fbpx
Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.
Osmanlı Tarihi

Kıbrıs Fethi Hakkında Yedi İnanılmaz Gerçek

Kıbrıs fethi, 6 Ağustos 1571 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu ve Venedik Cumhuriyeti arasındaki savaşın sonunda Kıbrıs Adası’nın Osmanlı topraklarına kazandırılması.

Osmanlı Padişahı II. Sultan Selim’in veliahtlığı döneminden itibaren gerçekleştirmek istediği düşüncelerden biri olan Kıbrıs fethi, saltanatının beşinci yılında gerçekleşme imkanı bulmuştur. Bunda Yosef Nassi adında bir Yahudi’nin girişimi dikkat çekicidir.

Yosef Nassi, Avrupa’daki ticari bağlantıları sayesinde Osmanlı dış politikasında etkili oldu. Osmanlı ile Lehistan arasındaki barış görüşmelerinde başarı gösterdi. Taht mücadelesinde II. Selim’i destekledi. II. Selim’e olan yakınlığıyla müşavir-i has ve müteferrika unvanlarını aldı. Venedikliler’ den alınan Naxos Adası’nın yönetimini ele geçirdi. Boğdan ile şarap ticaretini, Lehistan ile balmumu ticaretini tekeline almayı başardı. Kıbrıs adasının fethinden sonra buraya Yahudi nüfusunu yerleştirerek koloni kurma ve buranın yöneticisi olma çabalarında başarılı olamadı.

pafos limanı kıbrıs

Kıbrıs’ın Fethinin Sebepleri

Venedik Cumhuriyeti, Kıbrıs‘ı idare altına aldıktan sonra Memluk Devleti ile iyi geçinebilmek için, Kıbrıs’ın vermekte olduğu vergiyi kabul etmişlerdir. Daha sonra da bu vergiyi Memluk Devleti mağlup eden Osmanlı İmparatorluğuna’da vermeye devam etmişlerdir.

Yavuz Sultan Selim Mısır’ı işgal ettikten sonra daha Kahire’de bulunduğu dönemde Kıbrıs Adası’nın vergisini istemek için Ali Ağa’yı adaya yollamıştır.

1521’de Rodos Adası‘nın Omanlı Devleti tarafından işgal edilmiş olması Venediklileri büyük telaşa düşürmüş, bundan sonra da Kıbrıs’ın kuşatılacağı düşüncesi ile adayı güçlendirmeye başlamışlardır.

Osmanlı Devleti Suriye ve Mısır’ı alıp Kuzey Afrika’nın en gelişmiş bölümüne sahip olduktan sonra, korsan gemilerine sığınak olan Girit Adası ile Suriye ve Anadolu sahillerine yakın olan, ticaret gemilerine rahat vermeyen Kıbrıs Adası’nın elde edilmesi zorunlu bir hal almıştır.

Doğu Akdeniz çevresindeki bütün ülkelerin teker teker ele geçirilmesi sonucunda Kıbrıs’ın kazandığı stratejik önemdir. Kıbrıs‘ın fethi, Akdeniz’de Osmanlı hakimiyetinin kesin olarak sağlanması bakımından gerekliydi.

Bunun yanında Kıbrıs‘ın eski bir Müslüman ülkesi olmasının da sefer kararında etkili olduğu görülmektedir. Gerçekten Ebüssuud Efendi seferle ilgili fetvasında, korsanlıkların yanı sıra adanın daha önce Müslümanlarda olmasını ve buradaki İslam eserlerinin yok edilmesini sebep göstermekteydi.

Kıbrıs’ın fethi kararının alınmasında, Kıbrıs’ın dirlik olarak kendisine bırakılmasını isteyen ve Kıbrıs kralı olmayı isteyen Yosef Nassi’nin hırs ve teşviklerinin de önemli olduğu açıklanmaktadır.

kıbrıs kalesi

Kıbrıs’ın Fethi İçin Hazırlıklar

II. Sultan Selim, en küçük ihtimalleri düşünen Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın düşüncelerine aykırı hareket ederek, 1568’de Kıbrıs’ın fethi için hazırlıklara başlanması emrini verdi ve çalışmalar 1569 yılı boyunca devam etti.

İslam hukukunun bir gereği olarak savaş yapılmadan önce Kıbrıs’ı teslim etmeleri için Venedik nezdinde diplomatik girişimler başlatıldı. Bu girişimlerden bir sonuç çıkmayınca taraflar savaş hazırlıklarını yoğunlaştırdılar.

II. Selim, bir taraftan tersanelere yeni gemiler inşa edilmesi emrini verirken diğer taraftan sefere komutan olarak altıncı vezir Lala Mustafa Paşa’yı görevlendirdi. Üçüncü vezir Piyale Paşa donanma komutanı olarak görevlendirildi.

