. Bu kurulan birlikten Batı Cephesi Komutanlığı’nın bilgisi yoktu. Böyle bir birliğin var olduğu, 17 Kasım 1920’de tesadüf sonucunda öğrenildi.
Cephe Komutanlığının, sivil işlere, geri hizmetlere karışılmaması için verdiği genel emre aykırı hareket eden Kuvayi Seyyare Komutanlığı, aksine Kütahya civarında, her şeye karışarak eylemlerini arttırmaya devam etti.
Cephe Komutanı, Çerkez Ethem’in komuta ettiği Kuvayi Seyyare Birliklerinin diğer Kuvayi Seyyare Birliklerinden ayrılması için “Birinci Kuvayi Seyyare” olarak adlandırılmasını bildirmişti. Ethem Bey ve kardeşleri bu verilen emirleri dinlememiş bunun tersine “Umumi Kuvayi Seyyare ve Kütahya Bölgesi Komutanı” olarak da bir komuta durumu ortaya çıkardılar.
Düşmandan geri alınan yerlere geçici olarak hükümet işlerini yürütmek üzere Batı Cephesi tarafından “Simav ve Bölgesi Komutanlığını” kurulunca, İsmet Paşa durumu 23 Kasım 1920 tarihli bir yazı ile Birinci Seyyare Kuvvetler Komutanlığı’na bildirmişti.
Bundan böyle Seyyar Kuvvetlerin sadece askeri işlerle uğraşmasını istemiştir. Bölge halkına yayımlanan bir bildiride de durum açıklanarak, idari işler için halkın bölge komutanlığına başvurması istenmiştir.
“Bu böyle devam ederse vakitsiz büyük bir gürültü çıkaracağımı kesinlikle zannediyorum. Ona göre icabedenlerin dikkat nazarını celbetmenizi rica ederim”Birinci Seyyar Kuvvetler Komutan Vekili Tevfik Bey
Tevfik Bey, Mustafa Kemal Paşa’ya da çektiği telgrafta, adı geçen komutanlığın yetki alanı içinde kalan dört ilçenin Seyyar Kuvvetlerce işgal edildiğini, böyle bir komutanlığa gerek olmadığını bildirmiştir. Bu sorunlar çözülünceye kadar Batı Cephesi komutanını tanımayacaklarını, Simav ve Bölgesi komutanının Eskişehir’e dönmesi için emir verdiğini bildiriyordu.
Seyyar Kuvvetlerle bu çekişmeye rağmen hala ona ihtiyacı olan hükümet, anlaşma yolunu seçti. Komutanı geri çağırdı ve yerine Manisa Mutasarrıfı Aziz Bey’i tayin etti.
Sayım Çizelgelerinin Gönderilmesine Karşı Çıkılması
Batı Cephesi Komutanlığı tarafından ordunun bütçesini düzenlenmesi amacıyla 22-23 Kasım 1920’de bütün birliklerden birer sayım çizelgesi istenmişti.
Bütün birliklerinin hepsinden karşılık gelmiş fakat Batı Cephesi Komutanlığı emrine girmeyi kabul etmeyen Kuvayi Seyyare Komutanlığı bu emre uymamıştır. Tevfik Bey bu konuda “Kuvayi Seyyare ne bir tümen, ne de düzenli bir kuvvet haline getirilemez” diye açıklamalarda bulunuyordu.
Çerkes Ethem Sorununun Diyalog Yoluyla Çözülmek İstenmesi
Ulusal Kurtuluş Mücadelesi’nin o zor günlerinde Mustafa Kemal Paşa’yı en çok uğraştıran kişilerden birisi de Çerkez Ethem olmuştur. Ayaklanmaların bastırılması sırasında faydaları da oldu. Mustafa Kemal Paşa, onları ustalıkla kullanıyor ve kendilerinden yararlanıyordu.
İsmet Paşa’nın Batı Cephesi Kumandanlığı’na getirilmesi, Çerkes Ethem ve kardeşlerinin hoşuna gitmemişti. Kuvvetlerinin İsmet Paşa’nın kumandasına girmesini bir hakaret gibi görüyor ve kabul etmiyorlardı.
Mustafa Kemal Paşa, 4 Aralık 1920’de Bilecik’e İstanbul hükümeti temsilcileri ile görüşmeye giderken, Seyyar Kuvvetlerin yarattığı disiplinsizlik olayını da yerinde çözmeyi düşündü.
Bu nedenle Ankara’da bulunan Çerkez Ethem’i yanına aldı. Mustafa Kemal, Ethem, İsmet Bey, Celal Bey (Bayar), Hakkı Behiç, Reşit Bey ve Kılıç Ali Eskişehir’de bir toplantı yapacaklardı. Bu sırada hem Mustafa Kemal Paşa’nın, hem de Çerkez Ethem’in gergin bir yolculuk yaptıkları anlaşılmaktadır.
Eskişehir’de trenden inan Çerkez Ethem, kendisine karşı komplo oluştuğundan kuşkulanarak geri dönmemiş, Kütahya’ya geçmiştir.
Sorun Bilecik dönüşünde kendisinin yokluğunda görüşülmüştür. Ağabeyi Reşit, kardeşlerinin kimsenin emrine girmeyeceğini söyleyince, Mustafa Kemal gerekenin yapılması için Batı Cephesi komutanına yetki vermiştir.
İsmet Bey‘de emirlere uymayanları yola getirmede güçsüz olmadıklarını söyleyince Reşit Bey yumuşamış ve kardeşleriyle bir kere daha görüşülmesini istemiştir. Ertesi gün Albay Kazım ve Reşit Bey, Kütahya’ya gönderilmişlerdir.
Albay Kazım Özalp ve Reşit Bey’in Ethem’i İkna Çabaları
Kazım Bey ertesi gün özel trenle Reşit Bey’le beraber Kütahya’ya geçtiler. Çerkez Ethem, Hacı Şükrü Bey’le Eskişehir’den arabayla hareket ettiğinden o an için Kütahya’ya ulaşmamıştı. Birkaç saat sonra Kütahya’ya gelmiş kardeşi Tevfik’de çağırılmıştı.
Anlaşmazlık birlikte görüşüldüğü zaman, cephe komutanının emirlerine bağlı olacaklarının sözünü verdiler. Sadece Refet Bey’in Konya’dan alınmasında ısrar ediyor ve Kazım Bey’in kendilerine kumandan olmalarını istiyorlardı.
Karargahta odasına girdiğimde, Ethem, kardeşi Reşit ve Hacı Şükrü bulunuyordu. Karşılaşınca Ethem’e: Bu haller ne olacak? dedim. Seyyar Kuvvetler aleyhinde hazırlık yapılmaktadır. Harekete geçer, kuvvetlerimle önce Konya üzerine yürür, oradan Refet Bey’i önüme katarak Ankara’ya kadar giderim diye şiddetli bir konuşma yaptı. Albay Kazım Özalp
Bu düşüncede ısrarcı olmalarının doğru olmadığı belirtilerek, Kazım Paşa’nın komutayı üzerine almasının askeri kurallarla bağdaşmadığı açıklanmıştır. Ertesi gün Reşit Bey, Hacı Şükrü ve Kazım Paşa birlikte Eskişehir’e döndüler. Şimdilik problemin halledilmiş olduğunu açıkladılar.
Milletvekillerinin Anlaşmazlığın Sonlanması İçin Toplanması
1920 Aralık ayı sonuna doğru, milletvekilleri, hükümetle Seyyar Kuvvetler arasındaki anlaşmazlığın barışçı yolla çözülmesi için girişimde bulundular. 40-50 kişi toplayarak durumu tartıştılar. Mustafa Kemal Paşa, bu kurulun seçtiği temsilcilerle özel bir görüşme yaptı.
Seyyar Kuvvetlerin disiplinli ordu gerçeğini anlamaları şartıyla, ortada çözülemeyecek bir konunun kalmayacağını açıkladı. Reşit Bey gene düzenli ordudun aleyhinde bulununca, Mustafa Kemal Paşa buna tepki gösterdi.
“Kardeşlerinizin hizmetlerini inkar eden yok, fakat bu demek değildir ki, insan bir buçuk hizmetiyle her hakikati çiğneyerek memleketin başına bela olmaya hak kazanır” Mustafa Kemal Paşa
Reşit Bey ise, ihanet edebileceklerinin işareti olabilecek sözlerle Mustafa Kemal Paşa’ya karşılık verdi.
“Bu Anadolu hareketine katılarak hata etmişiz. Bu yüzden bizim yüz binlerce liralık çiftliklerimiz, servet ve samanımız düşman tarafında kaldı. Benim ne zorum vardı da geleyim. Ben nerde olsa oturabilir ve yaşayabilirdim. Ben Venizelos’la da bile pekala diz dize oturabilir adamım.” Reşit Bey
Mustafa Kemal Paşa, bu anlamsız ve gereksiz sözlerin konuşulmamasını belirterek konuya gelinmesi istemiştir. İşin gene de görüşmelerle ve barışçı bir yoldan çözülmesine karar verildi. Ethem ve Tevfik beylere sözü geçeceği umulan 4 kişilik bir heyetin Reşit Bey’le beraber Kütahya’ya gönderilmesine karar verildi.
“Bu arkadaşlar şimdiye kadar hizmet ettiler ve çalıştılar. Ordunun içinde samimi çalışarak görevlerine devam edebilirler. Ordunun disiplini işlerine gelmiyorsa, bir kenara çekilip dinlenebilirler. Her şey mümkündür. Fakat anlaşmazlık ve düşmanlık asla. İşte bunu kabul edemeyiz. Bu kardeşlik ve güvenlik esasını koruyalım.” Mustafa Kemal Paşa
Dört Kişilik Bir Heyetin Kütahya’ya Gönderilmesi
Aradan birkaç gün geçmiş, Çerkez Ethem tamamen isyankar bir vaziyet alarak cephe ile olan haberleşmesini kesmişti. Cephe kumandanlığı da buna karşı önlemler almaya başladı. Büyük Millet Meclisi koridorlarında hep bu olay konuşuluyordu.
Ankara’da bulunan Reşit Bey, heyecan içinde olayları takip ediyordu. Vekillerin isteği üzerine Ethem Bey’in bir kere daha barışçı bir şekilde ikna edilmesi kararı alınmıştı. Reşit Bey’in teklifi üzerine, Ethem Bey’e öğüt vermek üzere şu vekillerin gitmesine karar verildi:
- Celal Bayar
- Kılıç Ali
- Eyüp Sabri
- Vehbi Bey
Bu kişiler 23 Aralık’ta yola çıktılar. Mustafa Kemal Paşa, gece Ethem Bey’e çektiği telgrafta kurulun yola çıktığının haberini bildirdi. Vekiller 25 Aralık’ta Kütahya’ya ulaştılar. Çerkez Ethem, Ankara’nın şartlarını tam olarak kabul etmeye yanaşmamış, birtakım karşı taleplerde bulunmuştu. Bu talepler şunlardır:
- 12. Kolordu Komutanı Fahrettin Bey’in görevinden alınması.
- Refet Bey’in bir an önce Güney Cephesi Komutanlığı’ndan alınması
Heyet, 26-27 Aralık gecesi Mustafa Kemal Paşa’ya Çerkez Ethem’in isteklerini telgrafla bildirdi. Bildiride Birinci Seyyar Kuvvetler komutanlarının Meclis’in kararlarına uymaya söz verdikleri bildiriyor ise de, Bakanlar Kurulu sorunun çözülmüş olduğunu kabul etmedi.
Birinci Kuvayi Seyyare’nin diğer birlikler gibi, kayıtsız şartsız Meclis’in yasalarına ve Hükümet’in emirlerine bağlı olacağı kararlaştırıldı. Mustafa Kemal Paşa, bu kararı, heyete bildirerek görevlerinin sona erdiğini bildirdi ve Ankara’ya dönmelerini istedi.
Çerkez Ethem Ayaklanmasının Başlaması
Yaşanan bütün bu gelişmelerin ardından artık, Çerkez Ethem üzerine kuvvet göndermekten başka bir yol kalmamış bulunuyordu. İsmet Bey’in yayınladığı bildiride, Birinci Seyyare Kuvvet Kumandanı Ethem ve kardeşi Tevfik Bey’in Meclis kararlarına aykırı hareket ettikleri bildirdi.
- Halktan para toplamaları
- Hükümetten aldıkları erzak ve paranın hesabını vermedikleri
- Kendi başlarına cezalar verdikleri
- Yasaya aykırı olarak asker toplamaları
- İstedikleri memurları görevden uzaklaştırmaları anlatılarak, bunların engelleneceği bildirildi.
İkinci bir bildiride Çerkez Ethem Ayaklanması bildirilerek, Birinci Seyyare Kuvvetinde bulunan askerlerin Çerkez Ethem’in yanından ayrılıp en yakın ordu birliklerine teslim olmaları istendi.
Çerkez Ethem İsyanının Bastırılması
Meclis de Kuvayı Seyyare’ye karşı çıktı. Batı Cephesi komutanlığı, Ethem ve Tevfik Beylerin vatana ihanet suçu işlediklerini öne sürerek teslim olmalarını istedi. Fakat mebus Reşit Bey’in de kendilerine katılmasıyla üç kardeş Uşak’ta Yunanlarla görüştüler.
Düzenli ordu İsmet Bey ve Refet Bey’in komutasında 1921 yılı ocak ayında Kuvayi Seyyare’nin tuttuğu Gediz-Kütahya üstüne yürüdü. Çerkez Ethem’in yanındaki kuvvet iyice küçülmüştü.
Birinci Süvari Grubu komutanı Binbaşı Derviş Bey takip ediyordu. Derviş Bey, Ethem’in arkadaşı olduğu için, Yunanlılara sığınmadan önce tüm silah ve cephanelerini TBMM kuvvetlerine bırakmasını sağladı.
Çerkez Ethem İsyanı Sonuçları
Milli Mücadele döneminde Çerkez Ethem’in kurduğu Seyyar Kuvvetler, gönüllü çete kuvvetlerinden en büyüğü haline gelmiştir. Ege’de Yunan kuvvetleri ile çarpışmasında, Anzavur, Düzce-Bolu, Yozgat ayaklanmalarının bastırılmasında önemli hizmetler görmüştür.
23 Nisan 1920’de TBMM açıldıktan hemen sonra, iskelet halindeki kolordular ve çete kuvvetleri ile mücadele edemeyeceğini anlayan hükümet, düzenli orduya kuruluşuna geçmiştir.
O dönemki başarılarından gurura kapılan Çerkez Ethem ve kardeşleri, başıboş hareket etmekte direnmiş, disiplin altına girmek istememişlerdir. Aynı zamanda ellerindeki güce dayanarak hükümet üzerinde baskı kurmaya çalışmışlardır.
Hükümet, o zamanki koşulların gereği olarak sorunu barışçı bir biçimde çözmek istemiş, ancak bunda başarılı olamamıştır. Mustafa Kemal Paşa olayı daha fazla büyütmemek için Çerkez Ethem üzerine kuvvet göndermeye karar vermiştir.
Meclis, sorunun kan dökülmeden çözülmesini için toplanmışsa da, Çerkez Ethem’e verilen fırsatlar fayda sağlamamıştır. Birliklerinin çoğu düzenli orduya geçen Çerkez Ethem ve kardeşleri, az bir kuvveti ile Yunanlılara sığınmıştır.
Yunan işgal bölgesinde de boş durmayan Çerkez Ethem ve kardeşleri; Kurtuluş Savaşı’nın sonuna kadar Yunanlılarla birlikle, Ankara hükümetine ve ulusal orduya karşı mücadele etmişlerdir.
1921’de Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından idama mahkum edilen Ethem ve yakınları zaferden sonra 150’likler listesine alınmıştır.
- Çerkez Ethem Ayaklanması – Vikipedi
- Çerkez Ethem’in İhaneti – Zeki Sarıhan
- Milli Mücadele 1919-1922 – Kazım Özalp
- Gazi Mustafa Kemal – Söylev
- Kurtuluş Savaşı Günlüğü II- Zeki Sarıhan