Sokullu Mehmet Paşa, Kıbrıs’ın kuşatılmasına başlanacak olursa, Avrupalıların Osmanlı aleyhine ittifak kuracaklarını belirtmiştir. Sonunda bu ittifak kurulmuş ve İnebahtı mağlubiyeti ile büyük zararıda görülmüştür.

İstanbul’da bulunan Venedik elçisi Barbaro Kıbrıs‘a karşı yapılacak bir seferin önüne geçmek istemişse de başarılı olamamıştır.

Kıbrıs‘ın işgalinin önüne geçemeyeceğini anlayan Venedik Cumhuriyeti, Papaya müracat ederek onun öncülüğünde Avrupa’nın büyük devletlerine müracat etti.

İmparator Maximilian, Papaya kırgın olduğu için bu ittifaka önem vermemiştir. Fransa Kralı  IX. Şarl ise Osmanlı Devletiyle olan ilişkileri sebebi ile Papanın müracatını reddettiği gibi, bu gelişmeleri Türk dostluğuna bağlı olduğunu elçisi aracılığı ile Osmanlı Hükümeti’ne bildirdi.

İran Devleti’ne yapılan müracat da sonuçsuz kaldı, çünkü Osmanlı Hükümeti İran’dan Han’ın başkanlığı altında gelen elçilik heyeti ile anlaşarak aradaki anlaşmazlığı kaldırdı.

Venedik Cumhuriyeti’nin İttifakları

Papa V. Pius’un girişimleriyle oluşturulan Kutsal İttifaka katılan devletler şu şekildedir:

  • Venedik Cumhuriyeti
  • İspanyol İmparatorluğu
  • Papalık Devleti
  • Ceneviz Cumhuriyeti 
  • Malta Şövalyeleri

Bu ittifak ve İspanya’nın yüz savaş gemisi ile savaşa katılacağı, Raguza Cumhuriyeti tarafından Osmanlı hükümetine haber verdi.

Bunun üzerine Osmanlı Devleti Bosna Eyaleti’nin güney-batısındaki Kilis ve Hersek sınırlarını güçlendirmek için emir verdiği gibi donanmanın da sayısını arttırılması için emir yolladı.

Müttefikler donanması aralarında alınan karar gereğince Girit’in Suda limanında toplanacaklardı. Mayıs 1570 tarihinde Venedik donanması Suda limanına gelmiş olsa da diğer donanma kuvvetleri zamanında ulaşamadılar.

Bu sırada Osmanlı Devleti Kıbrıs‘da saldırıya başlamış, müttefikler ancak Ağustos 1570’de birleşmeyi başardılar.

Müttefiklerin donanma sayısı çeşitli sınıflardan oluşan 206 gemi ile 1300 top, onaltı bin asker ve 36 bin gemiciden meydana geldi.

13 Eylül 1570’de Suda Limanından hareket ederek 22 Eylül 1570’de Meis Adası önüne kadar gelmiş olsalar da fırtınaya yakalandılar.

Öncü keşif gemileri Kıbrıs Adası’nın merkezi olan Lefkoşe’nin alındığı haberini bildirmiş, bunun üzerine donanmanın fırtana yüzünden hasar alması sebebiyle savaşa cesaret edememişlerdir. Suda Limanına geri çekilerek savaşı gelecek seneye bırakmak zorunda kaldılar.

lefkoşa

Kıbrıs’ın Fethi Sırasında Osmanlı Donanması

Kıbrıs Adası’nın İskenderun, Mersin ve İçel sahillerine yakın olması nedeniyle adanın, Akdeniz’in doğusuna sahip olan Osmanlı Devleti tarafından alınması doğal görülüyordu.

Mısır’dan ve Suriye sahilleriden İstanbul’a giden ve dönen gemiler Malta ve Venedik korsanlarının saldırısına uğramaktaydı. Aynı zamanda hava muhalefeti sebebiyle Kıbrıs’a sığınmak zorunda kalan ticaret gemilerinin de mallarına el konuluyordu.

Osmanlı Devleti bu yaşananlardan dolayı şikayetçi oldukça bu saldırıyı yapanların Malta korsanları olduğu cevabı alınıyordu.

1570’de üç yüz altmış parçadan oluşan Osmanlı Donanması Ali Paşa komutasında İstanbul’dan Kıbrıs’a doğru harekete geçti.

Kıbrıs’ın alınmasına Lala Mustafa Paşa komutan olarak belirlenmiş olup, donanmanın başına da II. Selim’in damadı  Vezir Piyale Paşa getirildi.

Karadan gönderilen Anadolu tımarlı sipahileri, gemilerle Finike limanından adaya geçirildi. Donanmada bulunan Kapıkulu ocaklarının da katılması ile Lala Mustafa Paşa elli bir gün süren kuşatmadan Lefkoşe’yi 9 Eylül 1570 tarihinde almayı başardı. 

Lefkoşe’nin alınmasından sonra adanın doğusunda bulunan Magosa’nın dışında diğer önemli Kıbrıs kentleri de teslim oldu. Piyale Paşa düşmanın saldırısını önleyebilmek için Rodos açıklarında bulunuyordu ve bu sırada da adanın en önemli bölgesi olan Magosa kuşatmaya alınmıştır.

Denizden de yardım aldığı için olan Magosa deniz tarafından da kuşatılmış, kış mevsiminin gelmesi üzerine Piyale Paşa Rodos komutanı Ahmet Bey komutasında kırk kadar gemi bıraktıktan sonra Magosa limanından ayrıldı.

magosa

Magosa’nın Alınması

Nihayet Nisan 1571 başlarında şiddetli top atışlarıyla başlayan hücumlar kale halkını çok zor duruma düşürmekle beraber kale, denizden zaman zaman destek gelmesi sayesinde ilk birkaç saldırıya başarıyla karşı koydu.

Ancak 31 Temmuz 1571 günü yapılan son saldırıda çok fazla kayıp verilerek bazı burçlar ele geçirilince kale kumandanı Marc Antonio Bragadino, askerlerinin yakınlarıyla adayı terk etmesine izin verilmesi şartıyla ertesi gün teslim oldu.

Fakat kalede bulunan elli Türk esirin anlaşma şartlarına aykırı olarak teslim edilmeyip katledildiğinin öğrenilmesi üzerine Lala Mustafa Paşa misilleme olarak Bragadino ve on bir beyin idam edilmesini emretti. Magosa’nın fethiyle Kıbrıs’ın tamamı kontrol altına alınmış oldu.

Fetih sırasında ve sonrasında Kıbrıs’a yönelecek muhtemel saldırıları önlemek için bazı önlemler alındı. Adanın güçlü bir savunma çemberiyle korunması ve ekonomik yapısının güçlendirilmesi için Lefkoşe, Limasol, Magosa, Baf ve Girne kalelerine 2779 topçu, gönüllü, muhafızlar ile 1000 yeniçeri olmak üzere toplam 3779 asker yerleştirildi.

Osmanlı fetih anlayışına göre beylerbeyilik idaresinin tam olarak kurulabilmesi için adanın ikinci beylerbeyi Sinan Paşa’ya, Magosa’nın ele geçirilmesinden sonra 1571’de gönderilen bir emir ile tahrir yapılması emredildi.

Kıbrıs Fethinin Sonuçları

Osmanlı Devleti’nin fetih tamamlanmadan önce adayı tipik bir Osmanlı eyaletine dönüştürmek için bazı girişimlerde bulunduklarını görülmektedir.

Nitekim Serdar Lala Mustafa Paşa’nın kayıtlarından edinilen bilgilere göre Lefkoşe’nin alındığı gün Kıbrıs bir beylerbeyilik haline getirilmiş ve merkezi Lefkoşe olmak üzere beylerbeyiliğe Avlonya sancak beyi olan Muzaffer Paşa getirilmiştir.

Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’in güvenliği için ne kadar önemli ve stratejik bir nokta olduğunu bilen Osmanlı yönetimi, Kıbrıs’ın kendini idareye ve savunmaya yetecek pozisyonda olmadığını öngörerek Kıbrıs’ı sekiz sancaktan oluşan bir beylerbeyilik haline getirmeye karar vermiştir.

Kıbrıs’da bulunan ve vergi ile idare edilen Baf, Magosa ve Girne sancaklarına ilave olarak Anadolu’dan Alanya Tarsus, İçel sancaklarını Kıbrıs’a bağlamıştır.

Aynı zamanda adaya Anadolu’dan Konya, Karaman, Niğde, Kayseri sancaklarından göçmen gönderilmiştir. İleri tarihlerde adanın imarı için göçmen nakli müsait şartlarda yapılmıştır.

Osmanlı idaresi tamamlandıktan sonra Kıbrıs’ın rahatlıkla ele geçirilmesinde katkısı bulunan yerli halkın gönlünü kazanmaya dayalı hoşgörü politikasının uygulanması yolunda emirler gönderildi.

Gönderilen emirler Kıbrıs halkının savaş nedeni ile ekonomik ve sosyal zarara uğradığı belirtildikten sonra ada halkına adaletle, iyilikle davranılması, adanın en kısa zamanda ayağa kalkarak refah ve mutluluğa kavuşturulması için gerekenli olanların yapılması belirtilmişti.

BU YAZILARIMA DA GÖZ ATMAK İSTER MİSİNİZ?
YARARLANDIĞIM KAYNAKLAR

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu